- 1061 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
ÖZGECAN YASASI…
Türkiye’de kadına yönelik şiddet olaylarına her gün bir yenisi eklenmekte ve adeta toplu katliamlara dönüşmektedir. Kadın örgütleri ve çeşitli partiler ve örgütler de bu konuda çalışmalar yapıyorlar. Türkiye’de her üç kadından birinin yaşı kaç olursa olsun şiddet gördüğü bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır ve resmi raporlara da yansımıştır.
*
ONDAN SONRA
11 Şubat 2015… Mersin Tarsus Çağ Üniversitesi’nde Psikoloji bölümü Öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın Tarsus ilçesinde tecavüz girişimine direndiği için vahşice öldürüldüğü kara gün.
Özgecan cinayeti olayını bir kere daha hatırlayalım:
Özgecan Aslan’ın yanmış bedeni 12 Şubat 2015 günü suçu beraberindeki iki kişiyle işlediğini itiraf eden kişinin jandarma ekiplerini olay yerine götürmesi ile bulundu. Cinayeti işlediğini itiraf eden Suphi Altındöken ve ona cinayette yardım eden babası ise Tarsus’un zengin ailelerinden biriydi. Kuyumculuk işlerinde iflas ettikten sonra baba ve oğul minibüs şoförlüğü yapmaya başladılar. Baba Necmettin Altındöken’in de olaydan önce polis kayıtlarında kaçakçılıktan sabıkası olduğu ve kısa süre önce bir trafik kazasına karıştığı belirlendi. Cinayetin yaşandığı 11 Şubat 2015 tarihinde Özgecan Aslan, okuldan çıktıktan sonra Tarsus’ta bir alışveriş merkezinde arkadaşıyla birlikteydi. Alışveriş merkezinde arkadaşından ayrıldı ve ikamet ettiği Mersin’e gitmek için şehirlerarası sefer yapan minibüse bindi. O saatten sonra Özgecan Aslan’dan haber alınamayınca 11 Şubat 2015’te ailesi tarafından polise kayıp olduğu yönünde dilekçe verildi. Bu tarihten itibaren, kayıp olan Özgecan Aslan’ı arayan jandarmanın, kendilerine yol soran bir minibüsten şüphelenmesi üzerine yapılan aramada minibüsün içinde kan izlerine rastlandı. Jandarma bu kişileri yakaladı. Ancak yapılan sorguda bir sonuca varılamadı ve şüpheliler serbest bırakıldı. Minibüste bulunan kadın şapkasının Özgecan Aslan’a ait olduğu Özgecan’ın babası tarafından teşhis edilmesi üzerine Jandarma, minibüsü yeniden incelemeye aldı. Yeniden sorguya alınan 2 şüpheli, (Suphi Altındöken’in baba ve arkadaşı) cinayeti itiraf ettiler ve 3. bir kişinin de kendilerine yardım ettiklerini söylediler. Böylece 3. kişi Suphi Altındöken’in aranması süreci başladı. Haberlerde ve minibüs şoförünün ifadesinde yer alan bilgilere göre şoför Suphi Altındöken, Mersin’e D-400 karayolundan gitmesi gerekirken güzergah değiştirerek Tarsus - Mersin Otoyolu’na doğru saptı. Sürücünün güzergahını değiştirmesinden ‘kaçırılıp başına kötü bir şey geleceğini’ anlayan ve tepki gösteren Özgecan, şoförle tartıştı. Tecavüz girişiminde bulunan Suphi Altındöken’e Özgecan biber gazı kullanarak engel olmaya çalıştı. Ancak bunun ardından Suphi Altındöken tarafından birkaç kez bıçaklandı ve demir çubukla öldüresiye dövülerek tecavüz edildi. Tarsus’a geri dönen zanlı olayı babasına ve bir arkadaşına anlattı ve yardım istedi. Üç kişi olay yerine döndüler ve Özgecan Aslan’ın cesedini ormanda ateşe verdiler. Özgecan’ın direndiği sırada zanlı Suphi Altındöken’in yüzüne tırnaklarını geçirmesi nedeniyle bu üç kişi Özgecan’ın ellerini keserek, olası bir DNA tespitinde bir eşleşmenin önüne geçmek istediler. Zanlıların tümünün yakalanmasından sonra polise verdikleri ifadeler sonucu Özgecan’ın cesedi, Cinderesi yatağında yüzünün ve vücudunun bir bölümü yanmış halde bulundu. Tarsus Devlet Hastanesi’ne kaldırılan ceset yandığı için kimlik tespiti Özgecan’ın kıyafetleri üzerinden yapılabildi. Yakalanan Suphi Altındöken, Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre suçunu itiraf etti ve babası ile arkadaşının kendine yardım ettiğini söyledi. Altındöken sorgu sırasında çok soğukkanlı ve sakin bir tavır sergiledi.
Yargılama sonucunda mahkeme, Suphi Altındöken’e "nitelikli cinsel saldırı ve canavarca hisle öldürme", Fatih Gökçe’ye "canavarca his ve nitelikli cinsel saldırıyla kasten öldürme", Necmettin Altındöken’e ise "Canavarca his ve eziyetle kasten öldürme" suçundan, 3 zanlıya’da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme üç sanığa verdiği bu cezaların yanı sıra, tecavüz ve diğer suçlardan, Suphi Altındöken’e 27 ve arkadaşı Fatih Gökçe’ye 24 yıl hapis cezası daha verdi.
Özgecan Aslan’ın katillerinden Ahmet Suphi Altındöken, 11 Nisan 2016 tarihinde Adana Kürkçüler E tipi kapalı cezaevinde uğradığı silahlı saldırıda kalbine isabet eden mermi sonucu öldü. Babası Necmettin Altındöken karın boşluğu ve kalçasından yaralandı. Suphi Altındökenin cesedi hiçbir mezarlıkta kabul edilmemesi nedeniyle toprağa verilemedi.
*
ONDAN SONRA
Özgecan Aslan’ın vahşice öldürüldüğü kara günden sonra başlatılan kampanya dönüm noktasına geldi. Kadına karşı işlenen suçlarda erkeklere verilen iyi hal, ceza ve tahrik indirimlerinin tarih olması için çok önemli bir dönemdeyiz.
CHP ve HDP, seçimden önce #ÖzgecanYasası’nı çıkarmak için ellerinden geleni yapacağına söz vermişti. Seçimden sonra CHP milletvekili Sayın Aylin Nazlıaka #ÖzgecanYasası tasarısını Meclis’e sundu.
Şimdi aşağıdaki mektupla, TBMM’deki 4 partinin lider ve milletvekillerine sesleniyoruz:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Adalet Bakanligi
İç İşleri Bakanlığı
TBMM Genel Sekreterliği
T.C Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
Binali Yıldırım
Devlet Bahçeli
Kemal Kılıçdaroğlu
TBMM
Bizler, Özgecan Aslan cinayetinden sonra kadına karşı işlenmiş suçlarda keyfi uygulanan ceza ve tahrik indiriminin kalkması için imza vermiş 1 milyon 200 binden fazla kişiyiz. Siz bu ülke vatandaşlarını temsil eden 4 partinin lider ve milletvekillerisiniz. Bugün eşini öldüren bir erkek sadece duruşmada kravat taktığı için indirim alıyor. Aynı şey bir kadın için geçerli değil. Bir kadına tecavüz eden erkek kadın mini etek giydiği için tahrik indirimi alıyor.
Biz bunun yanlış ve adaletsiz bir uygulama olduğunu size anlatmak istiyoruz.
Sizden isteğimiz, ülkemizin bu kanayan yarasını görmeniz ve Meclis’e sunulan #ÖzgecanYasası tasarısını kabul etmeniz. Gelin bu adaletsizliği hep beraber yok edelim.
Özgecan Yasası için imza vermiş 1 milyon 200 binden fazla kişi.
Özgecan Yasası için 1 milyon 200 binden fazla kişi imza verdi. #ÖzgecanYasası çıksın, yasalar kadınları korusun! Sen de yukarıdaki mektuba imzanı ekle, bu isteğe katıl.
İşte imza linki:
www.change.org/p/%C3%B6zgecanyasas%C4%B1-%C3%A7%C4%B1ks%C4%B1n-yasalar-kad%C4%B1nlar%C4%B1-korusun-ba-yildirim?recruiter=274496691&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=autopublish&utm_term=des-lg-action_alert-no_msg
*
ONDAN SONRA
Özgecan’ı katledildikten sonra ne yazık ki hala Türkiye’de aile içi şiddet, cinsel istismar, kadın cinayetleri gündelik hayatımızın bir parçası. Daha yakın bir zaman önce yaşı küçük madurelerin tecavüzcüleriyle evlendirilmelerini meşru kılan ve cinsel istismarın önünü açacak bir önergeyi tartışmak zorunda bırakıldık.
*
ONDAN SONRA
Türkiye’de kadın cinayletleri haritasına göre 2015 yılında Türkiye’de 309’u silahlı, toplam 414 kadın cinayeti vakası basına yansıdı. Bu cinayetlerde anne karnındaki 6 haftalık ceninden (yani daha hayata gözlerini açamadan kadın cinayetinin mağduru oldu) 85 yaşındaki kadın dahil olmak üzere, 414 kadın ve aile bireyi öldürüldü, kimisi ağır 91 kadın ve aile bireyi de yaralandı.
2016 yılınında 250 kadın, çoğu zaman en yakınları tarafından öldürüldü. 400 den fazla kız çocuğu yine öğretmenleri, akrabaları, okul çalışanları tarafından cinsel istismara maruz kaldı. Bunlar sadece basına yansıyanlar.
Bu acımasız düzene adalet önünde dur demenin vakti geldi, geçiyor.
Özgecan davasından müebbet kararı çıktı ya, daha ne istiyorsunuz diyen aymazların varlığı son derece rahatsız edici. Onlara, evet ama, yaşadığımız şiddet olayları ve acılar son bulmuyor, demek istiyorum. Özgecan’dan sonra Hande Kader’in de aynı şekilde katledildiği, cesedinin yakıldığı haberiyle sarsılmadık mı? Hande’nin katilleri hala bugün bizimle beraber ve hiçbir şey olmamış gibi sokaklarda, aramızda!
Hande de, Özgecan Aslan ve Münevver Karabulut gibi Türkiye vatandaşı bir kadın ve her şeyden önce insan. Bugün, aynı Özgecan için gür çıkan sesimizi Hande için de çıkarmamız gerekiyor. Çünkü yarın benim de, sizin de, bir akrabanızın veya arkadaşınızın da başına bir şeyler gelebilir ve kendinizi tıpkı Hande’nin yakınları gibi adalet diye haykırırken bulabilirsiniz.
Cansel Buse K’nın hikayesini hepimiz hatırlıyoruz. Kayseri’de matematik öğretmeni Bayram Ö’nün kendisine cinsel istismarda bulunmasıyla hayatına 17 yaşında son veren Cansel’den bahsediyorum, hatırladınız mı?.
Bayram Ö’nün davasında “müstehcenlik" suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan sanık öğretmenin, Yargıtay tarafından cezası onanana kadar tahliye edilirken, cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlamasından da beraat ettiğini de hatırlıyorsunuzdur.
Bu ülkede adaletin kadınlar için sustuğunu ilk defa görmüyoruz. Evet, Özgecan davasında mahkeme en ağır cezayı verdi, ama ya diğer Özgecan’lar, Cansel’ler ve adını gazetelerde okuyamadığımız tüm kadınlar?
Toplumda çığ gibi büyüyen bu istismara, halk dur demeli. Çıkarın sesinizi çığlık olsun, her kulak işitsin Adalet yerini bulsun tüm failler de hak ettiği cezayı alsın.
Bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılması gerektiği artık ortadadır.
YORUMLAR
Acaba ne zaman görmeyen gözler görecek, duymayan kulaklar işitecek bunca kadın cinayetini, çocuk tecavüzlerini, istismarları. Başına gelince mi duyup görecek bazıları. Yoksa deve kuşu misali kafayı kuma gömmekte mi buluyorlar selameti.Ancak yasaları savsaklamak vebal altına girmektir. Ülkenin gençleri, kadınları telef olmaktadırlar. Bazen akan kan ve gözyaşı göz yumanları da boğar. Kaleminize sağlık.Sevgiler
Merhaba saygıdeğer kalem dost, Nurten hanımefendi, kutlarım duyarlı gönlünüzü ve de memleket sorunlarına gösterdiğiniz her türlü taktire şayan ilginizin güzelliğini.
Ne diyeceksiniz, "ört ki, ölem diye bir söz söylenir bu topraklarda.
Büyüklerimiz iki maaş tutarında telefon harcama yaparlar bu fakir halktan toplanan vergilerle. kanayan yaralara ilaç üretmeye zamanları kalmaz.
en kralına söyledim, yazdım yazıyorum. eğitim-öğretim yaşamımız felç içinde. derhanecilik olmamalı. devlet baba okutmalı çocuklarımızı. tarikat, cemaat girmemeli işin içine. ses yok ses var aslında sayın bakanımızdan: "hayır, hayır ,hayır..."
Dilerim ülke ufuklarından kara bulutlar çekilir. güneşi, aydınlanmayı görür çocuklarımız.
Emeğe ve sanata saygımla esenlikler.
İBRAHİM YILMAZ tarafından 2/12/2017 12:56:03 PM zamanında düzenlenmiştir.