- 1087 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
HER İNSAN ÖZELDİR
HER İNSAN ÖZELDİR
Her insan, yüce yaratıcının yaratmış olduğu en mükemmel bir canlıdır. İnsan, aklı sayesinde diğer canlılardan ayrılır. Yapısı gereği unutma duygusuna sahiptir. Bütün canlılar kutsaldır ve de değerlidir. İnsan dışındaki yaratıklar insanlara emanettir. Her canlı bu dünyaya ilahi adaletin gereği yaşamak ve mutlu olmak için gönderilmiştir. Güneş sistemi nasıl bir düzen içinde yüzüyorsa, dünya sistemi de ilahi bir nizam doğrultusunda yüzüp gitmektedir.
İnsan, yüce yaratıcının imtihan için gönderdiği akıllı bir varlıktır. Biz insanlar, aklımız sayesinde insanların ve diğer mahlûkatın kıymetini anlar ve onlara sahip çıkarız. Bazı insanlar, insanın kıymetini bilmediği gibi diğer canlıların da kıymetini bilip anlamaktan acizdirler. Kibir ve enaniyet bir insanın ruhuna işlemişse, onun canavarlaşması kaçınılmazdır. Bu yüzden gezegenimizde ölüm canavarları hiç eksik olmaz. Çevrenize şöyle dönüp bir bakın. Canlıların çektikleri ıstırapları görün. Onlar acı içinde kıvranırlarken, bazı insanların kılı kıpırdamaz ve taştan farksızdır. Duyguları sökülüp atılmıştır.
Hepimizin annesi, babası, evlatları, eş ve dostları vardır. Acaba biz onları ne kadar anlar ve onlara değer veririz? Biz, yanı başımızda duran en değerli varlıkları anlamaktan ve onlara değer vermekten yoksunuz. Anne babalarımız, evlatlarımız, eş ve dostlarımız bizim için bütün fedakârlıkları yaparlar. Onlar, adeta bizim için canlarını verirler. Oysa biz ne yaparız? Bize ilgi duymayan, değer vermeyen ve bizleri sevmeyenlerin peşinde koşar dururuz. Gerekirse ölürüz sebepsiz yere. Sevdiklerimiz bizim için yapmadıkları iyilik kalmaz. Biz onları görmeyiz, teşekkür etmeyiz ve onları anlamaya çalışmayız. Kendi can parçamız olan çocuklarımızın üstün yeteneklerini görmezden geliriz. Sanki gözlerimiz sevdiklerimize karşı kördür. Çocuklarımızı veya sevdiklerimizi başkalarıyla karşılaştırarak sevdiklerimizi üzer ve aşağılarız. Hep onları küçümseriz, başkalarını yüceltiriz. Başkalarını yüceltmemiz acaba yüceltilenler nezdinde bizim değerimizi artırır mı? Hiç sanmıyorum. Sadece sevdiklerimizi kaybetmekten başka bir işe yaramaz.
Her insan özeldir ve bir dünyadır. Her insanı kendi dünyası içinde değerlendirmeliyiz. Onun yeteneklerini ve üstünlüklerini kendi dünyalarında görmeliyiz. Çünkü her insan özel ve güzeldir. Çirkinlik insanın kuruntusu haline gelmiş bir hastalıktır. Yüce yaratıcı herkesi mükemmel olarak yaratmıştır. İnsan, beğenmediği bir canlının bir tüyünü yaratabilir mi acaba?
Bizim gözümüzde hep başkalarının çocukları başarılıdır, üstün yeteneklidir ve değerlidir. Oysa bizim çocuğumuzun o çocuklardan bir farkı yoktur aslında. Bizim göremediğimiz ve keşfedemediğimiz yeteneklerle örülüdür çocuklarımız. Her nedense bizler, o yetenekleri bulup çıkarmaya yanaşmayız. Ya da yeteneklerini ve değerlerini çocuklarımızın yüzüne söylemekten çekiniriz şımarırlar diye. Bırakın şımarsınlar ve yeteneklerinin farkında olsunlar. Onlar da diğer çocuklardan farklı olmadıklarını hissetsinler, kişilikleri gelişsin ve kendilerine öz güven gelsin…
Her çocuk özel yetenekle donatılmıştır. Âlemi düşünelim. Bütün âlemdeki olaylar, eksiklikler birbirini tamamlar ve âlem ekmel bir varlık olur. İnsanlar dağlar gibidir. Denizler gibi düz değildir. İnsanın dünyası engebelidir. Bu engebede; vadiler, dereler, ovalar, dağlar, taşlar, madenler, göller vb. yerler mevcuttur. Kimi insanlar, yeteneklerini bir dağ gibi yüceltirken, kimi insanlar da yeteneklerini dağın derinliklerine saklayan madenler gibidir. Altın, elmas, kömür ve petrol gibidir. Bu görünmeyen gizli yetenekler birer hazinedir insanoğlunun dünyasında. Biz gördüklerimizle yorum yaparız. Görmediklerimizi yerin dibine batırırcasına eleştiririz. Maalesef görünmeyen yüzü görmeden, bilmeden ve tanımadan konuşmamak gerekir.
Yüce yaratıcı Allah, bütün mahlûkatı imtihan için yaratmıştır. Bütün mahlûkatın içinde anlamaktan yoksun kaldığımız gizemli bir düzen vardır. İnsan yaratılanların içerisinde en mükemmel bir şekilde yaratılmış bir varlıktır. Diğer mahlûkatı beşer de insanın istifasına sunulmuştur. Âlemdeki canlı veya cansız varlıkların muhafazası insandan sorumludur. Öyleyse insan ilkönce kendini tanımalı daha sonra da diğer canlıları tanımalıdır.
İnsan yapısı gereği ölümlü bir varlıktır. Yaşadığı ömrü boyunca çeşitli imtihanlara tabidir. İhtiyarlık, evlatlar, mal, mülk, hastalık, ölüm, yolculuk, ayrılık, acı çekme, yoksulluk, fakirlik, zenginlik vb. imtihan edildiğimiz ögelerden bazılarıdır. Bu imtihan edildiğimiz nesnelerden biri ömrümüzün herhangi bir safhasında mutlaka karşımıza çıkar.
Doğuştan bazı insanlar engelli doğarlar. Ya da bu engeller insan ömrünün evrelerinde oluşur. Bu karşımıza iki türlü çıkar; bedensel engel ya da zihinsel engel olarak. Bu engelli gördüğümüz insanlarda da bizim bilemediğimiz ya da anlayamadığımız üstün yetenekler vardır. Biz bunun farkında olmayız. Her insanı kendi dünyası içinde değerlendirmeliyiz. Bir insanı engeli yüzünden hakir görmemek gerekir, aksine ona değer vermek gerekir. Bunlar bizlere emanet edilen en değerli kutsal varlıklardır. Belki de onların sayesinde cennetin anahtarlarını elimizde bulundururuz. Onlara ne kadar güzel bakarsak, onlarla ne kadar iyi ilgilenirsek, onlara değer verip onları anlarsak ve bu dünyada onları memnun edersek, Rabbim onların sayesinde cennete girmemizi o denli kolaylaştıracaktır.
Yaşlılık, gençlik, çocukluk, bebeklik ve engellilik her insanı özel yapar. Bu yüzden her insan bir dünyadır ve de özeldir. Birinin özel yeteneğine bakarak diğer insanı yargılamak yanlıştır. Onda var olan üstün yeteneği sevdiklerimizde göremeyip onları yargılamak haksızlıktır. Herkes olduğu gibi kabul edilmelidir. Bir insandan kendi gücünün dışında bir güç beklentisi içinde bulunmak, o insana fayda yerine zarar getirir. Unutmayın her insanda göremediğiniz bir üstün yetenek vardır. Onun bu üstün yetenekli yönünü keşfederek ön plana çıkarabilirsiniz. Bu üstün yeteneği görmeyip onu sonsuz vahalarda dolaştırmak kötü sonuçlar doğurur.
Bizler, en kutsal varlık olarak emanet edilen çocuklarımızı ve sevdiklerimizi anlamalıyız ve anlamaya çalışmalarıyız. İki de bir onu komşunun, öğretmenin, doktorun, mühendisin, avukatın vb. şahısların çocuklarıyla karşılaştırmaktan kaçınmalıyız. Bütün bu karşılaştırmaları yaparak onların ruh dünyalarını karartmaya hakkınız var mıdır? Onlar sizlerin bitmez tükenmez hazineleridir. Onların bir anne baba demeleri dünyanın en büyük mutluluğunu verir. O, bizden bir paçadır. Biz kendi parçamızı vücudumuzdan kesip atabilir miyiz? Kendi parçamızı hakir görebilir miyiz? Evet, buna kocaman bir hayır diyeceksiniz. Öyleyse dışarda gördüklerimizle avunacağımıza elimizdekilerin kıymetini bilerek onalar sahip çıkalım. Onların bizlere bir imtihan için gönderildiklerini unutmayalım. Unutmayın Cennetin anahtarı Allah kul olup bize emanet edilenlere iyi bakmakla elde edilir.
Tabiatı gezin, dolaşın ve düşünün her taraf farklıdır ve birbirini tamamlar. Dağlar, ovalar, vadiler, nehirler, dereler, otlar, ağaçlar, taşlar, topraklar ve dünya üzerindeki bütün canlı ve cansız varlıklar hepsi de farklıdır ve mükemmel biri biçimde yaratılmıştır. Bunlar bir birini tamamlayan Rabbimin güzel nimetleridir. Bütün bunların farklı olması geleceğimizi yaşanır bir dünya yapar. İşte insanların dünyası da böyledir. Bütün bu farklılıklar onların bir âlem olmasını sağlar. Bu yüzden her insan özeldir ve de bir âlemdir. Bu mükemmeliyet bebeklikten ölünceye dek sürer.
Sen! Rabbini tanırsan, kendini tanırsın.
Sen! Rabbini tanırsan, yaratılanları tanırsın.
Unutma! Sen de özelsin ve de bir âlemsin…
08.02.2017
Yozgat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.