- 788 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇANAKKALE-2015 (PROJE)
Her yıl olduğu gibi bu yılda Çanakkale Zaferi’nin 93’üncü yıldönümünü bütün yurtta,özellikle Çanakkkale’de büyük bir coşkuyla kutladık. Yine Avuturalya’dan misafirlerimiz vardı. Yine çıkarma yapılan kıyılarda sabahladılar.
Özellikle siyasi iktidarın törenleri siyasi şova dönüştürmesi; AKP il teşkilatlarının adeta Çanakkale’ye ziyaret bahanesiyle insan çıkarması yapması nedeniyle; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin garnizon komutanı düzeyinde ve korgeneral rütbesiyle temsil edilmek suretiyle verdiği anlamlı mesaj; siyasi iktidarın törenlere en üst düzeyden, en alt düzeye kadar yoğun katılım gösterek tabanına verdiği mesajı gölgede bırakmıştır.
Sağ ve sol ideolojilerin büyük bir destek kaybına uğradığı son beş yılda; Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya sarılmış görüntüsü vererek, savaşların geçtiği muharebe meydanlarına geziler düzenleyerek, bu sayede kamuoyunda yeni bir trend ve rüzgar yakalayarak, yeni bir taban oluşturmak isteyen siyasi partiler, en büyük kapışmaya Çanakkale’de tutuşmuşlardır. Siyasi iktidarın yedi yıldır devlet yönetinde olmanın imkanlarını sürekli kullanması, ve son mahalli seçimlerde belediyeyide elde etmesi nedeniyle bu ayak oyununda bir adım öne geçtiği aşikardır.
Her milli değeri kendisi tarafından özgürce kulanma hakkı bulunduğunu sanan; başkaları aynı yolu izlediğinde, "Hayır bayrak, vatan, tarih, askeri operasyon, şehit askerler üzerinden siyaset yapamazsınız" diyen siyasi iktidarın; Çanakkale Zaferine gösterdiği ilginin nedenlerini dört ana başlık altında toplamak mümkündür.
Ayrıca Başbakan’ın törenlerde yaptığı konuşmada "Yahya Çavuşa o mermiyi kaldıran iradeyi veren güç iman gücüdür. Hadi bunuda laikliğe aykırı beyan diye yorumlasınlar" şeklinde yaptığı konuşma laiklikle çanakkale zaferi arasında nasıl bir menfaate dayalı çarpık bir ilişki kurduğunun itirafı değilmidir?
Çanakkale Zaferi’nin Cumhuriyet Tarihi’nin değil, Osmanlı Tarihi’nin bir parçası olduğu savından hareketle; Çanakkale savaşının Osmanlı Ordusu tarafından kazanıldığı, savaşın kahramanı Atatürk’ünde Osmanlı Paşası olduğunu vurgulayarak, Osmanlı Tarihi’nin dolayısıyla Türk tarihinin doğal mirasçısının AKP olduğunu vurgulamak.
Kurtuluş Savaşı’nı da kapsayan istiklal mücadelemizin her safhasının milli bayram olarak kutlandığı ülkemizde sanki iki savaş birbirinin devamı değilmiş gibi, Çanakkale Zaferi’ni Kurtuluş Savaşı’nın bir alternatifiymiş gibi kamuoyuna sunmak. Bu kapsamda bu zaferi de peygamberimizin doğum tarihinin milli bayramlarımıza denk geldiği günlerde alternatif kutlu doğum haftası olarak kutlamaları gibi, alternatif milli bayram olarak ilerde kutlamak. Böylelikle Cumhuriyet Tarihi olarak yakın tarihimizi oluşruran Kurtuluş Savaşımızı Osmanlı Tarihinin bir parçası durumuna getirmek ve ışığını gölgelemek, bu mücadelenin kahramanı Mustafa Kemali’de, Atatürk kimliğini silerek "Sadece Osmanlı Paşasıydı" diyerek, Fatih’in, Yavuz’un, Kanununi’nin gölgesinde bırakmak. "Ilımlı İslam" modeli çerçevesinde Halifeliği hortlatacak çalışmalar için kamuoyunu psikolojik olarak hazırlamak. Vahdettine vurulan "Hain", Abdulhamite vurulan "Kızıl Sultan" damgalarını Türk Halkının beyninden silmek.
Ümmetçilik gömleğinin yanı sıra milliyetçilik gömleğini kimseye kaptırmadan giyerek, MHP, ANAP ve DYP tabanının kalan oylarını da almak suretiyle; merkez sağın tabanına bir daha kalkmayacak şekilde tek başına oturmak. Bu suretle önümüzde ki mahalli seçimlerde ve bilahare yapılacak genel seçimlerde devleti istediği gibi şekillendireceği kararları alacak meclis sayısal çoğunluğunu elde etmek.
Toz duman ortadan kalktıktan sonra; Türk Silahlı Kuvvetlerinden başka kimsenin arayıp sormadığı, şehit ailelerinin ve gazilerin, hamiliğini Çanakkale Zaferi vesilsiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden alarak, siyasi istismar konusu yapmak.
Evet Çanakkale Savaşı için yukarıda anlattığımız hesapları ve oyunları planlayan ve uygulayan sitasi iktidar ve temsil ettiği zihniyet acaba bu zaferin hatıraları ve önemini gelecek kuşaklara aktarmak için somut olarak ne yaptı dersiniz?
Tabi ki hiç bir şey
Ama yapılacak çok şey vardır oysa Çanakkale’de.
Çanakkale Zaferi deniz ve kara harekatı olarak iki bölümden oluşmaktadır. Savaşın geneli ve kara harekatı bölümü için Gelibolu Milli Parkı içinde bir çok anıt müze ve benzeri çalışma yapılmış olmasına rağmen deniz harekatı için kapsamlı bir organizasyon yapılmamıştır.
Çanakkale Boğazı’nda; Nusrat Mayın Gemisi’nin mayınlarına çarparak ve Türk Topçusu’nun açtığı ateşlerden isabet alarak batan iki muhrip, yedi mayın gemisi olmak üzere toplam dokuz gemi ve askeri kuvvetinin üçte birinin naaşları bulunmaktadır.
Yedi yıl sonra Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yıl dönümü kutlanacaktır. çalışmalarının sonucu ve açılışı 2015 yılına yetiştirilmek üzere; dokuz gemi batığı, içindeki ve çevresine yayılan savaş malzemeleri ile asker naaşları yedi yılda çıkarılmalıdır
Çıkan gemiler için; içindeki savaş malzemeleri ile birlikte sergilenecek büyüklükte yarım küre, cam fanus şeklinde, alttan doğal gazla ısıtmalı büyük bir müze yapılmalı hemen yanına da batan gemilerin milliyetlerine göre denizden çıkan asker naaşları için şehitlikler yapılmalıdır. 2015 yılında tüm ülkelerin katımıyla denizci askerler bu şehitliklere törenle defnedilmelidir.
Yapılacak organizasyonun her safhası için maddi finansman sağlamak maksadıyla; Çanakkale Savaşı’na katılan itilaf devletleri İngiltere, Fransa, Avusturalya ve Yeni Zelanda ile diğer taraf ülkelerle işbirliği halinde hareket edilmeli, maddi destek istenmeli, ülkelerde bağış kampanyaları açılmalı, teknik ve bilgi desteği alınmalı, gemiler uygun koşullarda çıkarılmalı ve tesisler için Gelibolu Milli Parkında uygun arazi seçilmeli ve tahsis edilmelidir. Proje 2009 yılı yıldönümü törenlerinde dünya kamuoyuna ilgili ülkelerin temsilcileriyle birlikte büyük bir basın toplantısı ile duyurulmalıdır.
Böyle bir faaliyetin milletimize sağlayacağı psikolojik desteğin önemi ve sonuçları ile yaratacağı turizm hareketlerinin getireceği ekonomik gelişmeleri etkisinin değerlendirilmesini okuyucularımıza bırakıyorum.
Unutmadan söyleyeyim gemilerin battığı noktalarda gemilerin battığı yerlere konulacak gemi maketlerine yapılacak dalış turizmi bile ekonomik bir değerdir.
Şurası muhakak ki bu projenin ekonomik gelirlerinin, Gelibolu Milli Parkının bakım, onarım harcamalarında kullanılması, burada yatan şehitlerimizin, kendilerine gösterilmesi gereken manevi saygının somutlaşması açısından da çok faydalı olacaktır.
En önemliside Ulu Önder Atatürkün yarım kalan bir vasiyeti tamamlanmış olacaktır.
Atatürk 1934 yılında bu askerlerin annelerine şöyle seslenmişti."Artık onlar da bizim evlatlarımızdır. Dost topraklar da bizim askerlerimizle kucak kucak kucağa yatmaktadırlar"
Bu söylevin gereği olarak denizdeki askerlerin bizim çocuklarımızla yüz yıl sonrada olsa kucak kucağa yatması için bu faaliyet gerçekleşmelidir. Yani deniz savaşında ölen itilaf ülkelerinin askerlerinin mezarı belli olmalıdır. Türk’ün töresinde bu böyledir. Onların torunlarına bu faaliyeti icra ederek dedelerinin "Dost topraklarda" olduğunu mutlaka göstermeliyiz. Yüksek Türk ruhunun yüksek asaletine yakışan da budur. Zira Çanakkale Harbi "Centilmenler Savaşı" değilmidir?
YORUMLAR
Sus konspirasyonu uygulanmış yazınızın bütünü paylaşıyorum.
Bazen susmak onlarca, "siz yoksunuz" muamelesi yapıyor olmak oynansa da.. Aslında buraya yazacakları fazlaca bir şey yok !..
Yazdıklarınız çoğulsal doğru değil , "gerçek doğru"..
Tam puan aldınız benden.
Esenlik..
Göktürkmen tarafından 9/7/2008 4:03:16 PM zamanında düzenlenmiştir.