YAVANDIR SEVMELERİM
Yavandır sevmelerim, dedim ya sana. Fazla bir şey bekleme benden. Bundan fazlası gelmez yüreğimden. Çok düz severim ben, dolaysız direkt... Arada kalmadan, flu olmadan. Süslemeye gerek duymadan sana söylediklerimi, sanata bulaşmadan...Öyle kallavi sözler bekleme benden aşka dair, ayaklarını yerden kesecek şiirler umma! Ama gözlerini yumup şunu umabilirsin: Ölesiye sevebilirim seni, bıkmadan, yorulmadan, dinlenmeden... Dört nala, nefes nefese... Dedim ya ben seni harbice sevdim, delikanlıca.
Ona olan aşkımı nasıl anlatacağımı bilemiyordum, belki de saçmalıyordum. Okuyanlar burada anlattıklarımdan bunu daha iyi anlayabilir sanırım.
Sen yavan değilsin bana, cenneti âlâsın! demesin mi? Rabbim sen yüreğime derman ver. Böyle söylenir mi bu, direkt kalbe değecek şekilde. Hani ölsem katilim sen olacaksın. Bu kadar bariz ilan edilir mi yüreğindekiler. Onun bu beklenmedik cümleleri var ya ömrümden ömür alıyordu. Yüreği kelime dolu adam onun karşısında bir çuvala dönüyordu.
Olayı biraz ajite edeyim, diye düşündüm bir an.
Haber sal güneşe doğmasa da olur. İçim kapkaranlık bu dünya sensiz kaç paralık? Kalbim kaç parelik, haberin var mı? Şerha şerha olmuş bir yüreğin geri kalan yanıyla seviyorum seni. Jiletlenmiş her tarafı tıraş edilmiş yüzeyi kalbimin. Tuza bastırılmış kıvamını bulması için hüzünde. Sen hiç bastırılmış bir aşk ile sevdin mi birisini? Tıka basa doldurdun mu içine onunla. Mayalandın mı onun aşkına. Sanmam. Yok ben gibi seven,eminim.
Sustum ve onun tavrına baktım söylediklerimin karşısında.
Pek de güveniyorsun kendine, dedi.
Meydan okuyorum tabi ki , mevzu sen olunca kanım akmaz, aklım çalışmaz, kalbim çarpmaz olur. Mantığım da yerle bir...
Bu kadar söz üzerine sen de yavansan bu dünyanın baharı da yalandır! demesin mi? Ölürüm ben sana kadın! Sen bal mı yedin böylesine güzel ve tatlı sözler süzülüyor dudağından. Sen beni bahardan üstün mü bilirsin? dedim ona, şaşırmıştım çünkü.
Evet, dedi, sen benim baharımsın bu dünyada, senin yavanlığın yahut kuraklığın bile dünyadaki bütün coğrafyaların toplamından daha yeşildir bana. dedi. Mübalağada en üst sınırları zorluyordu. Senin yüreğindeki ben sevdasına kurban olurum be! Rabbim söyletiyor seni, bunlar ilahi sözler. Ne de kutsi bir yanı var seni sevmenin...
Kırıldığım yerden iyileşiyordum, yüreğimden. Bir çiçek açıyordu, bir kuş kanatlanıyordu ve bir uçurtma salınıyordu patiskasında gökyüzünün azade bir şekilde. Bir eskici geçiyordu sokaktan belki de aşk pazarında bir tacir! Gönlüm olmuştu muhacir.
Ona dedim ki: Hem ben de bu kadarım, daha fazlası değilim. Benden fazla bir şey bekleme karşında bir umman var gir içine işte. Benim gelip de seni bu okyanusa itmemi bekleme! Beni boğ deme sen bende boğul. Bir arş var karşında gel çıkart beni arşa deme çık o arşa ve galip olduğunu ilan et.
Ona baktım, kirpiklerine. İstiyordum ki her bir kirpiği batsın yüreğimi ok ok...
Canım bu dakikadan sonra onsuz daha çok acır.
Eminim bundan artık.
Aşk ile bakıyordu bana ve aşk ile konuşuyordu benimle. Ne bir eksikti sözü, ne de bir fazlaydı.
Uçurumun kenarındayım, dedi.
En güzel çiçekler uçurumun en dibindedir. dedim.
Güldü bu alaycı bir gülüştü.
Bozulmadım.
İltifatımın gücü ona tesir ediyordu ve o da kurşun yemiş gibi içten içe sendeliyordu.
Onun iltifatları ise emin olun canımı alıyordu. Heyecandan ve mutluluktan ölmemek için kendimi zor tutuyordum. O da, ben de; can içinde can çekişiyorduk, aşk içinde aşk...
Yapamıyorum ki, sen ilan et aşkını. Ve de ispat... dedi çaresizce. Benim sana olan duygularım malumun ilanından başka bir şey değildir. Öncesinde ve sonrasında sensin sevdiğim. Ezelden ebede... Hem senin kadar söz ustası değilim!
Onun son cümlesine güldüm. Sen de usta değilsen! dedim. Sana nasıl anlatayım bilmiyorum ama sen bunu yüreğinde hissetmezsen benim ifadelerim pek de güdük kalır. İçimde bir derya var ve onun dalgaları gelip senin ayaklarına vuruyor. Sevmeler o kadar ucuzlamış ki günümüz dünyasında aşk pazarında bini bir para! Kelek olanı mı dersin, bayatı mı, çürüğe ayrılanı mı, ıskartaya çıkanı mı kelepire düşeni mi? Lakin sen bir dağın zirvesinden kopup gelen apak bir köpüklü su’sun. Kana kana içiyorum seni, hasretle... Dinsin istiyorum içimdeki sen susuzluğu. Bitsin istiyorum ruhumun sensiz çöllüğü. Sen ayan et diyorsun aşkını ben de mahrem kılıyorum. Sen göğü işaret ediyorsun ben de göğün derinliğinde saklı olan yüzünü hayal ediyorum. Sen dağ diyorsun ben e o dağın altındaki cevheri anlıyorum. Sen okyanus diyorsun ben gözlerinin derinliğinde boğuluyorum. Anlamıyorsun sen beni, anlayamıyorsun. Senin kadar veciz söyleyemesem de şunu çok iyi biliyorum. Senin beni sevdiğinden daha çok ben de seni seviyorum.Yavandır sevmelerim ama yalan değildir asla!
Teşekkür ederim, dedi. Gelip yanağıma bir busecik konduruverdi ve sımsıkı sarılıverdi bana. Rabbim cennetteydim. Dualarımın gerçeğe döndüğü yerdeydim. Kalbim sırf onu incitir diye atmıyordu.