- 463 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kaliteli yaşamda acele etmek
KALİTELİ YAŞAMDA “ACELE ETME(K)”
Acele etmek veya etmemek, kaliteli yaşamın en önemli karar mekanizmalarından ve buna bağlı olarak geliştirilmesi gereken davranış modellerindendir. Efendimiz: “Hayırlı işlerinizde acele ediniz, çünkü bir şer gelir ona mani olabilir” derken, Hz. Ebu Bekir Sıddık da: “Hayırlı işlerinizde acele ediniz, zira arkanızda acele eden bir eceliniz var” buyurmuşlardır.
Diğer taraftan da ata sözlerimiz arasına giren: “Acele işe şeytan karışır” sözü yukarıdaki ibretlik tavsiyelere zıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
(Bir Zamanlar Şam da yaşayan beylerden birinin güzel sesli bir kölesi varmış. Bey, bu güzel sesli köleyi ne vakit alış-verişe gönderse, çarşı esnafı kolundan bacağından tutar, zorla şarkı, türkü okuttururlarmış.
Günlerden bir gün bey, testi almak için kölesini çarşıya göndermiş. Yolda kendisini tanıyanlardan bazıları; "Mısır’a gideceğiz, bizimle beraber gel. Hem gezer hem eğleniriz" demişler.
Sesinin güzelliğiyle beraber biraz saf olan köle teklifi reddedememiş. Beraberce Mısır’a gitmişler. Bir sene kadar kalmışlar.
Köle, bir yıl sonra Şam’a döndüğünde efendisinin testi siparişini hatırlamış. Testiyi alıp, koşa koşa eve giderken ayağı kayıp düşmüş. Düşünce de testi kırılmış. Köle ağzı burnu kan revan, kırk parça olmuş testiye bakarken; "acele işe şeytan karışır" demiş.)
Peki, sabır, tahammül, bekleme, ayrıntıyı öğrenme, tedbirli ve dikkatli olmak gibi, kaliteli yaşamın olmazsa olmaz faktörlerinin hepsi, aceleciliği frenleyen unsurlar değil mi? Bunlarla beraber uçağa, otobüse, ihaleye, nikaha, derse, randevuya vb. saatinde yetişmek, acele etmeyi mübah, hatta zorunlu kılmıyor mu?
Demek ki, acele etmek veya etmemekten önce verilmesi gereken birtakım önemli kararlar var. Ne zaman, nerede, nasıl, ne şekilde, ne kadar süre ile acele edileceği kararı oldukça önemli. Acele edilmemesi gereken yerde acele edilirse, şeytan karışıyor, acele edilmesi gereken yerde de acele edilmezse tren, yani fırsatlar kaçıyor.
Yüksek kaliteli yaşayabilmek için, söz konusu karar mekanizmasını çok etkin, rasyonel ve verimli bir şekilde çalıştırmamız gerekiyor.
Genç bir öğrenci sabah derse gidiyor, saatinde yetişmesi lazım, dolayısıyla da acele etmesi gerekiyor. Plan proğram çok güzel, verilen kararlar yerinde, aldığı tedbirler, belirlediği toleranslar sayesinde hiçbir sorun yok gibi gözüküyor. Ancak “kul kurar kader gülermiş” derler ya: Patavatsız bir şöför gelip kaldırımda kendisine çarparsa, aciliyet derhal yön değiştirmiş oluyor. Hayatını gayet güzel planlayıp uygulayanlardan bu olaya şahit olanların aciliyeti, yaralılara yardım etmek için, önceki acele işi tehir veya iptal etmek olarak değişebiliyor.
“Önce ölen önce gömülür” atasözümüz hemen burada yerini alıyor.
İhale saatine geç kalma telaşıyla aracını hızlı süren bir iş adamı, (ki, hızlı sürmeye muhtaç olacak kadar tedbirsiz davranmaması gerekir) kaza yaparsa, soluğu ihale salonu yerine, acillerde alabilir. Yeterli tedbir, dikkat ve özeni gösterdikten sonra da bir bö gelip sokuyorsa (devenin üstünde dahi sokabilir), o zaman da, sığınacak ve dayanacak daha güçlü bir kapı karşımıza çıkıyor:
“... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi, 216).
Kaliteli yaşamak için kaliteli bir insan olmayı sağlayan faktörleri cebimize koymak için çok acele etmemiz gerekir. Zira onları attığımız her adımda kullanmamız gerekecek. (Çalışma, üretme, yardım etme, destek olma, gülümseme, nezaketli olma, affetme, hoş görme, ölçülü olma, dikkatli ve tedbirli olma vb.)
Kaliteli yaşamayı elimizden alan hırsızlarla hiç karşılaşmamak için, gerektiğinde kaçarak ve acele ederek her türlü tedbiri almamız gerekmektedir. Bunların ihmale, şakaya bile gelmeye, geciktirilmeye hiç tahammülü yoktur. (Kin-nefret beslemek, tembellik, gıybet, inatçılık-iddiacılık, kıskançlık, başatlık, aşağılama, suçlama, şüphecilik, önyargı, sabırsızlık, tahammülsüzlük, ifrat ve tefrit, haddi aşmak, hata aramak, bilgiçlik taslamak, soruna odaklanmak, kibire esir olmak vb.)
Hele bir de bu hırsızları alışkanlık haline getirdiysek, yandı gülüm keten helva…
Sabır edilmesi gereken yerde acele edersek, acele edilmesi gereken yerde ihmalcilik yaparsak başımız dertten kurtulmayacak demektir. Duvarda dayalı merdivende iş yapan bir usta, merdiven devrilmeye başlayınca (ki her türlü tedbiri almalıydı), en kısa sürede nasıl sakatlanmadan düşebileceğine dair karar vermekte çok acele etmelidir. Zira, merdiven beklemeyecek bir saniye sonra onu yere yapıştıracaktır.
Hayat boyu öğrenme süreci devam edecek olan nitelikli bir müzik aletini üç ayda öğrenmeye kalkan bir sabırsızın başına gelmeyen kalmayacaktır. En kötüsü de “ben beceriksizin tekiyim” diye kendisine negatif etiketleme yaparak kurban rolü oynarsa, yine yandı gülüm keten helva…
Dargınların barışması hem güzeldir hem de çok gereklidir. Ancak taraflardan birisi elinde kızgın közle dolaşıyorsa (öfke), barışmakta acele edip közlerden yanmak, akıllı bir insan işi değildir.
Her hal ve şartta öfkelenmemek kaliteli bir insanın özelliğidir. Ancak kendisine göre haklı nedenlerle öfkelenen bir kişinin acele edeceği tek bir karar şekli vardır. O da sabırlı olmak ve sakinleşmektir. Sabırı tüketmekte de asla acele edilmemelidir. Hatta bu konuda hiç mi hiç harekete dahi geçilmemelidir. Efendimizin, amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi İslama davet ederek affetmesi, sabrın tükenmeyeceğinin en güzel örneğidir.
Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
4 Şubat 2017 Saat: 07.30. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.