- 603 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
SABAHLARIN KÖR KARANLIKLARINDA
Sabahın köründe azığımızı hazırlayıp evden çıkıyoruz otuz bir yıllık can yoldaşımla birlikte. Ne yaptıysam hep desteklemiş, yanlışlarımı uyarıp doğruyu bulmama ön ayak olmuştur. Kavga yapan eşlerin paylaşamadıkları nelerdir diye hep düşünmüşümdür. Allahaşkına neyi paylaşamazlar. Nedir o kavgalar gümbürtüler ve de mutsuz olan çocuklar.
Zırhlılarımızı kuşanmış durumdayız. Ne zırhlısı ya, savaşa mı gidiyorsunuz derseniz pek de yanılmış sayılmazsınız. Bizimkisi başka savaş: Ekmek kavgası. Dışarıda eksi onlara kadar yükselen soğuk hava dalgası, insanı perişan ediyor. Kat kat giyinmişiz. Üzerimizi giyip çıkarırken bayağı zorlanıyoruz. Dört tane kalın kazak giymişim.Üzerine de palto. Pantolonumun içi kürklü, onun altında da yün tayt var. Çoraplar, ikişerli havlu çorap. Hanımınki de hakeza aynı. Yürürken kollarımız havada adeta. Robot gibi ağır çekimde hareket ediyoruz. Arabayı zor belâ çalıştırıyoruz. Zaten çoğu pazarcıların arabaları devre dışı. Ya takviye ile çalıştırıp pazara geliyorlar, çalıştıramayanlar da zorunlu istirahatta kalıyorlar. Arkadan beyazla karışık siyah dumanlar yükseliyor.
Siteden ayrılıp yollara düşüyoruz, yollarda gizli buzlanma tehlikesi var. İlerde trafik lambalarını sollayıp devam ediyorum ama araba, rampa aşağı sağa sola kayınca, korna sesleri yükseliyor ki panik yapmadan arabayı normal hale getiriyorum.
On dakika sonra Mesa Pazar yerindeyiz. Yollar, kalabalık; işe gidenler, okul servisleri. Bir de bir kişi ile arabalara binmek yok mu, trafiği boş yere işgal etmekten başka ne yaptıkları var allahaşkına. İki aydır yeni pazar yeri inşasından dolayı(kapalı pazar yapılmakta), sokağın her iki tarafına pırtıcılar, nalburiyeciler, gıda satanlar konarken; sebzeciler de toplu olarak hemen yanımızdalar. Altmışlık Ayşe Teyze çoktan çadırını açmış, malını tezgaha dizmekle iştigal. Selam verip kolay gelsin diyoruz. Yaşlı başlı insanların ne işleri var diye zaman zaman etraftan kinayeli sözler işitiyoruz ama duymamazlıktan gelmek zorundayız. Kimse kimsenin derdini biliyor mu? Herkesin dünyalarında farklı fırtınalar esmekte. Yazılsa tuğla kalınlığında romanlar bile çıkar.
Sebzecilerin olduğu yerden ateş yükseliyor. Ateş, onlar içim imdat simidi oluyor kış günlerinde. Sebzelerin donmaması gerek yoksa işler sarpa saracak. Bizim için ise kâbusa dönüyor ama yapacak bir şey yok. Ateşin isi, olduğu gibi sattığımız giysilerin üzerine sis perdesi gibi çökmekte. Pırtıcılardan biri:
“Ateşi yakmayın, elbiseler maf oluyo, deyince kavgaya ramak kalmıştı.
Topla pılını pırtını siktirol git.”
Ateşin etrafında ısınan pazarcılar, yüksek sesle konuşmaktalar.
Deri eldivenleri takıp çadırı kurmaya çalışıyoruz. Aksi takdirde çadırın demirleri ellerimize yapışmakta.
Çok geçmeden ateşin olduğu yerden sinkaflı sözler yükseliyor. Polislerle, sebzeci pazarcılar ağız dalaşına tutuşmuşlar. Anlaşılan zabıta ile sebzeci önceden kavga yapmış olmalı ki polisler devreye girmişler. Zabıtaların hükmü sökmüyor pazar yerlerinde. Pazarların kendine özgü mafyavari çalışma düzenleri var. Bunu yıkmak mümkün değil. Herkes can derdinde.Adalet namlunun ucunda buralarda. Daha geçen aylarda çıkan kavgada bir kişi öldü, birkaç kişi de yaralandı.
Sinkaflı sözlerden dolayı eşimin yanında yerin dibine giriyorum ya yapacak bir şey yok. Buraların yabanıl ortamına o da çoktan alıştı. Çoğu şeyleri duymamazlıktan geliyo.
Çadırı kurup, tezgahı hazırladıktan sonra çaycının( o da kendine göre mafya.) servis yaptığı sabah çaylarını yudumlarken eşime takılıyorum:
“Şu pazarlardan hayırlısıyla kurtulayım, ikinci balayına çıkacağız şerefsizim.”(Pazar argosu dilimizde sakız olmuş halde.)
“Yetmişinden sonra mı? ”
“ Bu aşk bende olduktan sonra seksenimde de olsam fark etmez, canım!”
Gülüşüyüyoruz.
Ve gerçek kavga(!) birazdan başlayacak.
(Günlüğümden: Ocak-2017)
YORUMLAR
Allah kolaylıklar versin Ayhan Bey, şükretmen için çok sebebin var. Bir kere Suzan Hanım gibi bir eş herkese kısmet olmaz. Pazarın mafyaları ile o tek başına savaşabilir maşallah.
Allah, uzun ömürle birlikte bol bol mutluluk versin size. dostlarımız mutlu ise biz de mutlu oluruz.
selamlar.
Bir şeyi merak ettim.
Hatta iki şeyi.
Birincisi sen bu yazıyı pazarda mı yazdın?
Eğer öyleyse alıcılarla hep yengem ilgilenmiştir.
İkincisi pazarcılığın emeklisi yok mu?
Varsa da sen emekli olma.
Çünkü sen emekli olursan böyle güzel gözlemleri nasıl okuyacağız?
Bu kadar güzelini ancak Sait Faik yazabilir.
Zaten o da pazarcı değildi.
Seni seviyorum Ayhan Gardaş...