- 698 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Rögar Kapağı
Yürüyordu... Kaldırım taşının soğukluğuna alışmış ayağına buz gibi bir soğuk dokununca irkildi. Rögarın üzerine basmıştı. Bir iki saniye yere doğru baktıktan sonra, "Dünyayı da iki boyutlu ayaklarımın altına sermişler" diyerek kahkahayı bastı. Sigarayı yere atıp söndürmek istediyse de tabanı delik ayağına denk gelmesi korkusuyla bu fikrinden vazgeçti. Rögarın ufak göz çukurundan dünyanın içine doğru sigarayı söndürmeden bıraktı. Dünyanın içi yandı, söndü, içinden duman tüttü.
O ara farketti rögarı iki el sımsıkı tutuyordu. Belediye başkanı sanatçı ruhlu olmalıydı. Kulplarına el süsü vermişti... Kim farkedecekse artık... Ama o fark etmişti işte. Sanki yanaklarına dayamış ellerini, bir suret gökte kendi suretini arıyordu... Dünyanın içine bıraktığı sigarayı şimdi sanki kendi gözünde söndürmüş gibi bir acı hissetti. O eller de kendi elleriydi zaten. Bir an dişlerini de gördü rögarın üzerinde. Adımını hışımla asfaltın üzerine geri çekti. Sanki dudakları kanıyordu. Yanlışlıkla kendi dudağına doğru adım atmış da dudağını kanatmış gibi hissetti. Yüzünün içi yandı, söndü, içinden duman tüttü. Sonra ayakkabının delik olmasına bir kere daha sevindi. Yoksa dudağına sert bir darbe indirmiş olabilirdi.
İleriyi seçemeyen gözleri "ayna mı var" diye yere doğru yaklaştı. Başka türlü bu kadar benzerlik nasıl olacaktı ki yoksa. Bir dünyaya benziyordu, bir kendisine. "Dünya ayaklarımın altında" diye sevinirken, kocaman ablak bir yüzün kendisine bakıyor olmasına şaşıyordu. Kendisini seyrediyor olmasına şaşırıyordu.
Yanlış hatırlamıyorsa taa dün akşam biraz ekmekli çorba içmiş, üç dört saat önce de 6 - 7 yaşlarında bir çocuk ona çubuk kraker ikram etmişti. Yüzündeki gri rengin sebebini karnının aç olmasına verdi bu yüzden, "belediye başkanının sanatkar ruhunun renk seçimi midir acaba?" diye düşünmedi.
Doğrulurken paltosunun eteklerini düzeltti, epeyce yaşlandığını düşündü, bir eğilip doğrulmaya beli ağırmıştı. Zaten yerde de ayna falan yoktu. Yine hayal kurmuştu besbelli. Yalnızlığın verdiği buruk bir hüzünle, belli belirsiz ileri yöneldi ama rögarın üzerine basmadı bu sefer... Ayağı üşüdüğünden değil ha, merhametinden... Rögar kapağı bir dünya oluverdi... Bir kendi sureti... İçi yandı, söndü, içinden duman tüttü... O yürüdü...
Beyazi
04.01.2017 21:59
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.