- 557 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Palyâ
uŞKa
Bir parça cehennemi yaşattı yokluğun. Varlığında cennetin penceresinden bakmıştım oysaki. Bunu anlayamadın. Anlasaydın belki, gider miydin? Gidebilir, bozabilir miydin bu mutluluğu? Anlayabilir miydin? Kabullenebilir miydin? Sığdırabilir miydin bir ‘’hoşça kal’’a koskoca yaşadıklarımızı? Hayat nasıl sence, sana göre, şuan? Kabullenebildin mi gerçekten? Aklının ucundan geçmiyor muyum? Geçip de selam vermiyorsam bağışla Adam. Bu benim hatam. Ama n’olur affet, ben hiç geçtiğimi düşünmüyorum ve başkaları şuan kollarında. Bunun verdiği acıyı, sen yokken hayatımda, yaşadığım cehennemi örnek verirsem az gelir. Düşünsene; sana bir başkası ‘’Adamım’’ diyor. Affet beni, küfür etmemi sevmezdin, bilirim. Ağız dolusu küfürler ediyorum sana bu gece. Şarabı da severim bilirsin, karşılıklı içmiştik hani, birbirlerine vurmuştuk terbiyesiz kadehleri ve dişlerinin arasından geçip gitmişti benim ulaşamadığım o kalbine. Bir dudak payı mesafe, bir uçurumdan ibaretmiş oysaki. Bilemedim, bu benim aptallığım olamaz, biliyorsun. Şimdi ne miyim? Nasıl mıyım? S*ktir et! Ama şunu bil; terbiyesiz kadehleri tokuşturamıyoruz artık, en çok buna ölüyorum. Duvardan sekip gelen çığlıklarımla tokuşturuyorum şimdi kadehimi, senin için kaldırıyorum bu gece, sensiz bizim için!
‘’Cehennem yokluğun’’
Hala durabiliyor musun orada? Tiksinç! Senden nefret edemiyorum. Bunu sevgimin büyüklüğüyle karşılaştırabilirsin sadece. Sütten beyaz hayallerle seviştiğimizi unutma, adam! Yokluğun terbiyesizleştiriyor beni, affola. Dayanamamak mı tüm derdim? Nedir bu çektiğim her gece? Soru işaretleri beynimi kurşunluyor. Denizin ortasında yanan bir kibrit çöpü gibi çaresizim yokluğunda, bunu anla. Bunu anla adam! Bana bahşettiğin şarkıyı hatırla, ben hala aynı saniyede yanıp kül oluyorum duyuyor musun çıtırtılarımı? Kapıyı kapat, hayallerim üşümesin. Bir kadeh şarabı paylaşmış iken, neden bir hayatı paylaşamadık seninle? Biliyorsun ki bir şarap daha fazla etki eder bir hayattan. Sarılamadım sana kucak dolusu, affet. Süslü sözcükler söyleyemedim, affet. Beni sevemedin, affet. Hayatta bir gram yerim yok bunu hissediyorum. Omuzunda bir kuş kadar yerim yok bunu biliyorum Adam! Affet…
Kadın; yapma! Bir okyanus ortasında kaldım, bunu yapma Kadın! Kuşun kanadına taktım hayallerimizi, gökyüzünü severdik birlikte, seninle kendimdeydim, biliyorsun. Harflerin birleşmesini veyahut sevişmesini bir kenara bırak şimdi. Soyun, dokunmamalıyım sana. Her tüğ kökünü sevmeliyim. Seni sevmeliyim Kadın! Sütten beyaz sevişmelerimizi unut, sana dokununca düştüğümüz boşluğu hatırla. Mumlarımızı yak, aşıkları bırak, sen ve ben. Sadece düşünme Kadın! Bunları yapmak, seninle birlikte…
Sevmekten miğdem bulanıyor artık, kurtar beni Adam! Bedenim olduğum yerde uyuşuyor. Ruh halimi boşver. Tanrı kıskansın bizi, insanları boşver Adam! Çiçek kokularını bırak bir kenara, nefes almam için tenine dokunmalıyım anlıyor musun? Beynimin her odasında sevişmişliğimiz var. Sesin, duyu Tanrısı. Ten’in adam! Tenin! Lütfen Palya, dokunma bana. Dokunma! Bu acıyı kaldıramaz bu aciz insan. Bu sevgiyi kaldıramaz hiçbir şair. Herkes kendince çok sevsin bırak. Sen ve ben, gerisini Tanrı’ya bırak!
Acı çekme Kadın, sevişelim birlikte. Biliyorsun bilinçaltımı, bedenen olmamalı bu sevişme.
Bilmiyorsun Adam! Çift kişilik banklarda bile yarım kişilik oturuyorum, diğer yarımı sen tamamlıyorsun. Böylelikle bir kişilik yerimizi kaplıyoruz birlikte. Ben de o kadar fazlasın ki, diğer bir kişilik yeri de ayırabilirim tüm insanlığa inat. Sadece bizim için olmasını istediğim şu gökyüzünü bile kıskanıyorum çoğu zaman. Kırık bir camdan bakmak gökyüzüne? Kendimi görüyorum o camlarda, içimi, düşlerimi, düşüncelerimi, alev alev kanan kalbimi görüyorum. Sen ben de ne görüyorsun peki Adam! Ne tarafa baksan beni görebilir misin ki? Ne tarafa gülsen görebilir misin?
Kadın! İlk bahar gibiydi ellerin. Sana dokunamamak diyorum, dokunmamak değil, kahretsin! bunu anla! O kadar parçalanmış bir kalp taşıyorum ki, hissizleşiyorum gitgide yokluğunda. Uçup gitse bu kalp, kafii inan bana. Ağzımı açıp tek bir söz söyleyemem, buna cürretim olamaz. Bana bu kadar acıyı verene ben de dayanamaz toz olup uçar giderdim. Katlanılası bir şey değil ki bu yokluğun Kadın! Sadece konu yokluğun da değil oysaki. Hafızamdaki harfler, kelimeler, cümleler tarif edemiyor bu hissiyatımı. Mesela desem; ellerin yok, hani? Gözlerin, kaşların, saçların, tırnakların, sesin-nefesin, buğun-sıcaklığın-soğukluğun, güzelliğin-çirkinliğin, beni en öldüreni de; varsın bu dünyada? Kahretsin! Neredesin, hani? Yoksun yanımda ama hep benimlesin, gitmiyorsun benden Kadın! Hiçbiri de olmasın umurumda değil ki? En kötüsü ne biliyor musun? Sen yoksun ulan.. sen Kadın! Sen yoksun! Gebersin insani duygular!
Pencereni kapat, -içindeki sen- aklımı üşütmemeliyim. Şu kadar yıllık yaşantımda bir çok kış atlattım ama yokluğunda yaşadığım bu ayazı asla unutmam. Sırf kopamadığım için parçalanmayı göze almıştım ben, bunu da anlamadın. Peşinden gelmekten vazgeçtim ama geri de dönemiyorum. Başka adamları uyarlıyorum senin yerine, senin bendeki ayarını değiştiremiyorum Adam! Ne lanet bir bağdır ki bu inceldiği halde bir türlü kopamayan? Nedir ki bu sendeki benim bağlarımda asılı kalıp kopamayan? Bilmem, bilemem, bilemiyorum, bilmiyorum.
O kadar çaresizim ki, o kadar aciz, o kadar hederim ki yokluğunda; kalabalık otobüslerde, sokak köşelerinde, kaldırım taşlarında, terbiyesiz kadehlerde, yüzsüz şarap şişelerinde, en berbat nefeslerde aradım kokunu. Umutsuzca… aramadığım yer kalmadı, anlıyor musun çaresizliğimi Kadın! Bir sürü kemikten, üzerine et ve onun da üzerine saçmasapan deri yapıştıran Tanrı’ya kızıyorum. Şu gökkubbede her şeyin iki veyahut üç, bilemedin beş olsun; bir benzeri vardır be Kadın! Bilemedin ikizi diyelim? Sende gördüğümü kimse göremez, seni sevdiğim kadar kimse sevemez, gözlerin geldi aklıma güldüm geçtim muhabbetlerini at bir kenara; bana senden yakın tek bir kişi, bana senden daha hakim tek bir kişi var. Bilirsin; Tanrı… o’nu senden kıskanıyorum be Kadın! Bunu o ve benden başka artık sadece sen biliyorsun. Tanrı’dan tek ricam, bu duyguyu sana yaşatmasın.
Adam! Kalbimi dağıttım yokluğunda, ülke ülke, şehir şehir, ilçe ilçe… nefes almam için bir parça kalmadı bende ama seni bir nefes uzağıma atamadım. Fakat sen beni hayatından, kalbinden, nefesinden atadın. Bir yazıklar daha olsun. Bu muhteşem!... düzenli olarak seni rüyamda görmediğim zamanlarda düzenli olarak düzenim bozuluyor. Bir düşmanımı daha yere bıraktım az evvel, beni öldürmeye ciğerlerimden başlıyor. Bilirsin? Ama acı gerçek şu; benim için yanan bir tek o var. Öldürse de bırakamıyorum illeti! Seni gibi, bilirsin? Yokluğunda cinsiyeti belli olmayan hayaller görüyorum Adam! Hemcinsim olmayan ama karşılıklı terbiyesiz kadehleri tokuşturduğum bayat bir insan var şuan masanın karşısında. Alınan oksijen aynı ama diğer insanlar gibi düşünmediğimi bu terbiyesiz kadehleri beynimde hissedince daha iyi anlıyorum. Parmaklarımdan başlıyorum uyuşmaya. Dokunduğun yerler buz dağı, bende değiller o benim olan yerlerim. Boğuldum ulan sana, öldüm. Dava açtım, dönmedin geri bana. Seni bana geri döndüremedi hayatın aldığı kararlar. Ne acı, bu acı Adam!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.