YİNE SENSİZ BİR GECE.
Yine sessiz bir gece, yine el ayak ortalıktan çekilmiş, yine benim saatlerim başlamış. Bir elimde kitap, diğerinde sigara. Kitap beni okuyor, ben sigarayı içiyorum. Uzaklarda bir yerlerde “Sen gelmez oldun.!”şarkısı çaliyor, sabırla bitmesini bekliyorum..
Cep telefonuma gelen mesajın sesi, beni düşmekte olduğum çukurdan kurtarıyor. “Ne yapıyorsun.?”
Ne cevap vereceğim ben şimdi.? Gerçeği söylesem, ürker misin.? Yalan söylesem, kesin anlarsın.
Uzun bir aradan sonra ilk kez senden bir ses geliyor. Ses dijital de olsa, beraberinde seni bana taşıyor. Kalbimin atışı kulaklarımda zonklarken, bir yandan da, “Acaba ne cevap versem bana mesaj yollamaya devam eder.?” diye düşünmek ne gereksiz. Cevap yazıyorum.“Kitap okuduğumu sanarak sigara içiyorum" diye.. Saçma değil mı.?Saçma bir cevap.
Nasılsa benim, “seni düşünmemek için sığındığım kalelerimden bir diğerinin daha düşüşüne şahit oluyorum, demek istediğimi anlar" diyerek, kendi kendimi rahatlatıyorum.
Ben sana yorma kalbini demedim mi.? Düşünme, üretme, ürkütme kalbini.
“Yalnız mısın.?”
Ruhen mi.?
Bedenen mi.?
Her ikisinin de cevabi “Evet”, ama sen hangisini kastettin acaba.? Gene mi ya, aklına hükmedemeyen, kalbine nasıl söz geçirsin.?
“DÜŞÜNMEEE.!” demedim mi.? Gene başladın içinden soru/cevap oyunları oynamaya.
💝“Seni çok özledim.”💝
Allah’ım yanlış cevap. Düşünme dedim, düşündün de iyi halt ettin, sanki bir işe yaradı. Bu cevabı yazabileceğim bir soru sormadi ki, derken;
“Ben de, hem de cok.!”
“Neredesin.?” diyebilirim sanırım. Nasılsa sorular cevaplara, cevaplar sorulara karıştı. Bilmediğim bir adres geliyor cevap olarak, ama ne önemi var.
Ben seni, sen beni çağırdığın sürece, nerede olursan ol bulurum.. Ben senin beni aramaya cesaret edemediğini, titreyen sesini, mesaj yazarak, harflerin arasına sakladığını bilirim..
Senin benden daha derin düşündüğünü, bütün çıkış kapılarını tırmaladığını, ışığı görebileceğin hiç bir delik bulamadığında yorgun, bitkin, çaresiz olarak benden daha uzağa,ama yine bana sığındığını hissederim
Altı sene öncesine kadar hayatım boyunca ikili ilişkilerimde hep “Acabalar,” içinde boğulan ben; sana olan sevgime tutunarak, eski güvensizliğimi yok etme,sende huzur bulma güdüsüne güvenmek istedim.
Üzerimi bile değiştirmeden çantamın içine cep telefonumu atarak çıkıyorum kapıdan. Hızlı ama yumuşak adımlarla iniyorum merdivenleri. Apartmanın kapısını sessizce kapatırken, gördüğüm ilk taksiye, sanki elimle işaret etmem yetmeyecekmis gibi, “Taksi.!” diye bağırarak, bozuyorum gecenin sessizliğini.
Artık düşünmüyorum, sadece sokak lambalarını sayıyorum. Onlarcasından sonra, sana ulaşabileceğimi bilmenin mutluluğuyla, her sana doğru gelişimde oynadığım bir oyun bu.
Benim bütün rüyalarım seninle,
Her sabah uyanırsın benimle,
Sen beni hatırlarsın,
Şarkılar yazardı dersin, seneler sonra yine.
HAZALIM
YORUMLAR
Çok güzel bir yazı, ''Hayaller ile var olmak, mutsuzlukların mutluluğa dönüştüğü yüreğin sığındığı duvarları olmayan tek yerdir.'' Kaleminize yüreğinize sağlık Hazal hocam...Saygılarımla...