Ankara’yı Sevmek
(İstanbul’un her konuda bir sıfır önde olması Ankara’yı sevmenize mâni değildir)
Bozkırın ortasında, bir kasaba hüviyetinden sıyrılıp metropol olan bir şehri sevmek mümkün müdür? El cevap: Elbette. Cumhuriyetin İstanbul Ankara yataklı treninde kurulduğunu söyler Mehmet Ali Kılıçbay. Bizim amacımız işin siyasi boyutundan ziyade, bir şehre alışmak ve o şehri sevmekle ilgili hasb-i hal etmek. Merhum şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’ya atfedilen “Ankara’nın nesi güzel” sorusunun cevabı “İstanbul’a dönüşü güzel” olsa da. Ankara’yı sevmek de pekala mümkün. Yazımızın girizgâhında beyan ettiğimiz gibi İstanbul’un her konuda bir sıfır önde olması Ankara’yı sevmemize mâni değildir, olmamalıdır. Sonra İstanbul’un yedi tepesi varsa Ankara’nın da Çıkıp şehri temaşa edecek kalesi var. Saman Pazarı, İtfaiye Meydanı, Çincin’i de cabası.
Ankara’yı sevmek demek bürokrasinin abus ve soğuk çehresine rağmen gönlünde bir sıcaklık duyabilmektir.Anılar yumağının sökün etmesidir dem dem. Hele bencileyin taşradan geldiği ilk büyük şehir Ankara olanın başka çıkış yolu da yoktur. Ankara ile ilk tanışıklığım 1977 yılının Ekim Ayında, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okuluna kayıt için gelmemle başladı. Mersin’ nin sıcak havasından kısa kollu gömlekle gelip sabahın ayazında üşüdüğüm için, eski otobüs terminaldeki (Şimdiki Ankara Büyük Şehir Belediyesi binasının olduğu yer) kafeteryada güneş doğuncaya kadar çay içmek zorunda kalmıştım. Sonra hava biraz ısınınca yürüyerek Fen Fakültesinin önünden geçip Beşevlere okulun olduğu bölgeye gelmiştim. O vakitler Beşevler tenhaydı. Sadece Yüksek Öğretmen okulunun yurtları, Endüstriyel Sanatlar Yüksek Öğretmen Okulu, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Teknik Okullar vardı. Sabancı Kız Yurdu filan yoktu. Okula Kolej durağından kalkan dolmuş taksilerle gelip gidiyordum. Takdiri ilahiye bakın ki yıllar sonra Beşevler bölgesinde göreve devam etmekteyiz.Gençliğimizde arşınladığımız yolları tekrar yürümekteyiz.
Bir tatil günü, gençliğinizde sekerek çıktığınız Çıkrıkçılar yokuşundan aheste aheste çıkıp vitrinlere bakmaktır Ankara’yı sevmek. Kuğulu Parkın yanından otobüse binip Kızılay’da inmektir. Randevularınızı Kızılay’da Gima’nın önünde buluşmak üzere verdiğiniz günleri yâd etmek ya da Gençlik Parkındaki şimdi yerinde yeller esen çay bahçe bahçelerinden birinde semaverde çay içtiğiniz günleri hatırlamak yahut Şişman’ın dondurmasının tadına vardığınız günlere gitmektir.
70’lerdeki kirli havasını genç ciğerlerinize çekerken duyduğunuz delişmen duygulara sahip olmasanız da. Ankara haza vefalı bana sorarsanız. Uzun zamandır Ankara’daysanız aşinası olduğunuz, gidip oturduğunuz yahut alış veriş yaptığınız mekanların bir bir kapanması karşısında, kimseyle paylaşmadığınız burukluk duymaktır Ankara’yı sevmek.
Ulustaki Atatürk heykelinin üstündeki Osmanlıca yazıyı yıllar sonra fark etmek ve okumaktır. (Harf İnkılabından önce yapılmış olması nedeniyle) biraz da Ankara’yı sevmek. Yahut Hacı Bayramı Veli Hazretlerinin muhitine uğrayıp manevi ortamda huzur ve sükûn bulmaktır.
Ankara’yı sevmek, Atatürk Orman Çiftliğine uğrayıp açlığını yatıştırmak, Çiftlik Dondurmasının tadına bakmaktır; Ulus Hâlinden, Anafartalar Çarşısından, bir yangında kaybettiğimiz Modern çarşıdan alışveriş etmektir. Çerkeş Sokağı merdiven başından durup biraz seyrettikten sonra kalabalığa karışmaktır. Suluhan’ a uğramak,Sorumsuzca yıkılan Taşhan’a üzülmektir...
Tunalı Hilmi’nin rüzgârında saçlarının dağılması, Bahçeli Yedinci Cadde yürümektir Ankara’yı sevmek. Kızılay’dan Keçiören’e gece vakti yürüyerek gitmeyi göze almaktır Ankara’yı sevmek. Hüznünü gönlüne sarıp kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyebilmektir Ankara’yı sevmek. Ankara Gazozu reklamındaki “Ankara Ankara adı güzel Ankara. Ankara Ankara tadı güzel Ankara” sözlerinin bugünmüş gibi kulaklarında çınlamasıdır Ankara’yı sevmek. “ İndi bahar Ankara’nın sisli yamaçlarına /Boş yere ağlama kalbini bağlama Ankara kızlarına” şarkısını mırıldanmaktır Ankara’yı sevmek.
İstanbul’a rağmen Ankara’yı sevmek kadirbilirlik, ahde vefadır. Her konuda İstanbul ‘un bir sıfır önde olması Ankara’yı sevmemize mani değildir. Sözün kısası Ankara’ yı sevmek müşkül diyenlere inanmayın... Çünkü bir şehri sevmek o şehrin sakini olmaktır, o şehirli olmaktır. Bu fakir Mersin’de doğup büyümekle birlikte Ankaralı olmaktan, Ankara’da olmaktan şikayetçi değildir. Evet doğduğumuz yer Mersin olmakla beraber doyduğumuz yer Ankara’dır.Biz de yirmi sekiz yıllık Ankaralıyız.İklimini ,huyunu suyunu belledik Ankara’nın Ankara’ yı seviyoruz...
Ankara, 27.01.2017 İbrahim Kilik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.