Zümrüd-ü Anka Masalı
Felahiye’de Derlenmiş Masallarımız
“ZÜMRÜD-Ü ANKA” Masalı
Kaynak Kişi: Ümügülsüm Acı, 1927 Felâhiye Doğumlu (Yazarın anası)
Hakkı/Ayşe kızı
Okuma yazması yok. Masalı babası Hakkı Tufanoğlu’ndan dinlemiştir.
Derleyen: Kadir Acı
Masalın Metni:
KÖTÜLÜKLER CEZASIZ KALMAZ
--- Evvel zaman içinde bir Padişahın üç tane oğlu varmış. Padişah sarayının bahçesine elma ağacı dikmiş ve üç oğluna demiş ki: "Elma ağcını diktim ama hiçbir meyvesini ben yemedim ama bahçeye dev geliyor, elmalar yettiği olgunlaştığı zaman dev alıp yiyip yiyip gidiyor" demiş.
̶ Padişahın küçük oğlu babasına demiş ki: "Baba ben bahçeye gidip, ağaçtan elmayı alıp sana getireceğim" demiş.
̶ Padişah, "Aman yok oğlum o dev seni yer" demiş.
̶ Küçük oğlu da demiş ki: "Yok baba o dev bana bir şey yapamaz" der. Ve kılıç kuşanıp bahçeye gitmiş saklanmış ve devin gelmesini beklemiş. Dev gelmiş harul hurul elmaları toplamış ve gideceği zaman kılıcı deveye çekmiş kılıç ortadan ikiye ayrılmış.
̶ Dev: "Haa! Babayiğit bir kere daha vur" demiş.
̶ Oğlan: "Yok benim anam bir doğurdu, iki doğurmadı" demiş.
İkinciyi vursaydı sağalacaktı onun için vurmadı ve bir kuyunun deliğine gitmiş ve orada ahlamış. Devden elmayı almış ve Padişaha götürmüş.
̶ Oğlan: "Al baba elmayı getirdim. Ye!" demiş.
̶ Padişah: "Yavrum bu elmayı nasıl aldın. Devi görmedin mi?" demiş.
̶ Oğlan: "Baba, ben devi öldürdüm" demiş.
̶ Kardeşlerine dönerek: "Kardeşlerimi de alıp o deliğe götüreceğim ve ben bir girip o deliğe bakacağım" demiş.
Kardeşlerini de yanına alarak deliğe gitmiş. Kardeşlerine kemendi bağlayarak teker teker deliğe sallamış. İlk olarak büyük kardeşini deliğe sallamış ve yandım dediğin zaman seni geri çıkartırım demiş ve kardeşini sallamış. Kardeşi yandım demiş ve delikten çıkarmış. İkinci olarak sıra ortanca kardeşe gelmiş. Ona da yandığın zaman tekrardan çıkaracağını söylemiş ve sallamış. Deliğin ağzına varınca yandım demiş, onu da tekrardan çıkarmış. Sıra kendisine gelince, kemendi kendine bağlamış kardeşlerine de "Yandım dedikçe beni sallayın, yandım dedikçe beni sallayın" demiş.
Yandım dedikçe kardeşleri sallamış, yandım dedikçe daha çok sallamışlar. Sonunda kuyunun dibine gelmiş ve orada üç tane kapı varmış. Üç kapının bir tanesinde dev yatıyor, diğer iki kapıda ise üç kız halı dokuyormuş.
̶ Kızlar oğlanı görünce: "Aboooo! Babayiğit. Sen buraya nasıl geldin? Dev şimdi seni görürse yer" demiş. Kızlar, korka korka kapının oraya gitmişler deve bakmaya. Devin ayaklarını kılıçla gıdıklamışlar.
̶ Dev: "İnsanoğlu" diyerek hareketlenmiş ve ayağa kalmış. Onu görenler kılıçlarını almışlar ve deve sallamışlar.
̶ Dev: "Haaah! Babayiğit bir kere daha vur" demiş.
̶ Küçük oğlan: "Beni anam bir doğurdu iki doğurmadı" demiş ve devi öldürmüş. Sıra kızlara geldiği zaman, kızlara sizi buradan çıkaracağım demiş ve kızların ötesini berisini toplamış. Kızları deliğe götürmüş. Kardeşlerine kızların ötesini berisini çıkarttırmış.
̶ Kardeşlerine demiş ki: "Büyük kızı büyük kardeşine, ortanca kızı da ortanca kardeşine nasip" demiş. Sıra küçük kıza gelince;
̶ Küçük kız: "Babayiğit. Ben onlardan güzelim. Beni çıkartma, beni görünce seni burada bırakıp giderler, sen çık ben kendim çıkarım " demiş.
̶ Küçük oğlan: "Yok ben çıkmayacağım" demiş.
̶ Küçük kız: "Çıkmamak için inat ediyorsun bari şu çakmağı eline al, şu yüzüğü de parmağına tak" demiş.
Büyük ve ortanca kardeş kızı delikten çıkarmışlar ve birbirlerine bakarak kardeşini delikte bırakarak gitmişler.
̶ Küçük kız oğlana gitmeden önce demiş ki: "Bir kuş var adı Zümrüdü Anka, o kuş gelir seni buradan çıkarır" demiş. Kuş gelmiş oğlanın yanına. Kuşa: "Beni al Dünya yüzeyine çıkart" demiş.
̶ Zümrüdü Anka: "Benim yaşlılığıma rast geldin. Ben seni nasıl çıkartayım buradan" demiş ve oğlandan kırk batman et, kırk batman şarap istemiş. Oğlan gitmiş kırk batman et ile kırk batman şarabı almış kuşun üzerine yüklemiş.
̶ Zümrüdü Anka: "Bah! Ben uçarken ‘Ga’ dedikçe et, ‘Gı’ dedikçe şarap ver" demiş.
Oğlan, kuş ga dedikçe et, gı dedikçe şarap vermiş. Böyle devam ederken kuş ga demiş et tükenmiş. Oğlan baldırından bir parça kesmiş ve kuşa vermiş. Deliğin ağzına az kalmış. Oğlan kuşa baldırından et vermeye devam etmiş. Kuş, etin kokusundan oğlanın eti olduğunu anlamış ve etleri dilinin altına koymuş. Sonunda yukarı çıkmayı başarmışlar.
̶ Kuş: "Oğlana yürü" demiş. Ama oğlan yürüyemiyor eti kesik olduğu için topallıyormuş.
̶ Kuş, oğlana "gel gel" demiş. Yanına gelen oğlana dilinin altındaki etleri çıkartmış ve baldırına yapıştırmış.
Oğlan dünyanın yüzeyine çıktı artık. Yürüye yürüye bir bahçeciye gelmiş. Bahçede sadece karı koca kimsecikler yokmuş.
̶ Oğlan: "Beni misafir olarak alır mısınız?" demiş.
̶ Karı koca: "Alırız yavrum. Bahçemizi gören yok, yanımızda dur bahçemizi de gör" demişler. Oğlan bu teklifi kabul etmiş ve yanlarında kalmış. Artık sabah olmuş.
̶ Karı koca oğlana demiş ki: "Padişahın oğlunun düğünü var, biz gideceğiz, sen burada kal bahçeyi sula gör" demiş.
̶ Oğlan da "Tamam ben buraları görür sularım" demiş ve gitmişler. Bunun üzerine oğlan cebinden çakmağı çıkarıp çakıyor ve kır at ile birlikte kılıç gelmiş. Oğlan kılıcı eline almış kır atın üzerine binmiş cirit oynayanların içine gitmiş. Sağ idi sol idi derken kardeşini oracıkta öldürmüş ve hemen oradan kaçıp bahçeye gelmiş. Tekrardan çakmağı çakmış kır at ile kılıç ortadan kaybolmuş. Bahçe görmeye devam etmiş.
̶ Bahçeci: "Bir kılıç geldi. Oğlanı öldürdü. Düğünün tadı kaçtı" demiş.
̶ Oğlan: "Amooo! Vah vah tüh! Yazık olmuş" demiş.
Sabah olmuş, Padişah bu sefer diğer oğluna düğün yapacakmış. Bunu duyan karı koca: "Biz düğüne gideceğiz sen bahçeye bak, gör, sula" demişler ve gitmişler. Onlar gittikten sonra oğlan yine çakmağı çakıyor kır at ile kılıç gelmiş. Oğlan kır atın üzerine binmiş eline de kılıcı almış ve düğüne gitmiş. Aşağı yukarı derken diğer kardeşini de öldürmüş.
̶ Karı koca gelmiş ve oğlana "Bir ciritçi geldi Padişahın diğer oğlunu da öldürdü" demiş.
̶ Oğlan: "Vah vah! Yazık olmuş" demiş.
̶ Oğlan bir gün bahçeci teyzeye: "Teyze sen küçük kızın yanına gidebilir misin?" demiş.
̶ Teyze: "Giderim" demiş.
̶ Oğlan: "Sen şu yüzüğü al küçük kıza götür ver" demiş.
̶ Teyze: "Veririm yavrum" demiş. Kıza gitmiş ve yüzüğü kıza vermiş.
̶ Küçük kız: "Nerde bu babayiğit, sen bana bunu de" demiş.
̶ Teyze: "O benim bahçeci" demiş.
O ara Padişah küçük kızın yanına gelerek küçük kıza "Düğün bozulmayacak. Üç kızın da düğünü olacak" demiş. Küçük oğlana da düğün yapılmış, üç kızından üçünü küçük oğlan almış ve muradına ermiş.
Kırk gece kırk gün düğün yapılmış, yenilmiş içilmiş, kardeşlerin yaptığı kötülükte yanlarına kalmış ve masalda burada bitmiş.
SON
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.