- 1235 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ya vicdanım yada işim
Dairemiz hizmetlisi "Şef müdür bey seni çağırıyor" dediğinde masamda dalgın dalgın çalışıyordum. Başımı kaldırıp "geliyorum" dedim. Masamdaki evrakları olduğu gibi bırakıp masamdan kalktım. Müdür beyin odasına girdiğim de "Buyur müdür bey" dedim. Müdür bey elleri göğsüne bağlamış masasına dayanmış vaziyet de ayakta dikiliyordu. Odanın kapısının arkasına doğru olan kısmında 65-70 yaşlar da düzgün kesilmiş sakallı, sol elindeki bastonuna dayanmış, diğer elinde de küçük bir poşet olan biri vardı. 7-8 yaşları da erkek bir çocuk ta yaşlı adamın baston tutan eline sarılmış korku içinde etrafı seyrediyordu. Bu çocuğun yaşlı adamın torunu olduğunu daha sonra öğrenecektim.. Müdür bey ellerini serbest bırakıp: "bu amca pazarda torunuyla birlikte kadınların başlarına bağladıkları çemberler için oya satıyordu. Şefim gerekli yasal işlemin yapılması için getirdim.Gerekli işlemi yap!" dedi. Odaya girdiğimde yaşlı adamın o haliyle ayakta bekletilmesi beni çok üzmüştü. "Tamam müdür bey, gel amca servise geçelim" diyerek yaşlı amca ve torunuyla birlikte odadan çıktım. Serviste masama oturdum. Yaşlı amca ile torununa da birer sandalye çekerek oturttum. Gerek yaşlı adam gerekse küçük çocuk hem üşümüşler hemde şaşkın ve korkulu bakışlarla etrafı süzyorlardı. "Hadi amca şu olayı bana bir anlatıver " dedim. Yaşlı adam bastonuna dayanarak,çaycımızın getirdiği çayı çekingen bir tavırla içerken sandalyesini masama daha da yaklaştırdı ve anlatmaya başladı:" Benim eşim uzun zaman önce vefat etti. Bir oğlum vardı.Oda bir kaç sene önce öldü. Gelinim ve iki torunumla yanlız kaldım. Torunumun bir şu delikanlı 7 yaşında. Diğeri kız 5 yaşında. Gelinim, oğlum vefat edince benimle oturmaya devam etti. Bizim öyle pek arazimiz de yok. Ben pek iş yapamıyorum. Gelinim günlük köydeki zirai işlerde tarlalarda çalışıyor. Geceleri de boş kaldığında işte bu çember oyalarını hem iğne ile hemde mekikle yapıyor. Bende ilçenin pazarında torunumla birlikte satıp pazar harçlığımızı çıkarmaya çalışıyoruz. Olay bu" dedi. Yaşlı amca elindeki o küçük poşeti masamın üzerine boşalttı. İçinde dört çemberlik yapılmış oya çıktı. "Amca sen bunlardan başka bir şey satıyormuydun?" dedim. Yaşlı adam masamın üzerine döktüğü çember oyalarını tekrar poşetin içine koyarken "Yok be oğlum,keşke olsa da başka şeylerde yapıp satabilsem.Olup olacağı işte bunlar. Gelinim bir kaç çember oyası yapacakta bizde ilçenin pazarında onları pazar sepetimize katkımız olsun diye satmaya çalışacağız? Hepsi bu oğlum!,hepsi bu!" "Sen burada otur amca ben şimdi gelirim " dedim ve müdür beyin odasına gittim. İçeri girdiğimde müdür bey odacıyla bir şeyler konuşuyordu. Odacı çıktı. "Müdür bey bu yaşlı amca ile torununa ne gibi işlem yapmamı istiyorsunuz?" dedim. Gözlüklerinin üstünden bana ters ters bakarak "Başkasına ne gibi bir işlem yapıyorsan buna da aynı işlemi yap!" dedi. "Müdürüm,bu yaşlı amca nın oğlu ölmüş,gelini tarlalarda..." sözümü kesti "Yaşlı adam bana ne olduğunu anlattı,senin anlatmana gerek yok" dedi. "Müdürüm,adamcağız size gerekeni anlatmışsa sizde olanı biteni anlamışsınızdır. Hala bu yaşlı amcaya işlem yapmamı istiyormusunuz?" diye sordum. Müdür bey masasında kalktı,yanıma geldi,gözlüklerini çıkarıp sol eline aldı ve sağ eliyle işaret ederek " Ben sana bu yaşlı adama gerekeni yap dedim,ona acı da bırak demedim" dedi. " Müdürüm ama!.." " Bırak konuşmayı da git gerekeni yap!" dedi. Artık sabrımın sonuna gelmiştim."Müdürüm size bir soru sorabilirmiyim?" dedim. "Sor!" dedi. "Koskoca ilçe pazarında o kadar işlem yapılmamış kişinin arasından işlem yapmak için bu dört çember oyası satan yaşlı amcayı mı buldun da getirdin? " "Sana,ne diyorsam onu yap,yoksa senin hakkında emre itaatsizlikten işlem yaparım" dedi. "Müdürüm,siz bırakın bu yaşlı adamın hakkında işlem yaptırmayı,elinizden gelirse bu yaşlı adama maddi ve manevi yardım yapmanız gerekmezmi?" "Ukalalığı bırak işlemini yap,çık dışarı!" dedi. Sinirden titriyordum.Artık dayanamadım "Bakın müdürüm,ben bu amcayı ve torununu tanımam işlem yapmadan salıyorum. Vicdanım bana bunu yapmamı söylüyor" dedim. Odadan çıkarken de "Şef,benim vicdanımda senin hakkında işlem yapmamı söylüyor" dedi. Açtığım kapıyı tekrar kapadım ve içeri girip müdür beyin masasına kadar geldim "Bakın müdürüm, eğer bu yaşlı amca ya işlem yapmadığım için hakkımda işlem yapacaksanız siz bilirsiniz. Ama, bazende başkalarını es geçip hiç olmayacak biri hakkında işlem yapmakta bana doğru gelmiyor.Nasıl isterseniz öyle yapın" dedim ve odada dan çıktım. Masama döndüğümde yüzümün aldığı halden yaşlı adam olayı anlamış olacaktı ki "Ne oldu oğlum ?" dedi. "Yok bir şey amca,hadi size hayırlı günler.Tut torunun elinden,al şu masamın üstündeki çember oyalarını bak işine " Dedim. "Oğlum amirin sana bir şey yapmasın?" dedi. "Yok amca sen rahat ol ve hadi güle güle" dedim. Yaşlı adam bir elinde bastonu bir elinde de torunu daireden çıkarken müdür beyde bizi kapısının önüne çıkmış izliyordu. Daireninin kapısından yaşlı adam torunu ile çıkıncaya kadar arkalarında baka kaldım.
Aradan yıllar geçti. Emekli olduktan sonra başka bir kurumda çalışmaya başladım. Bu arada eşim rahatsızlanmış onun tedavisi için Tıp Fakültesine sık sık gider olmuştuk. Eşim kanserdi !. Belirli zamanlar da Tıp Fakültesinin Onkoloji servisinde kemoterapi görüyordu. Yine eşim Kemoterapi den çıkmış dinlendikten sonra hastaneden çıkmadan fakültenin acil giriş katındaki kafeteryada hem dinlenip hem de bir şeyler atıştırmak istedik. Kıyıda boş bir masaya oturduk. Garsona bir şeyler söyledik ve oradan buradan konuşmaya başladık. "Müsade ederseniz masanıza oturabilirmiyim ?" diye birinin seslendiğini duydum. Başımı kaldırdığımda bir beyin masamızın yanında dikildiğini gördüm. Eşimle bir birimize baktık,ne söyleyeceğimizi bilmediğimizden,gayri ihtiyarı "Etrafta boş masa varken niçin bizim masamız? Bizi tanıyormusunuz ?" dedim. Adam güleç bir yüzle " Hele müsade edin bir oturayım konuşuruz" dedi. Meraklanmıştık. "Buyurun! " dedim. Adam sandalyeyi çekti ve masamıza oturdu. "Size biraz ters geldi ama sizin beni tanımanızı zaten beklemiyorum. Bana bir bak bakalım amca,gerçi çok uzun zaman oldu ama,beni bir yerden çıkarabilecekmisin?" diye sordu. Baktım ama "Çıkaramadım!." dedim. Adamın yüzünde hafif bir gülümseme ile "Amca hatırlamanı hiç beklemiyorum zaten.Ama ben seni hiç unutmadım! " "Hayırdır bey?" dedim. "Amca hani yıllarca önce torunuyla birlikte dört çember oyası için müdürün size işlem yapman için getirdiği yaşlı adam vardı ya ?" "Evet!" "İşte o yaşlı amcanın yanındaki o korkak bakışlı çocuk vardı ya ,işte o benim amca!" dedi elime sarıldı. "Estağfurullah oğlum!" dedim. "Hayırdır oğlum sen ne için buradasın?" " Amca ben Fakültede Göğüs,Kalp ve Damar cerrahisi Doçentiyim." "Maşallah,maşallah oğlum!" "Amca senin bize yaptığın o günkü insanlığını hiç unutmadım. Bu bana yaşamım boyunca yol gösterici oldu. Yanlız sana bir şey sormama izin verir misin?" dedi. "Buyur oğlum!" dedim. "Sen bizi bırakırken müdürün sana bakışını hiç beğenmedim di,sen o gün beni ve dedemi işlem yapmadan saldın,saldında müdürün senin hakkında bir işlem yaptı mı?" dedi. Ben şimdi bu adama nasıl müdürüm size işlem yapmadığım için bana bir yıl terfimi durdurma cezası verdi diyebilirdim. "Yok oğlum müdürüm hakkımda hiç bir işlem yapmadı" dedim. "Bu zamana kadar hep aklımda bu soru vardı,şimdi rahatladım" dedi. Eşimin ve benim ismimi aldı gerektiğinde bize yardım edebileceğini söyliyerek kartvizitini verdi. Masamızdan izin isteyip kalkıp giderken yıllar önce dedesiyle korkak bakışlı masamın yanındaki o çocuğu hatırlamaya çalıştım. Eşime "Gidelim mi canım?" dedim. Eşim "Hadi hayatım!" dedi. Kasiyere ödeme için uğradığımızda kasiyer ,hesabımızın hoca tarafından ödendiğini söyledi. Fakülteden eşim kolumda çıkarken ikimizinde yüzünde hafif tebessümle bir an bir birimize baktık ve huzur içinde arabamıza doğru yürümeye başladık.
Mustafa Arif Razgartlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.