BASININ GÜCÜ
Adına "basın gücü" dediğimiz şey önce demokrasiyi kendi içinde hazmetmiş ve Milletinin menfaatlerine çalışan aydın yazar ve düşünürü eliyle olur ki demokratik bir ülkenin her alanda kalkınmasına ön ayak olsun.
Elbetde demokratik bir ülkede olması gerekende budur.
Fakat bu Türkiye için ne kadar gerçekci ve iyi niyet taşıyan bir temenni dir.?
Birilerinin Türk aydını diye adeta dayattığı kesimin ise, yüce "Türk Milletinin Milli ve manevi değerlerine nasıl saldırırımın" havasında,tutum ve davranışlarını gördükçe, bu pervasız güçden adeta çekinir ve şüphe eder hale geliyoruz.
En ufak bir fırsatda nasıl birlik içinde olduklarını ve yüce Türk Milletinin gözünün içine bakarak nasıl hedef şaşırtdıklarını müteakip defalar gördük şahit olduk.
Her girdikleri seçimde hezeyana uğrayan marjinal sol kesimlerin medya eliyle nasıl ihya edildiğini defalarca kez gördük.
Bu çağın Evliya Çelebisi olup,yeryüzünde gezilse,Milletiyle ve değerleriyle ters düşen,her fırsat da değerlerine saldırmakdan kaçınmayan,tarihini,geçmişini,kültürünü rencide eden başka bir medya gösteremezsiniz yeryüzünde.
"Sevmiyorumda terketmiyorumda" diyen sözüm ona yazar ve aydınlar gördü bu ülke.
İçinde yaşadığı ülke insanının değerleriyle alay ederek bir Millete isnat edilen "aptal"yakıştırmaları yapan sözüm ona düşünürler gördü bu güzelim ülke.
Adeta kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir kaos içinde, bir gecede holdingler kurup köşeyi dönenlere şahit oldu bu güzelim Millet.
Adaletin işlemeyen çarkında "baklava"hırsızları parmaklıklara mahkum edilirken "devlet malı deniz,yemeyen domuz" ahlaksızlığıyla ense büyütmüş hortumcuların nasıl elini kolunu sallayarak diyar-ı terk eylediğinide gördü bu yüce Millet.
Dogruları kendisince örtbas ederek gerçekleri saklayan, ve bana göre korkunç boyutlarda gizli güce erişmiş olan adı belli bu yayın kuruluşları ve onların silahşörleri, bugün Türkiye de bir gecede hükümet devirip hükümet kurar hale gelmişlerdir.
Her seçimde yüce Türk Milletinin vicdani insiyatifine adeta müdehale eden, yalan ve yanlış taraflı yayınlarla aklını karıştıranlarda yine bu güçlerdir.
Kesinlikle Milli hasasiyetlerden ve Milletin değerlerinden uzak, Türkün ne örfüne nede geleneklerine yakışmayan, ahlaksızca yayınları alışkanlık haline getiren,her başları sıkışdığında büyük önder Türkün dehası Atatürkü bile çıkarlarına alet ederek nasıl kamufle olduklarını ibretle takip ediyor ve tiksiniyoruz.
Basının olası gücüne kimsenin itirazı yok elbet.
Fakat adeta kendi ülkesinde "Türküm" demenin ayıplanmasına vesile olan, çanak tutanlarda yine bu çarpık zihniyete sahip kokuşmuş yayın kuruluşlarıdır.
Adına düşünce özgürlüğü dediğimiz kulağa hoş gelen ve temelde bir Milletin medeni dünyada kendini ifade etme yolları olan bu değerler, elbet de basının özgür olması ile mümkündür.
Fakat bu serbestlik ard niyet taşınır ve ahlaksızlık olarak bir Millete yansır ise orada bir şeyler eksik demekdir.
Denetlenmeyen ve dizginlenemeyen başıbozuk bir güç ne kadar doğrudur? Maalesef bir takım medyanın durumu budur.
İnsana adeta "ne oluyoruz"? diye düşündüren bu çarpık düzen içinde isyan etmemek, neredeyse bir güç haline gelen bu duyarsız medya ya bir alternatif olamamak duyarlı insanları kahrediyor.
Evet gerekirse kahretmeli ve ders almalıyız.
Güneşi balçıkla sıvamak sevdasına düşen gaflet uykusuna yatmış, fakat sinsi planlarında dimdik ayakda olan bu grupların alternatifi olmakda o kadar kolay olmuyor maalesef. Çünkü bu ülke için en büyük teminat olan büyük önder Atatürk bu cambazların tekeline düşmüş bir kere. Kaptırılmış bir " yaka"yı kurtaramayan kalabalık; çaresizleri oynayan zavallılar gibi ne yapacağını bilemez bir halde.
Kafası karışık yığınların meclisi yüzde 80 değiştirmeside bu yüzdendir.
Hiç şüphesiz bir toplumun tepkisiz ve cahil bırakılmasının suçlusu Milli ve manevi değerlerden uzak sorumsuzca yayın yapan bu medya çığırtkanlarıdır.
Özünden koparılmış yığınların çaresizliği hiç şüphesiz Millet olma bilincinin ve idrakinin elinden alınmış olduğundandır.
Basın ahlakını bir kenara itmiş okuyucusunu bile küçümseyen şarlatan yazar ve çizerlerin hüküm sürdüğü gazetelerle dolu bu cennetim ülke.
Allaha ezana, değer bildiğimiz bütün maneviyata saldırmakdan geri kalmayan bu güçler neredeyse ülkenin gidişatını değiştirecek bir durumda bugün. Cumhuriyet,demokrasi,laik lik, düşünce özgürlüğü,insan hakları diye dillerine doladıkları kulağa hoş gelen bu tür söylemlerle yola çıkıp yollarından sapanlar, her geçen gün çirkin niyet ve yüzlerini gözler önüne seriyor.
Ve normalde olması gereken bu değerleri çıkar ve menfatlerine göre şekillendirerek, Atatürküde kalkan olarak kullanabiliyorlar.
Bu kokuşmuş düzen içinde gerçek duyarlı aydınlar ya susturuluyor yada sindiriliyor maalesef.
Daha geçenlerde "Ortadoğu"gazetesinde duyarlı bir yazar büyüğümüz bu çirkef düzen içinde yazmayı terk etti ve noktayı koydu.
Acımasız ve duyarsız basın gücünü ellerinde bulunduran bu taraflı medya, her nedense "şehitlere, şehit ailelerine ve maneviyata dair ne varsa kayıtsız kalması ve görmezlikden gelmesiylede ünlüdür.
"Ülkesi ve Milleti için taraflıyız" diyemeyen kendi tarih ve değerlerine küs olanlarda bunlardır.
"Her ne olursa olsun yüzümüz bir "kıble` gibi Batı ya dönük olmalıdır"
tezine sımsıkı sarılmış olan larda bunlardır.
Kaldı ki rahmetli Atatürkün Batı hakkında ne düşündüğünü bildikleri halde.
Milleti,tarihi ve değerleri ile barışık bir medya özlemini duyuyoruz.
Milli değerlerini basın yoluyla birilerine peşkeş çeken sorumsuz kalemler artık istemiyoruz.
Ard niyetlerini saklayarak bu Milleti aptal yurduna koyan kan emici fikir yoksunlarının artık bu güzelim ülkede cambazlık yapmasına tahammül edemiyoruz.
Bugün neredeyse üçyüz milyonu geçkin nüfusu ile dünyada söz sahibi olan A.B.D de basın var.
Fakat orada ülke menfatine ters düşen ufak veya büyük bir hadiseyi kapatabilen, görmezlikden gelen duyarlı bir medya sözkonusu.
Önemli sosyal olaylar toplumun önüne sunularak tarafsız olunması gerekirken bizdeki birtakım medya kendi yalanlarında ısrar etmeye devam ediyor.
Adına çağdaşlık dediğimiz bu düzen içinde birileri bizleri derinden düşündürüyor.
Fakat bir gerçek var ki bugün söz sahibi bir takım medya Türk gibi düşünmüyor yada Türk değil.
Basının bu kadar serbest olması, güç içinde güç haline gelmesine ve neredeyse kendi egemenlik düzenini yaratmasına sebep oluyor.
Ve bir ülke içinde bana göre en büyük silahı ellerinde bulundurduklarından bir güç haline gelebiliyor ve sözlerini geçirtebiliyorlar.
Hep birlikde kendimize dönerek vijdanımıza başvurmalı ve sormalıyız.
Ne oluyoruz?
Kaanhan Kurultay