- 1037 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tahta Kapıdan Girince
Çocukluğumuz ; kocaman bahçesi meyve ağaçlarıyla dolu bir evde geçti.Yağmur, çamur derken kışlar yorucuydu ama baharına yazına doyum olmazdı.Biz büyük bir özlemle cemrelerin düşmesini beklerdik.Bir iki derken üçüncüsü düştü mü toprağa, güzel günler gelmiş demekti.Ben pek anlamazdım ama eline bıçakla tepsiyi alan komşu çocukları yenilebilen otları toplamaya çıkardı.Dede sakalının yanı sıra diğerleri yemlik,gelincik,birinin adı da galiba çıtlıktı ya da benim aklımda öyle kalmış olmalı.
Daha sonra bağ bahçe yeşile boyanır, ağaçlar cinsine göre pembe, beyaz çiçeklerle donanırdı. Elma, kiraz, kaysı,şeftali ve armut ağaçları seyrine doyum olmayan görsel bir güzellik sunardı bizlere...Ortalık yeşermeye başlayınca;dedemler bahçede otlar boşa gitmesin,kışa hazırlık olur diye yavrulayacak koyunlar, keçiler alırdı. O yavrular öyle sevimli olurdu ki;şimdilerde bile ne zaman bir kuzu görsem, tüylerini koklamak arzusuyla dolar içim.
Bahçemize açılan iki kanatlı tahta kapımız,taş bir köprüyle yola bağlanır köprünün altında yaz kış akar sular çağlar,bahçelere can verirdi.Akarların kenarlarında sarı yağ çiçekleri ,su naneleri; iğde çalıları ve de dalları sularla oynaşan salkım söğütler.Follukta sıra bulamayan tavuklarımız bazen gözden kaçar çalıların arasına biriktirirdi yumurtalarını.O yumurtaları topluca buluvermek bir ayrı mutluluktu. Bir horozumuz vardı ki evlere şenlik,sanırım yalnız tavukları değil bizi de sahipleniyordu.Bu durum bizim görmediğimiz bir anda, tahta kapıdan giren yabancının vay haline demekti.
Bir bahar günü okula gitme telaşıyla koştururken, bahçeden gelen sesler dikkatimi çekti.Ne oluyor demeye kalmadı komşumuz Sabahat Abla, ağlıyor mu gülüyor mu belli değil ;horozla verdiği savaşta mağlup düşmüş bize sesleniyordu.Elinde ise sadece sapı kalmış plastik çanta.Horozu uzaklaştırıp Sabahat Abla’yı içeri aldık ama gülme krizine girmemek ne mümkün!Şu an hafızamda sakladığım, hatırlayınca halâ güldüğüm bir anı...
Yıllar içinde şehrimiz, inanılmaz hızlı bir değişimle zamana yenik düştü.Artık yer altına alınan akar sularımız gibi bağları bahçeleri görmek içinde Toros’ların içlerine doğru hayli uzun bir yol katetmek gerekli ..Ereğli ;çocukluğumuzun o Yeşil Ereğli’si artık yok! Hani çocukların hayali arkadaşları olur,gerçek değildir ama onun dünyasında canlı gibi.O yıllar aklıma gelince... Benim hayal dünyam çok daha genişti de ben masal güzelliğinde bir kent mi kurgulamıştım dediğim zamanlar öylesine çok ki!
tly
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.