- 1419 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
‘’ İÇ SAVAŞ MI? O DA NE?!’’
Son aylarda malum dış güçler ve ülke içindeki işbirlikçileri yine devrede. Meclis’teki yeni anayasa yapımı ile ilgili çalışma sürecini sabote edip kamuoyunun bilgilenmesini ve yeni anayasanın artı ve eksilerinin demokratik bir zeminde tartışılmasının önüne geçmek amacıyla, özellikle sosyal medyada sinsice ve haince çeşitli spekülasyonlar yapıp kamuoyunda gerginlik yaratıyorlar. Amaçları,zihin karışıklığı ve kargaşa çıkartmak demokratik süreci baltalamak ve ülkemiz de iç savaş kışkırtıcılığı yapıp ülke insanını birbirine kırdırmak.
Gerçi aynı güçler adı iç savaş olmasa da, geçmişte kendilerinin kurgulayıp oluşturdukları, pkk,fetö,dhkp-c vs gibi terör örgütleri aracılığıyla ve ideolojik kışkırtmalarla bu ülkenin evlatlarını sağcı,solcu diye birbirine kırdırmışlardı.
Yaşanmış bunca acı tecrübeden yola çıkarak, yeni anayasa maddelerini ve getirilmek istenen başkanlık modelinin detaylarını veya mevcut parlamenter sistemin aksaklıkları nelerse uygarca ve sakince tartışılmalıdır. Kaldı ki, aklı öne çıkararak tartışmaktan başka bir çıkar yol da yok. Çünkü birileri kasıtlı bir şekilde bu ülkenin sinir uçlarına dokunarak ülkenin geleceği ile ilgili konuların kamuoyunda uzlaşmacı bir dille konuşulmasını istemiyorlar. Nihayetinde, iç ve dış kaynaklı gizli ve gizemli yapılar ülkemizde kaos ortamını oluşturmak için yoğun bir çabası içerisindeler.
Kardeşi kardeşe kırdıran siyonist yapılar geçmişte olduğu gibi yine bu ülke insanını birbirine düşürebilirler mi? 2017 Türkiyesin de bunu başarabilirler mi?’’ Bunu zaman gösterecek. Ancak bir gerçeği de görmek gerekir ki, Türkiye eski Türkiye değildir. Sosyokültürel ve sosyoekonomik boyutlarda değerlendirilecek olunursa, dünün şartlarıyla bu günün şartları çok farklıdır. Dolayısıyla bu ülkede bir iç savaş çıkartmak zor hatta imkansız görünüyor.
Ne yazık ki, dünyada ve yaşadığı ülkede, değişen şartları göremeyen ve siyasi analiz yapamayan,halkın iradesini küçümseyip saygısızlık eden, yetmişli yılların romantik millici söylemlerinden çıkamamış bazı kesimler. Bilerek ya da bilmeyerek bu gizli ve gizemli yapıların taraftarlığına soyunup onların diliyle söylem geliştirip bu ülkede bir iç savaşın çıkabileceğini savunuyorlar. Hatta siyasetçi düzeyinde bazı insanlar çok tehlikeli bir şekilde sorumsuzca bu ülkede kan akacağını söyleyebiliyorlar. Fakat bilmeleri gereken bir şey var ki, bir ülkede iç savaş çıkabilmesi için, öncelikle savaşacak en az iki siyasi kesimin olması gerekir. Yani ölmeye ve öldürmeye hazır iki taraf. Peki, ülkemizde böylesine kararlı iki kesim var mı? Gerçekçi konuşmak gerekirse yok.
Çünkü bir ülkede bir kesim, devletin kurumlarında sistemli bir şekilde örgütleniyor ve bu uğurda bıkmadan usanmadan çalışıyor ve olası ihtimalle yaşanacak bir çatışma durumun da nerede nasıl hareket edeceklerinin stratejik planlarını yapıyorlarsa ve diğer bir kesim de barlar da gece kulüplerinde eller havaya deyip sabahlara kadar coşkuyla dans edip çılgınca eğleniyor ve sonra da hafta sonu Uludağa mı! Yoksa İsviçre alplerine mi kayak yapmaya gitsek diye plan yapıyorsa bu iki kesimin planları arasında bir çakışma ve çatışma olmaz. Yani bu ülkede iç savaş miç savaş çıkmaz ve böyle bir trajedi de asla yaşanmaz.
Kaldı ki,seçim günü bir siyasi görüşün yaşlı bir seçmeni, ölüm döşeğinde bile bir oy bir oydur mantığıyla başında Kur-an okuyan oğullarına güçlükle seslenip kendisini oy kullanacağı sandığa götürmelerini söylüyor ve oğulları da binbir zahmetle babalarının son arzusunu yerine getirip oy kullanacağı sandığa götürüp oyunu kullandırdıkları yaşlı adam gibi her şart ve koşulda zafere inanmış insanlarla... ülkenin kaderinin belirleneceği seçimlerde pazar günü sandığa gitmek yerine pazartesi okulların tatil olmasını fırsat bilip cumadan dört günlük tatil programı ve rezervasyonu yapan ya da mevcut tatilini bölmeyip oyunu kullanmak yerine kumsalda güneşlenmeyi tercih eden bir başka siyasi görüşün seçmeninin, İktidar olma noktasındaki inanmışlığının arasında çok fark vardır. Bu sebeple ‘’kuvvetle muhtemel bir ön görüye göre denilebilir ki, ‘’DÜNYADA İÇ SAVAŞ ÇIKMAYACAK TEK ÜLKE TÜRKİYEDİR.’’
Dünyanın hiç bir yerinde bu şartlarda bir iç savaş olmamıştır. Olması da zaten işin mantelitesine ve tabiatına aykırıdır. Velev ki bir istisna olsun.
Ülkeyle ve siyasetle tek ilgileri kafaları çakır keyif olduğunda kadehlerini havaya kaldırıp hep bir ağızdan onuncu yıl marşını okumaktan öteye geçmeyen bu kesimlerle, gerçek manada mücadeleci ruha sahip oyunu kullanarak ölmeyi şehadet şerbeti içmek olarak tanımlayan kesimler arasında bir iç savaş çıkmış olsun!?!’’
Bu savaşın kazananının kimin olacağı bilinmez bir denklem değildir. Sonucun ne olacağı işin başından bellidir. Hiç kendi iradesine sahip çıkmak adına üzerilerine ateş açılan tankın üstüne çıkıp makineli tüfek başlığını sökenlerle ya da tankın paletlerinin altına yatmayı göze alanlarla, o tankların demokrasiye ve millet iradesine müdahalesini alkışlayanlar bir olur mu? Olmaz tabi..!
Ha! ülkemizde öteden beri, tam bağımsız Türkiye idealleri olan insanlarla, muhafazakar milliyetçi kesimlerin siyasal anlamda aynı kulvarda olmasa da bir biçimiyle siyonizme karşı birlikte mücadele ettikleri bilinen bir gerçektir.
On yıllarca ülkenin kalkınmasına engel olmak amacıyla, siyasi anlamda devleti istikrarsızlaştırıp, sonrada kendilerine ait uluslararası finans kuruluşlarına borçlandırıp milletin emeğini çalan, kanını emip faizle iliğini kemiğini sömüren ve her türlü despotik siyasi baskıyı uygulayan, siyonizmin işbirlikçileri ile gerçek yurt severler arasında, adı konmamış soğuk bir savaş hep vardı. Ama bu soğuk savaş hiçbir zaman sıcak bir iç savaşa dönüşmemiştir. Çünkü siyonizmin işbirlikçilerinin hiç bir şekilde sıcak savaş yapacak iradeleri olmamıştır. Yani öyle bir cesarete sahip değillerdir. Onlar sadece orduyu göreve çağırıp, sonrada içine sızdıkları devlet kurumları ve siyonist sermaye gurupları ile birlikte hareket ederek, ülke insanına kan kusturup zulüm ederlerdi.
Günümüz Türkiye’sinde idealleri uğruna sabırla ve kararlılıkla, bıkmadan usanmadan yıllarca mücadele eden muhafazakar milliyetçi kesimler, devletin idaresini ellerine geçmişlerdir.
Ancak, siyonist yapıların devlet kurumlarında eskisi gibi etkileri ve gücü olmasa da hainlikleri halen sürmektedir. çeşitli yayın kuruluşları aracılığıyla geçmişte olduğu gibi alçakça ve sinsice özellikle de sosyal medya üzerinden zihin karışıklığı yaratıp geçmişte olduğu gibi topluma korku pompalayıp, başta İslami değerlere saldırı olmak üzere, laik,antilaik kavramları üzerinden iç savaş kışkırtıcılığı yapmaya devam etmektedirler.
Yaşanmış onca acılardan, elde edinilmiş bunca tecrübeye rağmen, oyununa gelen bazı insanların ortaya çıkıp o kesimlerin kalem şörlüğüne soyunmaları da manidardır. Umarım ve dilerim bir gaflete düşüp tetikçiliğine de soyunmazlar. Çünkü bu kez onların arkalarında devletin olanaklarını kullanan illegal güçler olmayacaktır.
Sonuçta, kesin olan bir şey var ki, gerçek yurt severler, geçmişten gelen bir hesabı görüp ülkede emperyalizmin güdümündeki,siyonistleri ve işbirlikçilerini fena halde öpecekler. Kesin olmayansa bunun ne zaman, nerede ve ne şekilde olacağıdır. Dilerim alakasız kişiler gereksiz yere araya giripte filler tepişir çimler ezilir misali tepkiyi kendi üzerilerine çekip, bu hararetli hesaplaşmadan başarısızlıkla sonuçlanacak anlamsız bir gebelik yaşamazlar?!’’ Aksi halde düşük nedeniyle yitip giden o canlara çok yazık olacak....
Bu nedenle başta siyasetçiler olmak üzere herkes ağzından çıkacak sözü ve duracağı yeri iyi bilmeli..
Aksi halde yukarıda bahsedilen ‘’kuvvetle muhtemel öngörü tersine sonuçlanırsa, DÜNYADA ÇIKMIŞ HİÇ BİR İÇ SAVAŞIN SONUÇLARI, TÜRKİYE’DE YAŞANACAKLARLA MUKAYESE BİLE EDİLEMEZ...
Serhat BİNGÖL. 24.01.2017
YORUMLAR
Ben kısa keseceğim.
1- Bu ülkede 1984 yılında henüz hayattaki ilk çocuğum dünyaya gelmeden önce terör olayları başladı ve o gün bu gündür devam ediyor. otuz üç senedir Onca çabaya rağmen bir Türk - Kürt iç savaşı yaşanmadıysa demek oluyor ki b u ülkede iç savaş yaşanmaz.
2 Anayasa değişikliğine ve başkanlık sistemine karşı olanların en büyük çekincesi nedir? Başkanlık sistemi ile tek adamlık dönemi başlayacak.
Yahu Bre beni ademler. !
Bu ülke 1923-1938 yılları arasında Tek adam tarafından yönetildi. ( 15 yıl )
1938-1950 yılları arasında tek adam tarafından yönetildi.( 12 Yıl)
1961-1966 Yılları arasında tek adam tarafından yönetildi (5 yıl)
1980-1989 yılları arasında tek adam tarafından yönetildi ( 9 Yıl )
1989-1993 Yılları arasında tek adam tarafından yönetildi ( 4 yıl )
Topla: 45 yıl.
2002 den beri 15 Yıldır tek adam tarafından yönetiliyor..Bir daha topla: 60 yıl.
Cumhuriyetin tarihi ne kadar? 94 yıl...
94 Yıllık cumhuriyette 60 sene tek adam tarafından yönetilmişiz.
Mevcut durum için ana muhalefet ne diyor: '' Şimdiye kadar ne istediniz de yapamadınız?'' Yani fiiliyatta zaten tek adamlık var. Olacak olan şey sadece bu güne kadar adı konmamış çocuğa ad koymaktan ibaret değil mi?
Ve sonuç: Sandıktan hayır çıkarsa?
Tek adam yine tek adam olarak - muhaliflerinin bizzat itiraf ettiği gibi - yine her istediğini yapmaya ve yaptırmaya devam edecek.
Eeee..Neyin kavgasını yapıyoruz o halde?
Kısa dedim ama bayağı da uzun oldu.))))
Selam ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Saygı sevgilerimle.
Beni en çok kahreden nedir bilirmisiniz? İnsanın kendi yurdunda kendi insanları tarafından bu denli akıl almaz biçimde kandırılması ve her şey böylesine açık ortadayken hala bu denli cahilce saptamalarda bulunup şaşılası laflar etmesidir!
İşte tam sağduyulu cesur aklı başında dürüst bir insan dediğim anda o insanın da...Neyse...
Her şey bitti şimdi evet-hayır tartışması mı başladı?.Gördüğüm şu ki iktidar yandaşları önce o küfürlü saldırgan çirkin ve menfaat saplantılarından kurtulsunlar.
Çok önemli ve değerli Serhat BİNGÖL hocam sizde her yoruma hoş görü ve anlayışla bakıp "haklısınız" demeyin lütfen! İnanırlar...
Sevgi ve selamlar.
Serhat BİNGÖL
Ancak siz, bu sayfalara çok değer verdiğim bir kalem olmanızın ötesinde siyasi konuları da içeren paylaşımlarımız dan az çok beni tanıyan dostum olarak yapılmış her yoruma ‘’haklısınız’’ diyen biri olarak tanımlamanıza! doğrusu çok şaşırdım.
Hocam yorumcu dostlar yanlış bir şey söylememişler.
Bir dostumuz referandumda hür iradesiyle ‘’hayır’’ diyeceğini yani muhalefet partisinin diretmesiyle değil kendi doğruları üzerinden tercihini yapacağını söylemiş ki,sağlıklı olanı da budur. Diğer yorumcu dostumuz da bu anayasa değişikliğini harfi harfine muhalefet partisi sunsaydı.‘’ hayır’’ diyenlerin %90’nın şu an evet kampanyası yapıyor olacaklardı demiş ki, çokta doğru bir tespit de bulunmuş. Anlamadığım ve merak ettiğim şey anayasa değişikliğine ‘’Evet diyenler cahil,ama genel anlamda ve ezbere muhalif söylemlerde bulunanlar ve ''Hayır diyenler bilgili öyle mi?
(İstisnalar hariç) ‘’Hayır diyen kesimlerin konuya hakim çok aklı başında insanlar olduğunu mu sanıyorsunuz?’’ Yok öyle bir şey güzel hocam aman ha! Sakın öyledir demeyin lütfen, yoksa inanırlar...:)
(Öz eleştiri yapıp bu kafayla iki yüz eli seferde seçime girsen Akp iki yüz elli seferde kazanır diyen Muharrem İnce için) ‘’Akp’nin Yalova milletvekili Muharrem İnce den hiç hoşlanmıyorum onun için özellikle hayır diyeceğim’’ diyen ve anayasa değişikliğine bu nedenle ezbere muhalefet eden dünyadan haberi olmayan insanı tanıdım ben. Onun için şu cahillik meselesine hiç girmeyelim hocam.
Katkınıza ve yorumunuza çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Naçizane benim tek çekincem ülkenin ve milletin geleceğini ilgilendiren bu Anayasa değişikliğinin bilinçsiz ve bilgisiz kitlelerin elinde istismar edilmesi ve karambole getirilmesidir. Yani sistem değişecek ve bir başkanlık sistemi gelecekse bunun yeterince irdelenmeden gelmesidir.
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat hocam.
Yazınızda anlatmış olduğunuz o malum kesim; dillerine dolamış “koyunlar yeni anayasanın ne olduğunu dahi bile bilmeden evet diyecek” diyorlar…
Yine aleni olarak Türk halkını aşağılayıp küçümsüyorlar.
Peki o koyun dedikleri; “bre sığırlar siz neyin ne olduğunu bilerek mi, yoksa mevcut iktidara olan nefretinizden dolayımı hayır diyeceksiniz” diye sorarlarsa ne cevap verirler merak ediyorum.
Ve şuna adım kadar eminim. Anayasa değişikliğini harfi harfine muhalefet partisi sunmuş olsa idi karşı çıkanların % 90nı şuan evet kampanyası yapıyorlardı.
Selamlar saygılar olsun
Serhat BİNGÖL
Saygı ve sevgilerimle.