Merhaba Mavi Bakışlı Adam
Öncesi vurgun
Sonrası umut
Şimdi kocaman bir boşluk
Hissettiğim hiçbir şey yok
Şaşkınlığındayım olanların
Aşkın çapraz ateşinde vurulmak
Ve düşmek yere
Tek yapabildiğin tüm gücünü toplayıp
Bir yumruk indirmek hayatın ta içine..
İlk başlarda acısını bile hissetmezsin. Daha sonra elinden başlayan,
beynine ulaşan ve göğsünde uyanan bir sancı duyarsın.
Eylül geldi, güneş her gün biraz daha esirgiyor sıcağını tenimden, daha bir üşüyorum bu aralar. Güzel dostlar gidiyor tek tek ada’dan, çiçekler soluyor, bağlar bozuluyor, kumsalda kimsecikler yok, bir tek yalnızlık ve masumiyet ..
Masumiyet dedim de aklıma yine çocuk düştü;
Ne güzel şey çocuk kalmak, büyümemek. Hani uyanmak her yeni güne neşeyle, Anne sıcağına, en saf sevgilere uyanmak..
Onlarca acı var yüreğimin içinde. Sevgiler can çekişiyor gözlerimin önünde, ve ben parmağımı dahi oynatamıyorum bu felçle..
Gittikçe uyuşuyor her yanım, ağırlaşıyor gün, gece. Sonra yaşama gurbet başlıyor benliğimde.Huzursuzluğumun cam kırıkları kesiyor her yanımı ve canım kanıyor.
Denize atıyorum kendimi ki kanım yıkansın, deniz bile karanlığına çekiyor beni.
Ne kadar sessizleşiyor her şey, oysa dalgaların sesi vardı az önceye kadar.
Dipteyim derinlik yok
Yanıyorum serinlik yok
Yazıyorum şiirsellik yok
Yaşıyorum nefesim yok
Yüreğimden yüreğini çıkarttım titreyen ellerimle ve hayatımın en koyu karanlığında, en zifiri sessizliğinin içinde buldum kendimi.
Sendeledim;
toplu intiharı düşledi yüreğimdeki tüm sevgiler, ruhumdaki tüm ışıklar söndü birer, birer.
Gökteki tüm yıldızları söktüm, denize attım tek, tek ve her attığımla bir adım daha uzaklaştım senden.Öyle yağdı ki gözlerimdeki yağmurlar, kayboldu gözlerimdeki gözlerin..
Aşk;
hayatında oynadığın en büyük kumar ve kazananı da görülmemiş hiç.Kazandık zannedenler yine aynı masaya yatırıyorlar kazandıklarını ve sonuçta tek kazanan yine ayrılıklar.
Merhaba mavi bakışlı adam;
neden bakıyorsunuz bana öyle şaşkın?
bu yorgun satırları yazan eller varlığından bile haberdar olmadan oturduğunuz pencerenin en karanlık yüzü, ve huzursuz yalnızlığıyla dertleşen bir kadın..
Özür dilerim;
az sonra buruşturup çöpe atacağınız sizce anlamsız olan bu sözcükleri size yazdım, sadece bilmenizi istedim. Biliyor musunuz?Tüm acıların titrettiği dudaklarıma illaki acı da olsa pek severim bir gülücük asmayı.
Özür dilerim;
ellerimdeki kanı görmezden gelin lütfen, çünkü az önce yüreğimdeki yüreğinizi çıkarttım. Titreyen bedenimin rüzgarında durmayın lütfen, üşürsünüz, haa titremem mi neden? İçimdeki ayaz ürpertiyor az önce söndü tüm ışıklar.
Anladınız mı şimdi beni, dünyanın en aydınlık yerinde oturan mavi bakışlı Adam.
Biliyorum kim bu deli diyorsunuz çünkü beni tanımadınız değil mi?Şimdi çıkartın maskenizi ve bakın bana ama sakın küfretmeyin ve neden hala maskem yok diye şaşırmayın sakın.
Yüzünüzdeki tebessüm siliniyor; yağmurları sevmezsin bilirim .Ürperiyorsunuz yüzümün çıplaklığıyla ,
Ruhumdaki çatlaklardan sızan lavlar yakıyor yüzünüzü değil mi? Susuyorsunuz ama siz sussanız da hayat konuşuyor işte.
Son bir soru size;
nasıl bir aşkın peşinde koşuyorsunuz?Masmavi bir gökyüzü, nefesiniz tükenene kadar koşmak herkesin koştuğu yere ve vardığında hayal kırıklarıyla karşılaşmak. Sonra utancınızı gizlemek için maske takmak.
Ama ben yinede tanırım o gözleri, siz tanımamazlıktan gelseniz de.
Nereden estiği belli olmayan bir rüzgara bırakıyorum şimdi kendimi, dilerseniz düşün peşime..
Ya da yine, korkaksın , kaçıyorsunuz deyin. ve seyredin varlığım yok olana dek..
14/Eylül/2006
Avşa/Eylül günlüğü
Figen Yarar