- 684 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk Çıkmazı
Sevginin varlığı tek taraflı duygularla ortaya çıkmaz. Karşılıksız sevgiler, karşılıksız sevdalara dönüştüğünde insanın içini yakar. Böyle bir yürek göremez, dokunamaz, hissedemez. Konuşamaya can atsanız da, göz göze gelmeyi bile başaramazsınız. Adı üstünde tek taraflıdır. Öyle canınız istediği zaman göremezsiniz. Günler, aylar, yıllar geçer ve siz yüreğinizden başka bir ses duyamazsınız. Uzakta bir yabancı gibi kendi yüreğinizle, acılarınızla, baş başa kalırsınız. Bir nefeslik mesafe de olsa aranızda, elinizi uzatamaz, dokunamazsınız, çünkü imkânsız aşktır o. Dokunamamak nedir bilir misiniz? İnsandan bir ömür çalabilir. Bir ömre sizi tutsak edebilir. En yakınınızdayken bile, en uzağınızda durabilir. İçinize hapsettiğiniz ve sizi içten içe kemiren o duygular sizin en büyük düşmanınız olabilir. Ve o insan sizin ona bağlı olduğunuz kadar, size bağlı değildir. Peki, bu durumda neler hissedilebilir? Mesela ben böyle bir aşka sürgün gittim. O an ne mi hissettim? Yerin yedi kat altına girdim. Cehennemin en kızgın ateşinde yandım. Geçmek bilmeyen gecelerin zifiri karanlığında acı çektikçe çektim. Nefessiz kaldım ıssız odalarda bir başıma, bir tutanım olmadı kalbimden. Gözyaşı dökmemek için kendimi zor tuttuğum zamanlar oldu, kafamda şimşekler çakarken. İçime taş gibi ağırlıklar çöktü bu sevdanın içinde. Söylemek istediğim sözcükler, kelime kelime boğazıma düğümlenirdi. Karşılıksız aşk, bir ihanetin kılıcı gibi çok acıtır canınızı. Her nefes alışınızda batar günahıyla yüreğinize. Aşk nedir biliyor musunuz? Aşk, imkânsızı yaşamaktır. Aşk, içinde biriktirdiğiniz o eşsiz sevgiyi kimseyle paylaşmamaktır. Aşk, bir sızı gibi içinizden çıkmayan tarifsiz bir şeydir. Bütün boyutlarını yaşarken ancak görebilirsiniz. Aşk, yüreğinde büyüttüğünüz o yüce sevginin önünde boyun eğmektir. Ben seni sevmekten başka hiçbir şey düşünmedim. Hep seninle bir gün o hayal sokağında buluşmayı düşledim. Öyle bir gün gelir ki, bir anda karşıma çıkar ve bütün hayatımı değiştirirsin diye umutla bekledim. Ama sen, değiştirmekle kalmadın, alt üst ettin her şeyi. Küçücük dünyamı yıkıp da geçtin. O duyduğum heyecanlardan geriye koca bir yıkıntı kaldı. Artık sana beslediğim nefretten başka bir şey değil... Ve bir bakarsınız hayatınıza giren o kişi bir düşmana dönüşmüş ve bir heykel gibi anlamsızca duruyor önünüzde. Her insanın hayatında böyle aşklar vardır derler, bilinmez. Herkes böyle bir aşka yakalanır. Dermansız hastalık gibi çalar ömrünüzü sizden. Öyle bir heyecandır ki bu, yıllar geçse bile, adını duyduğunuzda nefesiniz kesilir. Onsuzluk gibi. Burada aslında önemli olan onsuzluk değil, onunla asla olmayacak olmanızdır. Her nereye giderseniz, sevdiğiniz kişiyi de yanınızda götürürsünüz. Ve çoğu zaman da acabalarınızdan kurtulamazsınız: “Acaba ne yapıyor? Acaba nerede? Acaba nasıl? Acaba beni düşünüyor mu?” Acaba, acaba, acaba... Bu tür acabalar asla bitmek bilmez. Ve çoğunlukla bu yükün altından kalkamazsınız. Her yeni gün, aldığınız her nefes, aklınıza geldiğinde bu aşk yükünüz olur. Geceler, gündüzünüz olur. Hayat çekilmez bir derde dönüşür sizin için. O mutluluk günlerinizden geriye hüzünden başka bir şey kalmaz. “Göz görmeyince gönül katlanır” sözü vardır ya, bence aşk için en uygun sözdür. İşte gönül her şeye katlanır, onsuzluk kadar korkunç bir şey yoktur. Çok acı çekersiniz ama hayatınızdan çıkartıp atamazsınız, çünkü artık siz o olursunuz. Aşk, sizi teslim alır esaretiyle. Bütün aşk şarkılarında, hikâyelerde, şiirlerde kısacası her şey size onu hatırlatır. Aşkta vazgeçmek o kadar kolay bir duygu değildir.
Beni aklına dahi getirmeyen birisi için. Mesajlarıma cevap vermeye tenezzül etmeyen biri için. Hayatımı hiçe saydım oysa.
Aşk sizi teslim alır esaretiyle, içinizde yaralarınız büyüdükçe büyür. Yıkık bir bedenden başka bir şey kalmaz geriye. Ah acemi yüreğim, tüm çektiklerim senin yüzünden.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.