- 638 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Mutluluğun Anatomisi
Avuçlarında sıcacık bir serçe yavrusu gibi titrer mutluluk...
Kaçırmayacak kadar sıkı, öldürmeyecek kadar gevşek tutmaya uğraşırken Ejderha zapt edercesine zorlandığını fark edersin...
İçinde istiflenmiş bir kaybetme korkusuyla hep kendini kandırırsın ‘’mutluyum’’ diye caka satarken, satman gereken yalancı ruhların pazarında.
Aynada gördüğün güler yüzlü yabancının, göz bebeklerindeki hüznün çelişkisi ele vermektedir oysa tuvaldeki öykünün hazin durumunu…
‘’Mutluyum’’ demekle mutlu olunmaz!
Mutlu olduğunu söylerken dil susmalı, gözler konuşmalı. Gözlerin, pınarından ırmaklar taşırmalı. Mimiklerinden taşan tebessüm anlatmalı mutluluğun anatomisini! Dil değil…
Göğüs kafesinde küflendirdiğin kuşun adı mutluluk değil, avuntu adında çoktan ölmüş esir bir kuş fosili…
Salmalıydın onu hapsettiğin kafesten…
Kanat çırpmalıydı gökyüzünün özgürlüğü sağaltan derinliğine…
Serin ırmak sularından huzur yudumlayıp, arınmalıydı parazitlerinden…
Ormanların uğultusuyla kıpır kıpır olmalıydı minicik yüreğinin koca girdabı…
Sonra dönüp dolaşıp yüreğinin dallarına yuvasını kurmalıydı bir göç dönüşü cıvıltısında.
Adını mutluluk koymalıydın bu organik belgeselin…
Bırak avucundaki serçeyi…
Telaş yapma sakın…
Günün birinde yüreğindeki yuvanın cıvıltısıyla, bütün uzuvların mutluluğu haykıracak…
Sağ omzuna özgürlüğün bütün sınırsızlığıyla uslanmış bir serçecik konarken...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.