- 901 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Sessiz Çığlık
Şimdi onun yüreğinde ilk sevgi tohumunun yeşerdiği anı bilmeyi ne kadar çok isterdim. Ve bu sevgi tohumunun olgunlaşıp ne zaman yüreğine ağır geldiğini; düştüğü anda şiddetinin onu ne denli yıkıma uğrattığını ve ne türlü yaralar açtığını…
Kim bilir belki de yakın bildiği ve sevdiği birinden gördüğü riya idi onu buralara taşıyan. Eğer böyle bir sebepse bu hale getiren, bu ben olmamalıydım.
Ya bensem! Ya bensem onu bu noktaya taşıyan!!
Hayır! Hayır! Ben olamazdım.
Ürkek parmaklarımla bir tanemin suskun dudaklarına dokundum, her zaman aleviyle dokunduğunu yakan pembe dudaklar onun yüreğinin çağlayanını durdurmak istermişçesine soğuk ve suskundu;
Suskun ve de soğuk!
Onun söylemek istediklerini teninin nefes alışından anlar olmuştum, bazen demir kadar katılaşan yüreğini anlatırdı soğuk teni. Bazen güneşe dokundum dedirtecek kadar duygusal ve kırılgan o narin varlığını betimlerdi. Bana tekrar tekrar serap gördürürdü teninin ateşi ve sevecendi mimikleri.
Sadece bir yılı bile bir ömür olan bir hayat bağışlamıştı canım cananım dediğine ve bu kadar hızlı yaşanmışlıklar arasında bile ilk esintide kendini kilitleyivermişti kendi dünyasına. Şimdi her şeyi yeniden öğrenmek istercesine masum ve fütursuzca dünyayı dinliyordu.
O yorgun düşmüş bedeni sessizlik kuyusuna mekân kurmuştu. Ancak muamma çözülüp gereken iksir içirilince dinamik dünyasına döneceğine inanıyordum ve bunu sadece benim yapabileceğime inanıyordum, hem onun sağlığı, hem kendi mutluluğum hem de yaşam savaşı veren minicik bir nefes içindi bütün mücadelem. Sevgim gözlerini görür, ellerini hisseder, dilini konuşur yapacak, ayaklarına yürüme becerisi kazandıracaktı.
Biliyorum onun sadece benim sevgime değil, güneşin çocuklarının sevgisine de ihtiyacı vardı, elbette güneşin çocuklarının da onun sevgisine…
Artık bizim için ekmek sabır, su umut, hava sevgiydi.
Usulca eğildim kulaklarına, “Seni seviyorum canımın içi, seni çok seviyorum. Allah biliyor yaaa! Çooook seviyorum.”
Neden böyle oldu hayatımız, biranda bu denli neden değişti… Senin için, kendim için ve henüz sana getiremediğim kızımız için. Ve küçücük hareketine susamış camda bekleyen sana güneş olan çocuklar için. Her şeyi normale döndürmek için var olan gücümü en son noktasına kadar kullanacağım.
Düşüncelerim bukalemun gibiydi, karmakarışık ve…
Belki de! Belki de her şey yıllar öncesine dayanıyor. Ya da onu tanıdığımı düşündüğüm günlerde saklı. İlk günlerden itibaren olayları ve onun yaşadıklarını hatırlamaya ve kendimce sorgulamaya başlamıştım.
Genç bir kadının, henüz birkaç yıl öncesinde yaşadıkları ve anneliğine olan etkileri, neler olabilirdi ki?
Gözlerim camda duran çocuğa ilişti, bu güzel öğretmenin yüzündeki ışığın solmayışı bu çocuk ve diğerlerinin sevgisinden de olmalıydı. İnsan ancak bu kadar sevilebilirdi, buncacık zamanda, küçücük narin bedenlerin kalbine ancak bu kadar girebilir ve yerleşebilirdi.
Çocuğun gözleri sulu sulu bakıyordu, heyecanından göğsü kabarıp kabarıp iniyordu.
Gözlerimin bir müddet uzaklara daldığını fark ettiğimde elimdeki ipeksi narin elin sıkıldığını düşündüm, bırakmadan önce dudaklarıma götürdüm.
Öptüm… Öptüm… Öptüm…
Zihnimde şimşekler çakıyordu. Bağlantısız, filmler ve bu filmleri oluşturan senaristten-aktöre kadar herkes gözlerimi yalarcasına geçiyordu. Parça parça oluşturulmuş bu filmlerin, senaryoların geçit törenini izler gibiydim.
..............................................................
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.