- 778 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ISKALANAN SEYRANGÂH
Rûhu sömüren bu çalışma hayâtında nice eşsiz anlar kaçırıyor İnsan.
İkindi vakitlerinde ağaçlar arasından süzülen ışık huzmeleri dolaşmıyor üstünüzde.
Ufuk çizgisine dönüşen gözlerinizle izleyemiyorsunuz gün batımlarını.
Parça parça bulutların Ay´ın önünden geçişini, bulutsuz gecelerde ay ve yıldızların lâhutî şekillerinden okuyamıyorsunuz sonsuzluğu.
Gecenin derin sessizliğini duyamıyor, kâinâtı dokuyamıyorsunuz gönlünüze.
Uzun saatler çalışınca bir kere gelinen bu seyrangâhı ıskalıyor İnsan.
Velhasıl, bir dergahta yarı aç derviş olmak nefsime kolay da, sömüren, Hak´tan koparan, tefekkür devrelerini kapatan bu sistemde çalışmak zor.
Ve yine velhasıl, mesâili işler bana göre değil.
YORUMLAR
“Dervişlik olaydı taç ile hırka
Biz dahi alırdık otuza kırka.” diye ne güzel buyurmuş Yunus Emre...
Günümüz şartlarında insanın maneviyata bile ayıracak zamanı kalmıyor maalesef..
Kim bilir ne güzeldir takva ile dervişlik dergahında çırak olabilmek..
Prof. Dr. Necdet Tosun, “Ben Dervişim Diyene” yazısında “Derviş, nefsini yenen, nefsin kötü ahlakından uzaklaşabilen kişidir. Nefsin kötü ahlakının başında kibir, hased, riya, dünya sevgisi gibi kötü huylar gelir. İnsan bu sıfatlardan kurtulduğu oranda “derviş” sıfatına yaklaşır.” diyor.
Yani meşakkatli bir iş arkadaşım...Başarana ne mutlu..
Selam ve sevgilerimle