- 547 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TESADÜFLER
Bu akşam içtiği kaçıncı sigaraydı,karalayıp attığı kaç kağıt vardı bilmiyordu.Kül tablası ve çöp kutusu ağzına kadar doluydu.Odanın içinde sıkıntıyla dolaştı,ne yapsa olmuyor ev üstüne üstüne geliyordu.Balkona çıktı hava buz gibiydi.Hafiften kar atıştırıyordu,çocukluğu gelip yerleşti aklının bir köşesine.En sevdiği mevsim kıştı,babasıyla ablasıyla kar yağdığında kartopu savaşı yapmak,karların içinde yuvarlanmak,naylon poşetlerle karda kaymak mutluluktu onun için.Ne güzel günlerdi,o günler uzakta kalmıştı.Annesi,babası,ablası yoktu.Yalnızdı,yalnızlık kötüydü.İstediği her şeye sahipti.İyi bir işi,istediği model arabası,zevkle döşenmiş bir evi vardı,ama bir şey eksikti.Bu evi dolduracak sesler yoktu.Arkadaşlarıyla iş dışında pek görüşmezdi,biriyle konuşmaya dertleşmeye öyle ihtiyacı vardı ki.Telefon rehberine baktı,birkaç arkadaşını arayıp evine devet etti,ne yazık ki kimsenin ona ayıracak vakti yoktu.
Kar bir saat içinde heryeri bembeyaz yaptı,kartopu oynamaya çıkan çocukların sevinç çığlıkları duyuluyordu,manzara muhteşemdi.Kocaman adam çocuk olmak istedi.Ne kaybedecekti...Eşortmanlarını giyip evden çıktı,evinin ilerisindeki parka gitti geniş alan çocuklarla ana babalarıyla doluydu.Bu parkın önünden her zaman geçerdi ama durup çocukların sesini hiç dinlememişti.Yine düşüncelere daldı,bir sigara daha içti.Birden omzuna büyükçe bir kartopu değdi.Ardından bir ses duyuldu,’Kardeşime dikkatli olmasını söylemiştim afedersiniz’dedi yirmili yaşlarında genç kız.Yanında da afacan olduğu her halinden belli sevimli bir çocuk duruyordu.’Nermi değil ya attığı eridi bile ’dedi adam.Çocuk dişlerini göstere göstere ablasına bakıp güldü.’Sen de bizimle oynasana ’dedi.Ablası rahatsız etmeyelim abiyi,gidelim diyecekti ki çocuk daha büyük bir kartopu attı adama.Böylece o da oyuına katılmıştı.Yeniden çocuk olduğunu hissetti adam.
Zaman nasıl geçti anlamadı,eve giderken yüzü gülüyordu.Yanından geçenlere selam verdi,selamını alanlar şaşırdı.Kimseyle konuşmazdı,insanlar ona selam vermeye çekinirdi.O da bunun farkındaydı,sert duruşunun çatık kaşlarının arkasında yürek burkan bir hikaye,yarım kalmış sevgi vardı.Kimse bilmiyordu,şimdi bunları düşünmenin sırası değildi.Eve gider gitmez kendine kahve yaptı,üşüyen ellerini sıcacık fincana sardı.Gülümsedi,parktaki halini düşündü,yeni arkadaşını çocuğun o cin gibi bakan gözlerini,peltek konuşmasını gülüşünü.Keşke onun gibi bir oğlum olsaydı diye geçti içinden.
Sahi oğlu olsa nasıl bir baba olurdu,birlikte neler yaparlardı?Oyun oynar,balık tutar,bildiği herşeyi oğluna öğretirdi.Hayali güzeldi,gerçeği de güzel olurdu elbet.Böylece hayallere daldı ve yorgunluğundan mıdır huzurlu olduğundan mıdır bilinmez,başını yastığa koyduğu anda uyudu.O gece hayaller kuran yalnızca o değildi.Onu düşünen biri daha vardı hem de sadece bugün değil onu gördüğü andan beri düşünüyordu,ufaklığın ablası Zeynep.
İlk karşılaşmaları değildi,önce iş yerinde gördü onu,sonra aynı mahallede oturduklarını öğrendi.Mahallede onu tanımayan yoktu,yakışıklılığı kendinden emin duruşu,ukalalığı,suratsızlığı herkesin dilindeydi.İnsanın içini delip geçen simsiyah gözleri,kirli sakalları,hafif kırlaşmış saçlarıyla oldukça hoş görünüyordu.Her zaman bakımlıydı,nadiren gülümsediğinde bembeyaz dişeri görünürdü.İş yerinde arkadaşları mahalledeki kızlar bir araya geldiğinde konu döner dolaşır ona gelirdi.Hikayeler uydururlardı ,hakkında hiçbir şey bilmedikleri bu adam için.Zeynep konuşulanları dinler,susmayı tercih ederdi.O akşam parkta adamı görünce eli ayağına dolaştı.Saçlarına düşen kar taneleri onu daha yakışıklı gösteriyordu.Siyah montunun yakasını biraz kıvırdığında elleri dikkatini çekti.İlk defa bu kadar yakından görüyordu,ilk defa konuşuyorlardı,sesinin hoş bir tınısı vardı.Kardeşi parka gidelim dediğinde önce biraz nazlandı,işten yeni geldiği için yorgundu ama kardeşini kıramadı.İyki gitmişiz dedi kardeşine.Birbirlerine sımsıkı sarılıp uyudular.
Ertesi gün kahvaltılarını yaptılar,kardeşini okula götürdü kendi dee işe gidecekti.Kar gece biraz daha yağmış,hava iyice soğumuştu.Bu havada dolmuşlar tıklım tıklım oluyordu,trafiği dee hesaplayınca geç kalacağını düşündü yürüyerek gitmeye karar verdi.Keşke yine karşılaşsak dedi içinden sonra güldü bu ihtimale.Bu havada sıcacık arabası dururken yürüyerek işe gidecek hali yoktu ya.Birden birinin ona seslendiğini duydu.Emin olmak için sesin geldiği yöne çevirdi başını.O kadar çok düşünrüsen hayalini görürsün diye kızdı kendine,ama hayal değildi Murattı ona seslenen.
Adam sabah erkenden uyandı,kahvaltısını yaparken gazetesini okudu.Öğlen katılacağı toplantı için hazırlıklarını yaptı.Evden çıkıp binanın girişine park ettiği arabasına binmesiyle inmesi bir oldu.Araba çalışmyordu,ustayı aradı onun gelişini arabayı tamir etmesini beklerse geç kalabilirdi o yüzden yürüyerek gitmeye karar verdi.Yürürken arabasının bakımını ihmal ettiği için kendine kızdı,hava çok soğuktu iş yeri de epey uzaktı.Sabahın erken saatlerinde,bu havada kimse yoktu dışarıda.Şehir uyanalı çok olmuştu ama insanlar uyuyordu galiba.Köşede bir simitçi simitlerini satıyor,birkaç öğrenci okula yetişmeye çalışıyordu.Karşı kaldırımda onu gördü.Adı neydiii Zeynep.Dün parkta karşılaşmşılardı.’Merhaba Zeynep Hanım’dedi adam kız biraz mahçubiyet biraz da şaşkınlıkla ’Merhaba sizi görmeyi beklemiyordum’dedi,adam arabasının bozulduğunu anlattı.Ne güzel bir tesadüftü bu.Kızı görünce mutlu oldu Murat,nasıl mutlu olmasın.Karşısında gözlerinin içi gülen bir kız vardı.Isınmıştı içi Murat ın yorgunluğunu soğuğu unuttu.Kız tatlı tatlı konuşuyordu daha önce kimsede görmediği hissetmediği bir tılsım vardı.Konuşarak gülerek yürüdüler kız fabrikaya,adam toplantıya gitti.Toplantıda harika bir sunum yaptı,keyfi yerindeydi dün karalar bağlayan adam ne olmuştu böyle.Arkadaşlarıyla gülüyor şakalaşıyor,her zamankinden çok konuşuyordu.Kız çalışırken,molalalarda,arkadaşlarıyla konuşurken onu düşünüyordu.Bu sabahki karşılaşmalarını konuşmalarını.Zannettiği gibi biri değildi,konuşkandı eğlenceliydi hatta komikti.
Kız akşam eve gitti,kardeşiyle yemeklerini yediler yemek yerken kardeşi okulda yaptıklarını anlatıyor ablası da uykulu gözlerle onu dinliyordu.Abla bu akşam da parka gidelim mi diyordu ki kapı çalındı.Endişeyle birbirlerine baktılar,kapı adeta yumruklanıyordu.Gelen ev sahibiydi,iki aydır kirayı ödememişlerdi bu ayda ödemezseniz evimden çıkın dedi gitti.Geceyi boğan bir sessizlik çöktü evin içine ,Zeynep bulaşıkları yıkadı Yusuf parka gitme fikrinden vazgeçip ders çalıştı.Ablası kardeşinin alnına bir öpücük kondurdu,saçlarını okşadı parayı ödeyeceğine dair söz verdi.
Ertesi gün,bir sonraki gün,daha sonraları adam Zeynebi ve kardeşini görebilme umuduyla parka gitti,park çok kalabalık değildi,bir kere daha görmeyi çok istedi.Daha önce karşılaşmışlar mıydı karşılaştılarsa ve hatırlamıyorsa kendine kızardı.
Kız adamı çoktan unutmuştu,para bulmalıydı.Patronundan zam istese yapmazdı çünkü son zamanlarda zor durumlardan geçiyorlardı.Teyzesini aradı halini hatrını sordu,para isteyecekti vazgeçti teyzesinin durumu ondan kötüydü.Murat akşam yine parka gitti,ilk defa böyle birşey yapıyordu hayatında iki kere gördüğü sadece adını bildiği bir kızı arıyordu.Delirmiş olmalıydı yada aşk öyle tesadüfen çıkıyordu insanın karşısına.Beklemeye devam ediyordu,bir sonraki gün yine gelecekti.Eve gitmek için oturduğu banktan kalktı ki mahalle polislerin siren sesiyle inledi.Birkaç kişi sesin geldiği yere gitti içinden bir ses onun da gitmesi gerektiğini söylüyordu.Muratta gitti,gördüğü manzara karşısında şok oldu.
Zeynep,Yusuf tanımadığı bir adam,polisler,meraklı kalabalık.Adam evimden çıkın diye bağırıyor Zeynep yalvarıyordu. Yusuf kalabalığın arasında Muratı gördü,koşup bacaklarına sarıldı ağlıyordu.Murat dayanamadı adamın yanına yaklaştı.Yüzüne bir yumruk atmamak için zor tutuyordu kendini.Bu karda kışta hangi vicdan onları sokağa atabilirdi.Kirayı ben ödüyorum çıkarma onları evden dedi.Zeynep bu iyiliği kabul edemezdi ama çaresizdi.Adamın tek derdi parayı almaktı,kimden olduğunun önemi yoktu.Tam zamanında yetişip evlerini kurtarmıştı Murat.Abla kardeşin mutluluğu görülmeye değerdi,ne kadar teşekkür etseler az olurdu.Kalabalık dağıldı,polisler gitti,Yusuf Murat abisini bırakmaya niyetli değildi.İçeri gel diye ısrar edince Murat bu ufaklığın davetini geri çeviremedi.Üşümüştü bir çay içse fena olmazdı.
Bir oda bir mutfak kutu gibi bir evdi.Çok eşyaları yoktu,iki kanepe kenarları yıpranmış halı,küçük televizyon,çalışma masası.Zeynep mutfaktaydı Yusuf oyuncaklarını gösteriyordu Murat abisine.Kendi evini düşünüyordu Murat.Kocaman salonunu,mutfağını,çalışma masasını.Oldukça genişti,lüks eşyaları vardı,ama burası kadar sıcak değildi evi.Burası gördüğü en lüks ev değildi belki ama gördüğü en sıcak evdi.Herşeye sahip olduğunu zannederdi Murat,halbuki hiçbir şeyi yoktu şu hayatta.Neyin eksik olduğunu biliyordu,mutfakta tıkırtılar yoktu,ocakta yemek pişmiyordu,evin içinde koşturup oynayan çocuklar yoktu,işten geldiği zaman günün nasıl geçti diyen biri yoktu,canı sıkkın olsa sıkıntısını paylaşacak biri yoktu,kalbinde sevgi yoktu.Neyin eksik olduğunu artık çok iyi biliyordu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.