Oruç Bizi Nasıl Tutar?
Oruç Bizi Nasıl Tutar?
Samanyolu ziyafeti buluşuyla Sezai Karakoç, orucun Türkçedeki güzelliğini resmetti. Biz günlük hayat içerisinde nimetin ilahi boyutunu atlasak da oruç yılda bir gelir ve kararan ruhumuza Samanyolu ziyafeti sunar. Bu ziyafet bizi arındırdığı gibi on bir ay boyunca haliyle tavrıyla, basın yayın organlarıyla değerlerimizi yok sayan hatta onlara savaş açan kimseleri de değiştirme gücünü taşımaktadır. Orucun metafizik yanı bizi değiştirdiği için bizim manevi atmosferimiz de diğerlerini değiştirir. Hiç ummadığımız kanallar sahur ve iftar programları düzenlemekte, Kuranı Kerim vermekte ve paralı hocalara “gönül” sohbeti yaptırmakta yarışır duruma gelirler adeta.
Demek ki biz bir aydaki mümin duruşumuzu on bir aya taşısak hayatı değiştirme gücüne sahibiz. Anadolu’yu “atsız pusatsız” fethetme bu olsa gerek! Oruç tutmayarak manevi atmosferimize uzak kalanlar biyolojik sınırda kalmanın dayanılmaz hafifliği ile fizik âlemin dar sınırlarının mahbesine hapsolan ruhlarının ağıtını yeni ve tatil adlı oyuncaklarla bastırmaya çalışsa da nafile. Nerden bakarsak bakalım inancımıza aykırı yapılanmalar bizdeki bir zaaftan beslenmektedir. Ramazanın metafizik atmosferini hayatımıza hâkim kılmayınca dönemlik değişikliklerimizin tesiri de dönemlik olmak zorunda.
Ramazanın bütünüyle bir güzellik taşıdığı çocukların saf tercihlerinde de kendini göstermektedir. Her çocuk o sihirli atmosferi yakalamak için anne babasıyla mücadele eder âdete. Çocuğun
Bu tercihi ve ısrarı aslında orucun saf bir dünyayı göstermesi değil midir? Şikâyetlerimizi, sıkıntılarımızı besleyen kendi tutarsızlıklarımızdır. Din düşmanı sayabileceğimiz kimseler bile velev kâr ve ticaret kaygısıyla olsa bile bizim orucumuza uygun bir konum alıyorsa biz bu gücü, hayatı değiştirme gücünü her zaman kullanabiliriz demektir. Sair zamanlarda ise kavi bir duruş sergileyip toplu bir yürek haline gelemediğimiz için zaafımız zalimin gücüne dönüşebilmektedir.
Bu gücü tüketimin bir oyuncağı haline getirmemeliyiz. Komşuluğun, ikramın, vermenin en güzelini yaşamalıyız ama ihtiyacı olmayan kimselerle ziyafet yarışına giderek orucun manevi atmosferini kirletmekten imtinaa etmeliyiz. Mevlana “oruçlu der ki ben Allahın emri olduğu için helalden bile uzak duruyorum harama tenezzül eder miyim?” diyerek bize mümin şahsiyetinin bir duruşunu işaret etmektedir. Her oruçlunun cemiyet adına böyle bir sözü vardır: helalden uzak duran mümin şahsiyeti harama tenezzül etmeyeceğini oruçla kanıtlamış olmaktadır! Bu duruş hem bizi tercih ettiğimiz dünyanın sahici müntesipleri olmaya, hem de bizden olmayanları bizim dünyamıza göre şekillenmeye çağıran bir duruştur.
Hasan Harakani’ye kim cehennemlik diye sorduklarında, şöyle der:”Allah rızası için harcamak gerektiğinde cimrileşip, ihtiyacı olmayanlara gösteriş olsun diye harcamakta cömertleşenlerdir.”der. Dernekler, siyasi partiler, vakıflar bu uyarıya göre inceliğin, nezaketin müntehasında bir hassasiyetle ziyafet yarışından, ihtiyacı olana verme yarışına girmelidir ki Samanyolu ziyafetinin hayatı kuşatan gücü berhava olmaktan kurtulsun. Hormonlu iftar toplantılarına davet edilsek bile katılmayarak bu tavrı esas almalıyız.
Oruç bizi tutar tutmasına da biz tüketimin albenili, açık büfeli, gösteriş ve nefis kokan tuzağına koşmasak!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.