- 759 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİYLE BAKAN
Yıl 1995 kasım ayı yeni mezun oluşum kur’aları bekliyorum o kadar değişken ki Nereye gideceğim konusunda emin olamıyorum .
Adana Antalya ve en son Diyarbakır çıktı .
Bir Cuma günüydü eşyalarıMı valize koydum ve uçakla Diyarbakır’a gittim .Evrak işlemleri için beklerken oradaki esnafa en iyi Kebapçı Salonu nerede diye sorunca Sokak arasında bir yer tarif ettiler buldum salaş hep erkeklerin olduğu kahve benzeri bir yerdi. Küçük bir tabureye oturdum , garson geldi Buyur abla dedi şiş kebap yağsız olsun Tamam başım gözüm üstüne dedi gitti . Masaya bir sürü şey getirince çağırdım dedim ben bunları istemedim zaten bu kadar şeyi ödeyecek param da yok abla bunlar paralı değil dedi Bedava şaşırdım İstanbul’da olsak diye aklımdan geçirdim. O şiş kebabın tadı hala damağımda.
İşlemler öğleden sonra tamamlandı ve okulun olduğu ilçeye gitmek üzere 90 dakikalık bir yolculuk yapmak için otobüse bindim. Yol boyunca 4-5 defa durdurulup kimlik kontrolü ve arama yapıldı her defa otobüsten indirildik.
Sonunda öğretmenevinde indim. K alacak tek kişilik bir oda istedim boş olarak 7 kişilik bir odayı verdiler sadece hafta sonları köy öğretmeni bir bayan geliyor İki gün onunla kalacaksın diğer günler teksin dediler. B anyo parası kaç kez yıkandıysan ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı okullarda çalıştığın için öğretmen sayılmıyorsun dediler ve daha fazla para ödeyeceksin. Hafta sonu eşyalarımı kitaplarını yerleştirmek, ilçeyi okulun yerini öğrenmekle geçti bu arada okul müdürünün okul bahçesindeki evine gidip onunla da haremlik selamlık tanıştım.
Pazartesi sabah saat yedide okula doğru yürümeye başladım hiç kimse yoktu sokaklarda bir panzer vardın eşeğini sırtında odun taşıyan bir yaşlı adam ve bir de ben.
Okulumuz eski hastane ve Verem Savaş ın bahçesindeydi. İkinci kattaydı Bir de hemşire lojmanı var da aynı katta . Okulun bölümleri müdür odası ,öğretmen odası, 4 tane sınıf bir de çay demlenen bir oda vardı. Eşyalarımı Öğretmen odasında koyduktan sonra Sobayı yaktım Çayı demledim. Saat 8 oldu öğrenciler yavaş yavaş bahçeye toplanmaya başladılar aşağı inince bu da kim ya diyenler oldu.
Sonradan İstanbullu Hoca Temel Reisin Safinaz gibi isimler taktıklarını öğrendim.
Öğrencileri sıraya dizerken Okulun bahçesinde polis arabası geldi park etti o zamanlar terör hat safhada idi Hizbullah PKK çok aktifti dikkatimi çeken İstiklal Marşı okunmadan müdürün çocukları içeri almaya çalışması üzerine hocam dedim İstiklal Marşı okunmadan olmaz deyince Biz okutmayız.dedi.
Çocukların sırayı bozmasına izin vermeden geçtim karşılarına hepsi kız olan çocuklar tek kelime söylemeden Sadece beni dinleyerek İstiklal Marşı’nı okuduk. Cuma günü de öyleydi. Pazartesi günü alçak sesle söyleyenler oldu sonrasında baktılar ki ben vazgeçmiyorum söylemeye başladılar . Birinci dönemin sonunda sınavlar sonucunda Zayıf alanlar oldu mesleki bilgileri çok zayıftı hiçbir araç gereç yoktu. Onlara cumartesi pazar da dahil olmak üzere gönüllü dersler vermiştim malzemeleri yoktu diye diğer hocayla beraber hastane çöplüğünden mankenleri kullanılabilecek tüm tıbbi malzemeleri toparlayıp yıkadık çocuklara sunmaya çalıştık çoğunlukla konu içinde geçen aletlerin resmini çizerdim ders anlatırken.
Orada kaldığım sürece güzel ve kötü şeyler yaşadım. Öğrencilerden birini kopya çekerken yakalamıştım fakat 0 vermedim kağıdındaki ne varsa ona not verdim, birinci dönemin sonunda zayıf geldi.
Sömetrde vedalaşırken" İnşallah uçağın düşer geberirsin "dedi .Ben de inşallah dedim.
Uçak düşmeden fakat bizden çıktı Bir müddet sonra ikinci dönemin sonu geldi tekrar vedalaştık gelmeyecektim Çünkü tayinim İstanbul’a çıkmıştı. Aradan birkaç ay geçmişti ki Diyarbakır’dan bana bir mektup geldi mektup o çocuktan gelmişti okuyucu ağladım hem üzüldüm hem mutlu oldum bir şeyler verebildiği mi düşündüm. Şöyle diyordu ; özür dilerim Size kötü davrandığın hakaret ettiğim için. sizden sonra gelen bayan öğretmenin gözlerinde sizin sevgiyle bakışınızı göremedim hocam.
Hacer Sarıgül
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.