KIRGINLIK
Kara gözlü güvercin, esmer akbabayı görünce birden küçük kalbinden vuruldu.
Daha önce gökyüzünde görmemişti böylesini.
Gösterişli kocaman geniş kanatlarına ve cesaretli yapısına aldanarak takıldı akbabanın peşine.
Kanat çırpmaya başladı her şeyden habersiz onunla birlikte.
Esmer akbaba önde güvercin arkada.
Küçük kalbi ve narin kanatları yorgun, sesi boğuk boğuktu.
Yüksekten uçan akbabaya yetişmeye çalışıyordu var gücüyle.
Akbaba yavaşlayarak alçaldı. Kondu bir dağın tepesine.
Güvercin hemen yanına iniş yaptı nefes nefese.
Esmer hışımla arkasına döndü.
Güvercinin gülen gözlerinin içine bakarak haykırdı nefretle!
Esmer geniş kanatlarıyla, kendine olan sonsuz güveniyle tekrar uçtu gökyüzüne.
Güvercin kırgın, güvercin ağlamaklı.
Akbabanın dili de gönlü gibi acımasızdı.
Güvercinin boğuk sesini, ona göre olan güçsüz yapısını, kısa boynunu yererek
Peşini bırakmasını söyledi.
Güvercin duyduklarının acısıyla olduğu yerde dondu kaldı.
Kara gözlerinden yaşlar akıyordu.
Düşünüyordu derin derin. Akbabanın kusurlarını sıra sıra.
Düşündükçe anladı ki güvercin; akbabayı o kusurlarıyla birlikte seviyordu aslında.
Peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu, hemen kanat çırpmaya başladı.
Yön bulma yeteneği sayesinde hisleriyle akbabayı yakaladı bir dağın tepesinde.
Akbabayı görünce sevinçten gözleri parladı.
Esmerin ise arkası dönük bir şeylerle uğraşıyordu, hızlı şekilde.
Başı bir aşağı bir yukarı oynuyordu.
Güvercin şaşkın gözlerle onu izliyor olan biteni anlamaya çalışıyordu.
Esmer güvercini duymuyordu zaten ses algılamada çok zayıftı.
Güvercin, akbabanın bilerek arkasına bakmadığını düşünerek yanına doğru yürüdü.
Akbaba birden kafasını kaldırıp yan döndü.
Güvercinle göz göze geldi.
Akbabanın ağzı yüzü kan içindeydi, gözlerinden kızgınlık, acımasızlık akıyordu.
Güvercin gördüğü manzara karşısında donup kalmıştı.
Yerde bir hayvan leşi vardı, paramparçaydı. İğrenç kokuyordu.
Akbabanın bu pis şeyi yediğini gören güvercin şaşkındı.
Güvercinin midesi bulandı. Yine de belli etmedi kızgınlığını, yanaştı akbabanın yanına.
Akbaba kanlı yüzüyle bir kez daha çıkıştı güvercine.
Güvercin ise oralı değildi, yanından ayrılmayacağını söyledi akbabaya.
Akbabada güvercine onu hiçbir zaman sevmeyeceğini söyleyerek yanında gelmesine izin verdi.
Birlikte uçmaya başladılar.
Güvercin narin kısa kanatlarıyla akbabanın yanında küçücük kalıyordu.
Esmer güvercine inat güçlü kocaman kanatlarıyla hiçbir yere konmadan saatlerce dönüp duruyordu gökyüzünde.
Güvercin bir yere kadar dayanabildi. Dinlenmek için bir tepeye indi.
Karşısında tüm ihtişamıyla uçan akbabayı hayranlıkla izliyordu güvercin.
Akbaba ise içten içe seviniyordu güvercini bilerek zorladığı, yorduğu için.
Saatler geçti, acıkan akbaba güvercinin yanına kondu.
Etrafına bakınarak gezinmeye başladı.
Güvercinde acıkmıştı, buğday, tahıl bulamadığı için yerdeki küçük taşları yemeye başladı.
Akbaba karnını doyuran güvercini taş yediği için aşağılıyor hem de yiyecek bir şey bulduğu için kıskanıyordu.
Güvercin ses çıkarmadan yemeye devam ediyordu.
Akbaba sırtını güvercine, yüzünü manzaraya dönerek izlemeye başladı.
Güvercin o sırada bir sesler duymaya başladı. Durdukları tepe fazla ıssız ve yüksek değildi.
Büyük ihtimalle gelen bu sesler insan sesleriydi.
Güvercin huzursuzlandı, korkuyla gelen seslerin kime ait olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.
Ağaçların arasında eli tüfekli adamlar ilerliyordu.
Bunu gören güvercin korkuyla akbabanın yanına sokuldu.
Kalbini ilk olarak esmeri kaybetme korkusu sardı.
Adamlar onlara doğru yaklaşıyordu.
Güvercin heyecanla akbabaya olanları anlattı.
Akbaba bunları duyunca hiç beklemeden hızlıca uçmaya başladı.
Güvercin şaşkın ve korkak şekilde bir an duraksadı.
Akbabanın onu düşünmeden uçup gitmesine incinerek, sevgisi yüzünden akbabanın peşinden gitmeye devam etti.
İkisi de güvercinin sayesinde bu tehlikeden kurtulmuşlardı.
Akbaba güvercine bir teşekkür bile etmedi. Ona hala ilgisiz ve kaba davranıyordu.
Güvercin esmeri sevdiği için bütün yaptıklarına katlanıyor, sevdiğinin yanında durduğu için mutlu oluyordu.
Güvercinin bu halleri akbabayı çok kızdırıyordu.
Ondan nasıl kurtulacağını bilmiyordu.
Birlikte uçmaya devam ettiler.
Tabi akbaba önde güvercin geride.
Güvercin çok zorlanıyordu akbabaya yetişmekte.
Esmer akbaba zorlanan güvercinin pes edip peşini bırakmasını bekliyordu büyük bir hevesle.
Güvercinin ise akbabayı terk etmeye niyeti yoktu.
İzini kaybettirmeye çalışan akbabayı kuvvetli hisleriyle, yeteneğiyle bulup yakalıyordu güvercin.
Bu durum akbabayı iyice kızdırıyordu.
İyice alçalıp yere indiler.
Geniş bir ormandı her taraf yeşillik, toprak.
Çok acıkan güvercin etrafı dolaşarak yiyecek aramaya başladı.
Ara ara yerdeki toprak, kum, taşları yemeye çalışıyordu.
Etrafta leş bulabilir miyim diye bakınan akbaba sevinçle güvercine dönerek seslendi.
Akbaba iyi gören gözleri sayesinde ilerideki kuş yemlerini işaret ederek gidip yemesini söyledi güvercine.
Karnı aç olan güvercin bu habere çok sevindi.
Akbabanın onu düşünerek bu şekilde yardımcı olmasına da sevindi.
Acaba akbaba onu sevmeye mi başlamıştı?
Umutlandı güvecin. Çok mutlu oldu. Sevinçle kanat çırptı gitti yemlerin yanına.
Akbaba olduğu yerde, güçlü gözleri sayesinde güvercini uzaktan izliyordu.
Güvercin yemleri yemeye başladı iştahla. Uzun zamandır hasretti bu yemlere.
Birden üzerine bir kafes düştü güvercinin. Hafif canı acıdı kafes ağırdı.
Korkuyla bakındı güvercin kafesin içinden, dar demir parmaklıkların arkasından.
Akbaba ileride olan biteni sırıtarak izliyordu.
Tuzaklara alışıktı yıllardır, hatta daha acılarına ve gözleri sayesinde bütün olanı biteni daha iyi algılıyordu.
Bile bile güvercini yolladı ömür boyu sürecek olan acı esarete.
Kafesin yanına bir iki şımarık çocuk koşup geldi.
Başladılar güvercini sıra sıra hırpalamaya. Düşüncesizce gülerek.
Şans bu ya güvercin hep kötülere denk geldi kısacık hayatında.
Çocukların acımasız ve sımsıkı avuçlarının içinde çırpınırken nefes almaya.
Bir yandan akbabayı izliyordu çaresiz ve kırgın şekilde.
Belki bir umut ‘Esmer gelip beni kurtarır mı?’ diye bakındı.
Esmer akbaba büyük bir hazla, mutlulukla arkasına bakmadan uçup gitti.
Güvercinin kara gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
Gördüğü şiddetten çok esmerin yaptığı ihanet ve nankörlük onun daha çabuk ölmesine neden oldu.
Kırgın kalbiyle göçüp gitti bu evrenden.
Ö.E
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.