- 349 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir umre ziyaretinin ardından - 5 -
BİR UMRE ZİYARETİNİN ARDINDAN - 5 –
(ÜÇ MESCİDDE ÜÇ CUMA)
Hac ve Umre ziyaretleri esnasında yapılan ibadetlerin en kıymetlisinin “Tavaf” olduğunu söyledi hocalarımız. Dünyanın her bir yerinden gelen mü’minlerin en fazla tavaf ibadeti ile meşgul olduklarını görüyoruz. Bizim kafilemiz de Beytullah’ta bulunduğumuz 12 gün süre zarfında mümkün olduğunca fazla tavaf yapmaya gayret etti. Mü’minler gruplar halinde, aile grubu olarak, çocuklarıyla birlikte veya tek başlarına tavaf ediyorlar.
Tekerlekli sandalyede tavaf yapan hastalar, yaşlılar veya özürlüler. Gözleri görmediği halde elindeki bastonla önünü kontrol ederek tavaf eden amalar. Yerde adeta sürünerek ilerleyip tavaf eden engelliler. Yeni evli karı kocalar. Nene dede olmuş yaşlılar. Çocuğunu omzuna bindirmiş babalar. Bebeğini kucağına almış anneler. İki veya üç çocuğunun ellerinden tutmuş ebeveynler, kaybolmamak için kocasının kemerini sıkıca tutmuş hatunlar, birbirlerinin giysilerini sıkıca tutarak tren gibi uzamış insanlar… Daha neler neler.
Tavaf esnasında bir aile gördüm. Annenin kucağında 5-6 aylık bir bebek, babanın iki kucağında iki kardeş, yani üç küçük çocuklu bir aile tavaf yapıyor.
Tavaf alanı bazen öyle kalabalık oluyor ki, insanlar birbirleri ile sıkışıp kalıyor. Adım atılmıyor. Normalde 70 cm. olan adımlar sıkışıklık halinde 3-4 cm. ye düşüyor. İnsanlar düşmemek için çaba sarf ediyorlar. Düşüldüğü zaman geriye kalkmak çok zor. Hele hele yaşlı, özürlü ve çocukların durumu çok daha zorlaşıyor. Yürüyebilen küçük çocuklar sıkışınca açık bir yer görebilmek için ancak gök yüzüne bakabiliyorlar, aynı anda da rahat nefes alabilmek için.
Yabancı hanımlar istem dışı olarak erkeklere, erkekler de bayanlara dokunmak zorunda kalıyorlar. Ancak hiçbir olumsuzluk yaşanmıyor. Hiç kimsenin aklına ibadetin verdiği haz ve lezzetten başka bir şey gelmiyor. En çok önümdeki bir bayanın giysisini veya ayağını çiğnemekten korktum. Şükür ki, hiçbir olumsuzluk yaşamadım.
80 kişilik grupları yöneten hocaların işi çok zordu. Grubun çoğu ilk defa gelmiş ve yaşlılardan oluşuyor. Gruptan bir şekilde kopan kaybolacak ve grubu bulabilme şansı çok az. Herkes her dili bilmiyor. Ekip veya gruptan kopmamak için alınan tedbirlerin bazıları ne kadar ilkel ise, bazıları da süper bir akıl ürünü.
Kalabalık grupların erkekleri kol kola girip bir dikdörtgen oluşturuyor ve kadınları ortalarına alıyorlar. Adeta bir asker bölüğü gibi aralarına hiçbir kimseyi almıyorlar. Bayanlara özel renkli giysiler ve baş örtüleri giydiriyorlar. Hatta bazı gruplar başörtülerinin üzerine çok uzaktan dahi belli olacak bir şekilde gül veya çiçek motifi yerleştirmişler. 70 yaşındaki bayanın bu hali insanı güldürebiliyor bile.
Her grubun kendine has yaka kartları boyunlarında asılı. Uzaktan hangi ülkenin, yakından da hangi gurubun üyesi olduğunu bilmek için. Herkesin cebinde kaldığı otelin kartı da zorunlu. Kaybolursa otelini sorarak bulabilmek için.
Tavaf anında sürekli bir kaynama ve dalgalanma mevcut. Hacer-ül Esved taşına yüz sürmek ve öpmek için mücadele verenler, adeta harp ediyorlar. Beytullah’ın içinden sayılan çevresindeki küçük bahçe “Hicr-i İsmail’ de iki rekat namaz kılabilmek için savaş verenler. Beytullah’ın mübarek örtüsüne yüz sürüp dua edebilmek için, gayret sarf edenler. Tavafı bitirince dışarıya çıkmak ve İbrahim Aleyhisselam makamının en yakınında tavaf namazı kılabilmek için mücadele verenler. Tavaf’a yeni başlamak için yeşil ışığın hayli gerisinde niyet ve dua eden grupların içeriye dahil olma heyecanı. Direk dış cepheden gelip insanları yararak (adeta gözü karartıp) en kestirme yoldan Kabe’ye yüz sürmeye gidenler. Tavafı bitiren grupların tavaf alanından en kısa yoldan dışarıya çıkabilme gayretleri.
Bu karmaşalık, heyecan, hareketlilik, coşku, huşu, aşk, muhabbet hercümerci içerisinde kimsenin ayağına veya eteğine basmayacaksın, omuz vurmayacaksın, sana vuranlara kaş çatmayacaksın, kimseye ama kimseye eziyet vermeyeceksin. Kul hakkına bulaşmayacaksın.
Aynı zamanda dilin de boş durmayacak. Kafile başkanı hocanın sesli olarak söylediği af-fu mağfiret dualarını, salavat-ü şerifeleri, tekbirleri sürekli tekrarlayacaksın. Aynı anda grup arkadaşlarını özellikle de bayanları ve de yaşlıları kaybolmamaları için kontrol altında tutacaksın.
Terliğini, küpeni, bileziğini, takkeni, atkını, çantanı vb. düşürmeyeceksin çünkü geri dönüp alma şansın yok. Görevlilerin temizliğinden sonra kayıpların biriktirildiği bölgede bulabilirsen şanslısın. Kimsenin rengine, giysisine, saçına, sakalına, adetine, töresine, geleneğine, diline, gülüşüne, bakışına, huşusuna, cezbesine, sesine, duasına, bırak söz söylemeyi, olumsuz bir düşünceyi aklından dahi geçirmeyeceksin.
Sıcak ve kalabalık olduğu zamanlarda (ki her zaman öyle) her bir turun özel bir yerinde, Cennet’ten esen buz gibice serinletici rüzgara ne demeli? Tavafa başlarken acaba bitirebilir miyim? Abdestimi tutabilir miyim? Yorulur muyum? Diye düşünenlerin, tavaf bitince, “aaa ne çabuk bitti”, “hocam istersen ikinci tavafa devam edelim” demelerine ne dersiniz?
Tavaf bitince bırakın yorulmayı, insanın daha da dinçleştiğine herkes şahit olabiliyordu. Orada en zevkli ibadetlerden birisi de huşu içinde Beytullah’ı seyretmekti. Hele üçüncü kattan izlemenin ayrı bir lezzeti oluyordu. Herkesin giysileri çeşit-çeşit, renk-renk, grup grup adeta bir çiçek bahçesi saat yelkovanının ters yönünde dillerinde ibadet nidalarıyla tavaf ediyorlar.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir güzellik, lezzet, buluşma, ibadet, sabır, sevgi, saygı, paylaşma, dayanışma, yardımlaşma ve de Sahib’imize yaklaşma YOK. YOK. YOK.
Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
13 Ocak 2017. Saat: 08.00. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.