- 881 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
FATMAGÜL’ÜN SUÇU NE? ---- BİR HAYVANSEVERLİK ÖYKÜSÜ /FİLİZ TEYZE VENÜS, OBAMA VE PATİT--- 2. BÖLÜM.
Bu bölümde aslında ‘’Patit’e ne oldu, şu andaki durumu nedir?’’ Sorusunun cevabını vermeye çalışacak, bu kısmı da birinci bölümde olduğu gibi mizahi bir dille anlatacaktım ama bundan vazgeçip daha ciddi bir konuyu ele almayı uygun gördüm.
Haa Patit mi? O bir sokak köpeği. Kendisi için o parkta Filiz Teyze’nin yaptığı kulübe içinde bile yatmıyor. Ama her gün kendisini besleyen Filiz Teyzeden kaçmıyor artık. Hatta ona evinden çıkıp belediye otobüsüne bininceye kadar refakat ediyor her gün.
Bu arada Filiz Teyzenin halen çalışan bir bayan olduğunu söyleyeyim.
Filiz Teyze bu arada iki hayvansever tarafından Mamak’ta ‘’ Patiliköy’’Adıyla bir hayvan barınağı yaptırıldığını öğrenmiş. Lakin içinde 500 hayvanın barındığı bu barınak sadece iki kişinin desteği ile ayakta durmaya çalışıyormuş ki bu iki kişi ceplerinde ne varsa hayvanlar için harcamışlar ama yetişememişler tabii ki her şeye. Hayvanlar 20 Aralıktan bu yana oldukça zor durumdaymış.
Filiz Teyze patronlarını harekete geçirerek onlar için gıda malzemesi ve mama temin etmiş ama Patit’i o barınağa bırakmamış. Patit yine sokaklarda yaşıyor ama en azından karnı doyuyor artık.
Bu arada yine Filiz Teyzemden öğrendiğim kadarıyla özellikle köpekler 18 saat bir yemedikleri takdirde ölüyorlarmış.
Ve son olarak iki şey daha: Bir dişi köpek olan Venüs, büyük aşkı Obama’nın bir başka dişi olan Patit’e ilgi göstermesinden son derece rahatsız oluyor, onu kıskanıyormuş. Ve dün Patit birdenbire kaybolunca Filiz Teyze bayağı bir telaşa kapılmış. Bunun üzerine oğlu gece gece bu karda kışta sokağa çıkıp Patit’i aramış ve bulmuş. Hatun meğer ayağı tamamen iyileştiği için artık komşu mahallelere de gitmeye başlamışmış.
Dedikten sonra ana mevzuya duhul etmeden önce söz konusu özellikle sokak hayvanları, ya da bir başka deyişle sahipsiz hayvanlar olduğunda bazı vatandaşların tepkilerine bakalım.
Bunu anlatabilmek için bir başka olaydan yola çıkacağım.
Hatırlarsınız Somali’de bir deprem olmuştu. O deprem üzerine de Ajda Pekkan Somali’ye yardım göndermişti. Bizim sosyal medyada kadıncağızı topa tuttular bazıları: ‘’ Sen önce ülkendeki açları doyur’’ Diye. Ben de ‘’ O, Somali’deki depremzedeleri, açları doyurmuş, Türkiye’dekileri de siz doyurun. Cebinizde akrep yok sanırım’’ Demiştim de pek çoğu beni arkadaşlıktan silmişti.
Şimdi de aynı şey oldu. Özelden yazan bazıları ‘’ Sokaktaki hayvanları doyuracağına, sokaklarda yatan insanları doyursun, evine alsın o Filiz Teyzen’’ Diyenler oldu. Cevabım aynıydı: ‘’Filiz Teyze sokak hayvanlarını doyuruyor madem sen de el at sokakta yaşayan insanları doyur. Ahkam keseceğine bir taşın altına da sen elini sok’’ dedim.
Yani şunu demeye çalışıyorum. Hiç kimse bir başka insanın yaptığı bir iyiliği küçümseme ya da ‘’ Onu öyle yapacağına şunu şöyle yap’’ Deme hakkına sahip değildir. O öyle bir hayır yapmış, sen de başka türlü bir hayır yap konuşacağına…
Yıl 2012.
İstanbul- Fatih Belediyesi Yedikule hayvan barınağı yöneticisi Meral Olcay bakın ne anlatıyor:
‘’13 senelik barınak yöneticiliğim sırasında yaklaşık on tane tecavüz vakasıyla karşılaştım. En son yaşadığımız vakada mağdur olan köpeğimize "Fatmagül" adını koyduk. Madde bağımlısı kişiler tarafından metruk bir eve kapatılarak uzun bir süre tecavüz ve işkenceye maruz kalmıştı. Yapılan bir ihbar sonucu hayvanseverler ve barınak görevlileriyle birlikte kurtardık. Üstelik yapılan muayene sonucu, kurtarıldığı gün bile tecavüze uğradığı tespit edildi. Sadece tecavüz değil, işkence de görmüştü.
Sevgi ve ilgiyle hayata döndürdüğümüz Fatmagül, bir süre sonra çok iyi bir aile tarafından sahiplenildi.
Fatmagül, kendisine asla dokundurtmak istemedi, yemek yemedi, su içmedi, tedaviyi kabul etmedi, müşahede bölümündeki kafesinde korkmuş ve şok vaziyette öylece durdu. İşkence ve tecavüz edenler de insandı, onu o evden alıp buraya getirenler de insandı. ’Acaba burada da aynı işkence ve tecavüzlere maruz kalacak mıyım?’ korkusunu uzun süre yaşadı ve bize güvenemedi. Onu kendine getirmek tam bir haftamızı aldı.
Eğer ileri boyutta bir tecavüzden bahsediyorsak, bağırsakları deşilip, iç kanamadan ölebiliyorlar. Bir de sadece cinsel yolla olmuyor... Demir çubuk başta üzere her türlü yabancı cisimle de yapıyorlar bu tecavüzleri. Zavallı hayvanların iç organları parçalanıyor.
Sevgi ve ilgiyle hayata döndürdüğümüz Fatmagül, bir süre sonra çok iyi bir aile tarafından sahiplenildi.’’
Meral Hanım her ne kadar bu tecavüzcüler için ‘’ Onlar da insan’’ İfadesini kullansa da bir köpeğe, ya da kediye ya da başka bir hayvana tecavüz ettikten sonra o hayvanın kıçına ya da üreme organına demir, şiş ve başka maddeler sokan bir yaratığa nasıl insan denebilir?
Ancak ne var biliyor musunuz? Bu tip yaratıklara verilebilecek hiç bir ceza yoktu taa 2015 yılına kadar. Çünkü kanunlarımızda hayvanlar da bir eşya kapsamındaydı ve hayvanlara zarar vermek suç değil kabahat olarak kayıtlara geçiyor ve tek tük de olsa duyarlı bazı vatandaşların yaptıkları şikayetler neticesinde savcılıklar/ ya da mahkeme ( Hangisinin görev alanına giriyor tam bilmiyorum ) ‘’ Kanunlarımızda yeri yok’’ gerekçesiyle bu tip şikayetlere takipsizlik kararı veriyordu. Sahipli havyalar için de ‘’ Sahipli bir mala zarar vermekten’’ dolayı dava açılabiliyor ve ceza verilebiliyordu ama bir ceza alan da olmamıştı 2012 yılına kadar.
Ülkemizde ilk kez 2012 yılında bir kişi bir köpeğe tecavüz etmekten dolayı ceza aldı ama okuyunca siz de benim gibi çıldıracaksınız sanırım ‘’ Bu nasıl kanun?’’ Diye
Muğla’nın Fethiye ilçesinde yaşayan Adnrew Trent, geçen yıl Kasım ayında köpeği Kia’yı birkaç günlüğüne arkadaşı Mary Theresa’ya emanet etti. 17 Kasım 2012 günü sabaha karşı Theresa, köpeğin -evin bahçesinden gelen sesler üzerine- kaçırıldığını fark etti.
Hava aydınlanınca evinin çevresinde araştırma yapan Theresa, mesleği mali müşavirlik olan ve yan villada yaşayan Mustafa D.’nin evinden köpeğin sesinin geldiğini fark etti. Bunun üzerine polisten yardım isteyen ve köpeğin bulunduğu villaya gelen Theresa, kapının açılmaması üzerine polis eşliğinde çilingir vasıtasıyla kapıyı açtırdı.
Mustafa D. (52) köpeğin evde olmadığını söyledi, fakat bu sırada köpeğin sesinin duyulması üzerine evde yapılan arama sonucu çatı kattaki Kia’ya ulaşıldı. Hayvanın ayağının kırık olduğu fark edilince eve çağrılan veteriner hekimin kontrolüyle köpeğin tecavüze uğradığı ve tecavüz esnasında ayağının kırıldığı ortaya çıktı.
Fethiye’de yaşayan Trent ve Theresa, MustafaD.’den şikayetçi oldu. Mustafa D. olay nedeniyle 26 Şubat’ta 1 yıl hapis cezası aldı. Daha sonra bu ceza sanığın duruşmalarda gözlenen iyi hali dikkate alınarak 10 aya indirildi ve en sonunda temziye açık şekilde 413 lira idari para cezasına çaptırıldı. Bu karar Türkiye’de bir ilk olması ve hayvan hakları konusunda geleceğe dair umut içermesine rağmen, cezanın hayvana tecavüzden değil, sahipli mala zarar vermekten dolayı verilmesi tepkilere neden oldu.
52 yaşında, bir mali müşavir ve de Fethiye gibi bir yerde villa sahibi olan bir insanın bir köpeğe tecavüz etmesi neyle izah edilebilir o tamamen ayrı bir konu ama mahkemenin, bir köpeğe tecavüz edip ayağını kıran bir sapığın hangi iyi halini görüp de o bir yıllık cezayı bile vermekten imtina ettiği, sadece 413 Tl para cezası verdiği, (Onu bile temyize açık bir ceza olarak verdiği) üzerinde ciddi ciddi düşünülmesi gereken bir konudur.
Haa…Bu arada, böyle hayvanlara tecavüz vakalarında ‘’ Beni tahrik etti’’ Diyerek kendini savunmaya çalışanlar da varmış.
Ve özellikle psikologlar iki konuda uyarıyor bizleri:
1- Çevrenizde hayvana tecavüz ettiğini bildiğiniz varsa bilin ki o kişi en yakın zamanda insana da tecavüz edecektir. İnsanlara ve küçük çocuklara tecavüz etmiş olanların neredeyse tamamı daha önce hayvana tecavüz etmiş kişilerdir.
2- Hayvanlara yapılan tecavüzü küften geyik konusu yapmayın. Bu konu alaya alınacak, mizahı yapılacak bir konu değildir.
Daha vahim bir durum: 2012 yılına kadar bu ülkede sayısız hayvan işkenceye, kötü muameleye ve tecavüze uğradığı halde hiç bir ceza almamış. 2012 yılındaki bu ceza(!) ilk…
Peki bu ülkede Hayvanları koruyan bir kanun yok muydu?
Vardı…Ancak onu bile 2004 yılında çıkarmıştık. Yani elimizde 24.06.2004 Tarihli ve ve 5199 Sayılı bir kanun vardı. Bu kanunda Hayvanlarla ilgili nelerin yasak, nelerin değil olduğu anlatılıyordu ama bu kanunlara aykırı davranan insanlara hangi cezaların verileceği kanunda belirtilmemişti.
Esasında hayvanları korumak için bir kanunun ta 2004 Yılında ancak çıkmış olması bile başlıbaşına üzeride konuşulması gereken bir durum iken bu kanun maalesef Fatmagül’leri koruyamıyordu ve hiç bir suçu günahı olmayan Fatmagüller tecavüz, işkence edildikleri ve öldürüldükleriyle kalıyorlardı.
Toplumda hayvanlara yönelik suçların ( Ki kanunlara göre suç da değil kabahat) giderek artması üzerine 5199 Sayılı kanuna ek maddeler konarak hangi fiilin ne şekilde cezalandırılacağı şu şekilde belirtildi: ( bazı şıkları tecavüz, işkence, kötü davranma kapsamında olmadığı için almadım )
HAYVANLARLA İLGİLİ YASAKLAR VE CEZALARI:
a) Kesim hayvanları ve 4915 sayılı Kanun çerçevesinde avlanmasına ve özel üretim çiftliklerinde kesim hayvanı olarak üretimine izin verilen av hayvanları ile ticarete konu yabani hayvanlar dışındaki hayvanları kasten öldürmek (4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası, fiilin işkence suretiyle işlenmesi halinde ceza yarı oranda arttırılır)
c) Hayvanlara işkence yapmak (3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası),
d) Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak (3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası),
e) Kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz bırakmak, sokağa terk etmek, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak (Üç bin Türk lirası),
f) Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak (Bin Türk lirası),
ı) Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına müdahalelerde bulunmak (Bin Türk lirası),
k) Tıbbî gerekçeler hariç hayvanlara ya da onların ana karnındaki yavrularına veya havyar üretimi hariç yumurtalarına zarar verebilecek sunî müdahaleler yapmak, yabancı maddeler vermek (Bin Türk lirası),
l) Hayvanları hasta, gebelik süresinin 2/3’ünü tamamlamış gebe ve yeni ana iken çalıştırmak, uygun olmayan koşullarda barındırmak(Bin Türk lirası),
m) Hayvanı; acı, ıstırap ya da zarar görecek şekilde film çekimi, reklam ve benzeri işlerde kullanmak (İki bin Türk lirası),
n) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek (İki bin Türk lirası),
o) Sahipli hayvanları kasten başıboş bırakmak (Bin Türk lirası),
p) Kas ve çene yapısı güçlü, tehlike arz edebilecek hayvanları ağızlıksız ve tasmasız dolaştırmak (4 aydan 2 yıla kadar hapis cezası),
• Bir hayvana çarpan ve ona zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner hekim ya da tedavi ünitesine götürmek veya götürülmesini sağlamak zorundadır (Buna aykırı hareket edenlere hayvan başına Bin Türk Lirası para cezası)
• Hayvanları başka bir canlı hayvanla dövüştürmek yasaktır. Folklorik amaca yönelik, şiddet içermeyen geleneksel gösteriler, Bakanlığın uygun görüşü alınarak il hayvanları koruma kurullarında izin alınmak suretiyle düzenlenebilir.(Uymayanlara 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası)
Evet..2015 yılında bu cezalar belirlendi. Görüldüğü gibi aslında oldukça hafif cezalar ama ‘’ Hiç yoktan iyidir’’ Dedik lakin bakalım 5199 sayılı kanuna eklenen bu maddeler neyi ne kadar değiştirdi?
Yıl 2016
Kayseri’de bir vatandaş kendisinden boşanmak isteyen 39 Yaşındaki karısı başından tüfekle vurarak öldürdü. Sonra da karakolda, mahkeme’de karısının kendini aldattığını, hatta bunu bizzat itiraf ettiğini söyleyerek göz yaşları döküp merhamet dilendi. Ancak adamın kızı çok daha farklı bir şey söyledi : ‘’ O herif ( yani babası ) bir köpeğe tecavüz ettiği için annem onunla boşanmak istemişti.’’
Adam cinayetten yargılanırken köpeğe tecavüz arada kaynadı gitti tabii ki.
Ve tabii ki sormak gerekir. Evli bir erkeği köpeğe yönelten sebep nedir? Bu nasıl bir sapıklıktır?
Ama bitmedi.
Turizm Cenneti Antalya’nın Lara- Düden Park’ında bir seri katil dolanıp duruyor. Bu güne kadar bir sürü kediye tecavüz etmiş ve öldürmüş. Antalya ‘’ Candost’’ Hayvanseverler Derneği ve bazı vatandaşlar gönüllü olarak parkta nöbet tutar olmuşlar ama bu katil henüz yakalanamamış. Yakalansa peki? Herhalde Fethiye’deki sapık gibi çarığı sağlam birisiyse 413 Tl para cezasıyla yırtar.Değilse en fazla alacağı ceza iki yıl olur ki şimdiye kadar bu suçtan dolayı iki yıl hapis cezası alana rastlamadık.
Peki hiç mi güzel bir şey olmuyor bu ülkede hayvanlar adına?
Bu akşam haberlerde şöyle doya doya ‘’ Helal olsun ‘’ Dediğim bir haber vardı.
İstanbul Üsküdar’da bir hayvansever genç, koli kartonundan bir kulübe yapmış ve üzerini naylonla kaplayıp bir köşeye koymuş. Lakin mahalleden bir başka vatandaş ve onun akrabası olan bir genç bu hayvansever delikanlının üzerine yürüdüler. Araya başka hayvanseverler ve mahalle sakinleri girmese dövecekler. ‘’ Kedileri buraya alıştırmayın’’ Diye
Sonra?
Sonra olay Üsküdar Belediyesine kadar duyuruldu.
Peki daha sonra?
Daha sonra Üsküdar Belediye Başkanı doğrudan doğruya kendisi tahtadan ve en az dört kedinin barınabileceği bir kulübe yaptırtıp içinde kedi mamaları ve su olduğu halde tam da o köşeye koydu yaptırdığı kulübeyi. ‘’Sıkıyorsa kaldırın’’ Demedi ama sıkıyorsa kaldırsınlar. ))) Oh beeee. Helal olsun başkan.
Bizim mahallade mesela…Karnı sırtına yapışmış bir tane sokak hayvanı göremezsiniz. Otobüs duraklarına minder, battaniye koymuş hayvanseverler. Yine otobüs durakları yanlarına kulübeler filan yapmışlar ve bizim mahallede tüm sokak köpeklerinin kulağında aşılı olduklarını gösteren işaretler vardır. Ya o değil de ben kedilere balık kafası filan veriyorum da yemiyor namussuzlar. İlle pişmiş et olacak. O derece yani )) Bizim mahallenin kedi ve köpekleri o yönden çok şanslıdırlar.
Yine haddinden fazla uzun oldu maalesef. Oysa daha ‘’Osmanlı Devleti döneminde durum nasıldı?’’ Sorusunun cevabını anlatacaktım.
Neyse…O da bir sonraki bölüme kalsın. Yani Mancacılar, Gurabahane-i Laklakan ve en sonunda Hayırsız Ada….Hepsi bir dahaki bölüme inşallah.
Yukarıdaki resim mi?
Yedi kardeşimin en küçüğü olan Sezai ve köpeği… Sezai İstanbul- Bakırköy Amatem’de madde bağımlılarını rehabilite ediyor. Boş zamanlarında da işte böyle gördüğünüz gibi…
Şükür ki Filiz Teyze gibi, Sezai gibi hayvanseverler hâla var.
BİR BÖLÜM DAHA DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Tecavüz hayvana, insana ve eşe kime ve ne nedenle olursa olsun hiç fark etmez
büyük bir suçtur.
Ele aldığınız konu da insanlığımdan utandıran durumlardan biri. Yazınızın sonuna kadar geldim... Ama bir de bana sorun... Bu tür yaratıklar ile aynı havayı solumak ne büyük talihsizlik...
:(
sami biberoğulları
Formatlanmış beyinler başlıklı yazım boşuna değildi.
Normal bir insan beyni bunları yapamaz.
Selam ve sevgilerimle.
Tecavüz hayvana, insana ve eşe kime ve ne nedenle olursa olsun hiç fark etmez
büyük bir suçtur.
Ele aldığınız konu da insanlığımdan utandıran durumlardan biri. Yazınızın sonuna kadar geldim... Ama bir de bana sorun... Bu tür yaratıklar ile aynı havayı solumak ne büyük talihsizlik...
:(
Eh bize de seni alkışlamak düşer.Selamlarımla Sami Hocam.
Allah aç ve açıkta kalmış bütün canlılara yardım etsin.
Bizi de vesile kılsın.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sezai arkadaşa mahsus selam eder saygılarımı sunarım.
sana özelden yazıp insan dururken hayvan ne alaka diyenlere iki çift sözüm var
1." insanın insandan kaçışıdır hayvan sevgisi" yani vakti zamanında insana dair de elini taşın altına koymuş lakin o taşı onun kafasına indirmişler ki hayvanlara kaçmıştır. onlara yani hayvanlara yönelenlere çemkirmeden önce bir düşünsünler tanımadan bilmeden kısaca zanla konuşmasınlar ...
2. Suriye'lilerin ülkemize yeni yeni geldiği zamanlardı
Bursa da bir genç yağmurda ıslanmış gidecek yeri olmayan bir
Suriye'liyi abasıyla yaşadığı evine götürmüş banyo yemek vs. derken odasını göstermiş o acıdığı adam onu azraili olmuş.Kendisine evini açan genci gece öldürmüş.Sebep
"gece tıkırtılar duydum bana kötü bir şey yapacak sandım"
Hasılı o kadar erkekseniz sizler evinize alın.
Neyse neyse
İNSANOĞLU VİCDANI SEVGİYİ MERHAMETİ SADAKATİ YANİ DANDİK DİNİSTLERİN ÖĞRETİLERİYLE KAYBETTİĞİ ATTIĞI BU DEĞERLERİ HAYVANLARDAN ÖĞRENECEK.
MİSLİMANLAR SORUN KENDİNİZE "BEN NASIL MÜSLÜMANIM DEYİN.
ha bu arada
CEBRAİL, VAHİY MELEĞİDİR, NE İŞİ VAR SİZİN EVİNİZDE?
insanı düzeltmekle başlıyor şey ve bu da önce kişinin kendindem başlar.
Öğretmenim
çok güzel bir yazı dizisi oldu ellerine sağlık. Saygı sunarım.
patiliköy mevzuuna gelince
yardımsever insanlar sağ olsunlar
patiliköy'ün artık sorunu kalmadı o canlara günlük yemek battaniye yardımında bulunuluyorlar. e tabi yardım etmek isteyenler kilosu 1 tl den karkas tavuk alıp gönderebilirler .
Filiz Şahin. tarafından 1/12/2017 12:34:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Sezai bu yazıyı okuduğunda ona selamın gidecektir zaten de eşşek sıpası pek okumaz benim yazılarımı. Ya da okusa bile bir iki satır bir şey yazmaz.
Öteki hususa gelince:
Sen elinden geleni yapmaya devam et kimin ne dediğine de aldırma.
Selam ve sevgilerimle.
Ben hiç bu gibi davalara bakmadım. Demek ki o zamanlar daha duyarlıymışız.
Kardeşin Sezai yi kıskandım ha! Onun saçları var.
İçinde insan sevgisi barındıran kişilikler hayvan dostları olarak ta görülmektedir.
Yani yaratılan herşey insan için önemlidir.
Televizyonda M.Alinin bir dizisinde Cango adlı bir köpek vardı! Ondan esinlenerek bende köpeğime Cango adını vermiştim. Lojman bahçeliydi, benim çocuklar da heveslenmişler ve Başkomiser de çelimsiz bir Kurt köpeği-Kangal kırması getirmişti. Onu yaklaşık bir yıl kadar beslemiştim. Sonunda çevreden şikayet gelince Müdür efendi bir yazıyla yasakladı! Bende bir arkadaşımın Sakarya daki bir arkadaşına verdim. O günü hiç unutamıyorum ağabey. Ardından gözlerim dolu dolu ağlamaklı gönderdim ve o müdüre de saymadığım söz kalmamıştı. Hayvan sevgisi ve o hayvanın sana bağlılığı başka bir duygu.
Yürek sesin daim olsun ağabey.
Diğerini de bekleyelim.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bazen bazı hayvanlar gerçekten de rahatsız edici olabiliyorlar. Mesela bir mahallede otururken sokak köpeklerinin sabahlara kadar havlamasından uyuyamazdık.
Bir de mesela köylerde. Biz alışmışız gece geç vakitlere kadar oturmaya lakin horozlar ve diğer hayvanlar gün ışımaya başladığı anda başlarlarlar patırdıya..
Sanırım Allahın bize vermiş olduğu gece ve gündüz gibi nimetleri yerli yerinde kullansak o da sorun olmayacak..
Velhasılı kelam bu dünya sadece biz insanlar için yaratılmadı.
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli hocam, bilgilendirici ve eğitici bir yazıydı ilgiye okudum kaleminize duyarlı yüreğinize sağlık.
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.