- 1264 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Geceye Hükmün Geçmiyor
aç gecedir gökyüzünden ılık bir suzinak bir şarkı dökülüyor avuçlarıma. Duvar dibi özlemler birikmişti ve kirpiklerimde akmaya namzet gök gürültülü sağanaklar var. Adliye koridorlarının boğucu ve hastane odalarının duvarlarındaki ölüm soğukluğu vardı senden gelmeden önce buralarda. Şimdi yüreğim ardına kadar umut ve mutlulukla boğulmakta.
Geceydi gözlerine kurban diye yüreğimi soğuk merminin dudaklarına sürdüğümde. İnce ince gül taneleri yağıyordu gökyüzünün titrek yanağından. Dağılmıştı kurak sözler ve kırgındı dudak. Yanmalı ve kül olmayı bin bahar geçmişti ve üzerimden geçti kurak ülkenin müze diye gezilen ama okunması için açılan kütüphanesindeki tüm şiirler. Tek kişilik yataklara çiviledim sensizliğin kör dilini. Oysa sağırdı ve yaralıydı. Hiç tutulmadım ki ayın ritmik dansına ve hiç ağlamadı ki bir kadının terinin sevinçle kutsanmış yangınında tenim.
Kapı aralarında meylettiğim ve merdiven boşluğuna düşüşlerim vardı boğum boğum. Oysa hiç gusletmedim ki çocukluğumu ve temize çekmedim ki günahlarımı. Bir azap kuyusunda tarumar edilmişti ellerimle inşa ettiğim yangınlar. Oysa bir avuç külden ibaretti ömrüm.
Adım Sur’un dudaklarında hiç zerk edilmedi ki helum arzuların yangınında ölmeyi dileyim. Elim bir kader diye geçiştirdikçe geçmedi ve örtülmedi umudun telli duvaklı ve kır düğünü düşlerim. Ve en kalabalık hissettiğimde ruhumu aslında yüreğimin yalnızlığını ifşa ediyordum .
Geceye hükmün geçmiyor oysa kaç karanlığa sererdim gönlümün yangınları. Tevazu bilmezdi iç kanamalı suskularım. Sahipsizliğimi sahipleyen olmadı diye feryat figanlar yetiştirmedim topraklarımda zaten kurak ve kısırdı ezelden. Bir kız çocuğu özlemim bu kadar derin ve kabuksuz.
Telaşıma kızma, yağmur tanelerinin arasından düşme üstü açık kalmış uykusuzlarım. Daha uyandırma gideceğim kaç üveyik kuşu var annesinin göğsünde hayatı unutmuş. Ve gövdeme sirayet edip içimi kemirmiş taş mezarlar saklı ve eski yazıyla yazılmış kaç muska ilmeği geçirilmiş oysa.Şah damarımdan düştü İsmail’in boğazına sürülen bıçak ve bu yüzden mağrur ve ketum gözlerim. Ve gözaltlarım bu kadar gri..
Saatlerim hep zamansızlığa kurulmuş ve bu yüzden uykusuzluğun ruju var iman tahtamda. Gidiş bileti alınıp dönüşü olmayan bir zafer sancısı var bedenimde kangrenleşmiş. Toparla yüzümü yüzünde ve tut cümlelerimi dudak ucundan. Bir bukle bir öpüş en ucuzdan. Kiraz kokan ellerinin içinden geçen her bahçeye bir söz daha bırak ki, tohumu olsun anaç toprağın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.