- 402 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİRİ OLALIM BİRLİK OLALIM
17.yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı imparatorluğunda iç dinamikler yeterli gelişme gösterememeye başlamış dış dinamikler ise çok süratli bir şekilde gelişme göstermiş ve imparatorluğun üzerinde ciddi baskı oluşturmuştu. Bir tarafta Avrupa endüstrileşme ve sömürgecilik sürecinde ekonomik ve ticari alanda hızla gelişirken diğer yandan da bu ekonomik gelişmenin getirdiği sosyolojik siyasal yapıdaki değişmeler ve demokratik insan hakları ciddi gelişme sürecine girmişti.
Bu gelişmeler Osmanlı devletinin dışındaki Düyayı etkileyen en önemli gelişmelerdi. İmparatorluğun bu değişimi yakalayamayışı , Osmanlı kurumlarının çürümüşlüğüne sebep olmuştu. Osmanlının ‘’Otokratik ‘’devlet olması, içinde bulunduğu sorunlar, çözümleri dünya ölçeğinde ele almaya engel oluşturmuştu.
Yukarıda kısaca izah edilen Osmanlı’nın parçalanma sürecinde aynen olduğu gibi Türkiye cumhuriyetinin toprak bütünlüğünü ve ulus devlet yapısını tehdit eden gelişmeler soğuk savaşın 1990 ların başında sona ermesi ile hız kazanmıştır. Sovyetler birliği toprakları üzerindeki yeni devletler mikro milliyetçilik şuurunun yeniden dünyanın gündemine oturmasında etken olmuştur.
Aynı şekilde Türkiye’ yi çok yakından ilgilendiren Kürt milliyetçiliğinin teşvik edilmesi ve kuzey Irakta siyasi anlamda Kürt varlığını oluşturma yani ‘’ Kürt devleti’’ ni resmen kurma gayretleri ve yine mikro milliyetçiliğin 200 yıl önceki Avrupa’sında ve ABD sinde olduğu gibi bu günde anılan iki güç tarafından dünyayı böl yönet stratejisi olarak kullanılmak istemlerinin bir sonucudur.
Türkiye’mizin içinde bulunduğu hâl de aynı olduğu için burada bir durumu belirtmekte fayda görüyorum.; İmparatorluğun özellikle son yüz yılında yönetime egemen sınıfa yetenekleri ve çalışkanlıkları kanıtlanmış kişiler değil, rüşvet ve çıkar sağlama çarkı içinde yer alanların hakim olması devlet yapısını içten içe çökertmiştir.
Osmanlı’da ‘’ Batılaşma ‘’hareketi bilindiği gibi III.Selim’in 1789 yılında padişah olması ile başlamış ve II. Mahmut (1808-1839) ta batılaşma hareketini köklü olarak sürdürmüştü. O günden bu güne Türkiye’miz batılılaşma macerası yaşamaktadır. Türkiye’mizin son yıllardaki batılaşma gayretlerine Avrupa birliğine tam üye olmak için AB den gelen taleplerin Cumhuriyetimizi var eden ve yaşatan değerlere pek kulak asmadan yerine getirilmesi tarihimizin en ciddi gelişmesidir.
Bütün tarihi siyasal ve sosyal araştırmalarda şu gerçek görülmektedir. Osmanlı imparatorluğunun parçalanmasını isteyen Avrupa devletleri çoğu kez etnik ayrılıkçı örgütleri ya kurdurmuşlar yada kurulanları desteklemiş ve koruma altına almışlardır. Hal böyle iken bu gün Türkiye’mizin içinde bulunduğu terör çıkmazının nerelerden ve nasıl kaynaklandığını anlamak için müneccim olmaya gerek yoktur. Zira bunlar Türkiye için dost görünen ezeli ve ebedi düşmanlarıdır. ‘’Domuz derisinden post, düşmandan dost olmaz.’’
Bu hususla ilgili olarak yine haykırıyorum; Ülkemize sahip çıkalım.. Bir olalım, birlik olalım, diri olalım. Zira göçmenlere kucak açtığı gibi bize kucak açacak bir başka Türkiye yok. Saygılarımla
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.