- 1734 Okunma
- 19 Yorum
- 2 Beğeni
OĞLUMLA HASBIHAL
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hafta sonunda İzmir’e gelerek doktor ve doktor adaylarını uzmanlık sınavına hazırlayan oğlumla bir saatlik vaktimiz var. Buluşmanın heyecanı içindeyiz.
Sevgi ve hasret dolu bakışlarımızı, gülümsemelerimiz tamamlarken, birbirimize sorularımız havada uçuşuyordu.
“Seni çok iyi gördüm baba. Anneme de çok iyi bakmışsın ne mutlu bana” Derken kırlaşmış saçlarının kendine has kesimiyle orta yaş kuşağının bakımlı bir temsilcisi gibiydi.
O her daim gülmesini bilir.
Etkileyici ses tonuyla bulunduğu her ortamda hemen sivrilir.
Ailemize yeni katılan bebeğimiz müşterek sevinçlerimize konu olurken eşim ve benim gözlerimizden akan yaşlar, içimizi bir nebze olsun rahatlatıyordu.
Sohbetin ilerleyen bölümünde:
“Biliyor musun babacığım bir evladın en büyük arzusu anne ve babasına son görevini yaparken yanlarında olmasıdır.
Çoğu meslektaşlarım yabancı ülkede olduğu için bu mukaddes görevi icra edemediler.
Hepsinin içinde yeri doldurulamayan boşlukları var”
Derken sesi hüzünlüydü.
Bense” nasip oğul Allah bilir” dedim.
Kısa görüşmemiz biterken veda vaktimiz gelmişti.
Sıkıca sarılmalara: güzel yüzüne kondurduğumuz buseler tamamlamış giderken birkaç defa arkasını dönüp bize el sallamaları içimizdeki yangını körüklerken dolu gibi dökülen gözyaşlarımıza hakim olamamıştık.
Arabamızla dönüş yolunda duyulan tek ses çiseleyen yağmurun ön camda birik memesini sağlayan sileceklerinin sesiydi.
Hüzün yerini sessizliğe bırakmıştı.
Ülkemiz zor günler geçiriyor. Her gün şehit haberleriyle yıkılıyoruz.
İçimi kavuran şehit cenazeleri ana baba feryatları minicik yavruların acı dolu bakışları tarifi mümkün olmayan hüzünler yaşatıyor.
Bu cennet vatana ihanet edenler er geç belalarını bulacak.
Bundan hiç şüphem yok.
Ünlü Rus yazar İvan Turgenyev babalar ve oğullar adlı eserinde barış zamanı oğullar babalarını savaş zamanı babalar oğullarını gömer.
Derken yaşadığımız acılı günleri doğruluyor.
İnsan ömrü uzayınca yatalak hayat fazlalaşıyor.
Çağımızın illet hastalığı Alzheimer her an kapıda, ölüm bazen gecikince en ağır illet insan bedeni oluyor.
Hem çekene hem bakana tarifi güç sıkıntılar yaşatıyor. Yaradan’ın biçtiği ömür sıralı ve yeterince olursa duyulan sevgi ve saygı sınırsız olur.
Çoğumuzun beğeni ile izlediği Stephen King in unutulmaz eseri Tom Hanks in baş rolünü oynadığı Yeşil Yol filminin ana teması çok yaşamanın acımasız acılığını sorgular.
Film yaşlılar yurdunda oda arkadaşı bayanla konuşmasıyla son bulur.
“ Ünlü bir hapishanede baş gardiyanım. Tanrının mucizesi olan bir mahkumu elektrikli sandalyede infaz etmiştim.
Tanrı bana çok yaşama cezası verdi.
Şu an yüz on beş yaşındayım.
Tüm sevdiklerimi ellerimle gömdüm.
Eşimi, oğlumu, kızımı torunlarımı ve tüm dostlarımı,
Şimdi hayattayım sağlığım çok yerinde beni tanıyan kimse kalmadı.
Sonum ne olacak bilmiyorum.
Bundan daha büyük ceza olur mu işte ben bunu yaşıyorum.
Bu derdin çaresi var mı bilmiyorum”
Geçen hafta halamın kocası vefat etmişti.
Cenazesini kaldırdıktan sonra hasta olan eniştemi ziyaret ettim. İleri derecede Alzheimer, ablamda çok yaşlı geçmiş olsun dileklerimle veda ederken ellerini öpüp sarıldığım ablam gözleri yaşlı:
“ Bak Tacettin sen benim için Rabbim den dileklerde bulun. Ben ve enişten için kurtuluşumuz olan ölümümüzü iste. Ben her daim bu ricada bulunuyorum ama beni duymuyor belki seni duyar”
Yutkundum cevap veremedim.
Sadece dolu gözlerimle dolu gözlerinin içine bakarak hızla uzaklaştım.
Rabbim evlat acısı yaşatmadan ele avuca düşürmeden bir gün yatak ikinci gün toprağı nasip etsin.
YORUMLAR
Ölmenin kolay, yaşamanın zor olduğu günlerden geçerken,
Gündemin de nabzını tutan bu güzel ve manidar yazıdan payımıza düşen dersi aldık komutanım .sağ olasın.
Dersin özeti ;
Önemli olan uzun yaşamak değil,kaliteli ,onurlu ve insanca yaşamaktır deyip koyalım noktayı .
selam ve saygılarla ...
Sevgili Tacettin Abi,
Buraların durumu malum. Karmaşa, kan, riya; her şey yalan ve sahte. Diğer tarafta ne olursa olsun durumun daha nizami ve adaletli olduğuna inanıyorum. En azından yapmadığımız hataların, razı olmadığımız icraatların değil yaptıklarımızın bedelini ödeyeceğiz ya da sefasını süreceğiz.
Ölüm soğuk görünse de aslında o yalnızca bir kapıdır. Her şey o eşiği geçene kadar. İşim gereği ve geniş aile olmanın neticesi ihtiyarlarla çok zaman geçiririm. Hemen hepsi ölümden çok korkarlar, ama daha fazla yaşamak da istemezler. "Al emanetini" diye yakaranı çok gördüm. Demek ki insan yorulan, yılan, pes eden bir şeydir. Acizdir. Bilinmezliği hayata tercih edebiliyorsak demek ki... O bakımdan ablanı çok iyi anlıyorum ve ölümü çağırmasına şaşırmıyorum. Hele ki öyle bir hastayı bakıyorsa. Benim nenem de bu hastalıktan mustaripti. Bu artık ölsün de anamız bir gün yüzü görsün diye çok dua etmişizdir. Bir zaman sonra azap çünkü. Annem hep "insan eti ağırdır" der.
Böyle işte. Seninle beraberdik yolculuğunda. Bu sefer güldürmedin, sızlattın.
Selamlar, sevgiler.
tacettin yıldırım
Sevgili kardeşim yaşadıklarını ve gözlemlerini gerek sözlü gerekse yazıya dökerken,
anlatımındaki yalın ve durulduk, dinleyen ve okuyucuyu olayların içine çekiyor ve yaşatıyor.
Eline, diline sağlık ve kalemine kuvvet.
tacettin yıldırım
Çoğu arkadaş size "Komutanım" diye hitap etmiş. Mecazi mi gerçekten de böyle miydi bilmiyorum. Ben Tacettin bey diyeyim....
Uzun yaşamak değil, kaliteli ve sağlıklı yaşamak önemli. Ancak şu günlerde uzun yaşamak da kaliteli yaşamak mümkün değil gibi. Alzehimer, CA , beyin kanamaları ve kalp krizleri fena halde artmış durumda. Nasıl artmasın ki insan neslinin tükenmesi için yapılmayan kalmıyor şu dünya da.
Yazınız ise gerçekten çok duygusaldı. Hele nı yazınızı okurken kendi yakınlarımı ve yaşadıklarımı düşürünce aklıma, da bir dokunaklı oldu.
Saygılar,
tacettin yıldırım
Billur T. Phelps
Saygılar benden :)
Duygusal bir çalışma.
Bilemiyorum ama, konu bana çok enteresan geldi.
İnsanlar,
belli bir yaştan sonra ölümü gerçekten arzularlar mı, şüpheliyim gerçekten?
Ne de olmasa can bu...
Tatlıdır sonuçta.
Baba, yaklaşık kırk gün sonra doksana merhaba diyecek.
Annem de, ondan bir ay sonra seksen dörde inşallah...
Babam, gününün tüm zamanını nerede ise yatarak geçiriyor.
Sadece ihtiyaç gidermek ve yemek vakitlerinde yatağından doğruluyor.
Aslında sağlığı yerinde.
Kulakları az işitiyor, bir de yatmaya alışan omurgası, onu dik vaziyette tutma konusunda baya zahmet çekiyor.
Anneme gelince, onun da sol yanı felç.
Kendi ihtiyacını görecek kadar hareket edebiliyor.
O da son derce sağlıklı.
Annem, babamın aksine nerede ise hiç yatmıyor.
devamlı televizyonun karşısında, Karadeniz kanallarını seyrediyor.
Bir de elinden telefonu düşürmüyor,
dünyanın dört bir yanını ziyaret ediyor gün aşırı.
Allah, her ikisine de uzun ömür versin.
Beş kardeşiz, el birliği ile rahat etmeleri için gayret ediyoruz.
Konunun özü şu aslında;
valla bu güne kadar ben,
bir kez onlardan bu erken ölüm konusunu işitmedim.
Bizimkiler, hallerinden memnun ve daha çok yaşama planları yapıyorlar galiba.
Ne demeli?
Allah, onları başımızdan eksik etmesin.
tacettin yıldırım
Merhaba Komutanim, yazın beni çok duygulandırdi. Ne yazik ki hayatin acı gerçekleri ile yüz yüzeyiz şuanda. Babalar, oğullarını gömüyor... Bu durum daha ne kadar sürecek bu da belirsiz. Dileğim odur ki ülke olarak tez zamanda aydınlık günlere kavuşmamız. Ki, oğullar, babalarını gömsünler.
Allah, hepimiz için ölümün de, yaşamin da hayırlısını nadip etsin.
Bir de böyle özü sözü güzel, sağlam karakterli, doğal kırsaçlı evlatlar yetiştirdiğin için kendinle gurur duymalısın.
Yeni doğan torunun analı babalı büyüsün.
Selam ve sevgilerimle.
tacettin yıldırım
Zor günler yaşıyoruz belli ki bu devam edecek. Yeni bir acılı dönem.
Evlatlar sağlıklı olsun yeter. Tabi ki belli bir yaşta yuvadan uçacak ve kendi yuvalarına gidecekler.
Yaşlılık hayatın bir parçası. Ya yaşlanacağız ya öleceğiz..
Harika bir paylaşım. Emeğinize sağlık. Kutlarım komutanım...
tacettin yıldırım
Anlamlı, duygu yüklü cümleler.
Ne diyebilirim ki?
Öncelikle vatan için yıkılan yuvalar ve şehitlerden dolayı çok perişanım.
Bir çıkış yolu illaki bulunacaktır. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
Dünyaya gelişimizin tadını doya doya çıkaramamış olsak da gidişimizin ayak seslerini hüzünle hissetmekteyim.
Babalar ve oğullar...
Baba olunmadan oğulun, kızın kıymetini bilmek imkânsız. Baba oğla bağ bağışlamış; oğul babaya bir salkımı reva görmemiş. İşte böyle madalyonun ters tarafı da var. Kendi açımdan diyorum ki herkes kendi hayatını kendine göre yaşamalı...
Yeşil Romanı' nı okudum. O romanın bir de filmini izlemek lâzım.( ben izledim) Yaşamı, lime lime ilistirden geçiren gerçekçi bir yapıt diyebilirim. Zaten Sftean King'in hastasıyım.
İnsan yaşlandıkça daha fazla duygusal mı yazıyor ne!...
Selam ve saygılar Taco Abim. Seni özlemişim.
tacettin yıldırım
Ölümsüzlüğü arıyor ya bilim adamları, bulup ne yapacaklar?
İnsan sıkılır yaşamaktan bir kere...
Çok duygulandım okurken, yüreğiniz dert görmeye.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
bilene " ölüm nimettir aslında"
hayatın içinden bir yazıydı, yerine ve güne yakışmış
kutlarım
saygılarımla
tacettin yıldırım
Merhaba Sevgili Komutanım.
Ne mutlu size Cenab-I Allah çocuklarınızın evliliklerini de göstermiş, torunlarınızı da görmüşsünüz. Bir de madalyonun bu tarafını düşünün. Bunlar ne kadar güzel şeyler değil mi?
Çocuklarının, torunlarınızı görebilmiş, kokularını koklayabilmişsiniz.
Uzun zamandır pc.den nete girmiyorum, cepten de ara sıra sevdiğim yazar arkadaşlarımın yazılarını ve şiirlerini takip ediyorum, ancak bu yazının devamını okumadan geçemedim. Okuyunca da çok üzüldüm. Ölümü bu kadar erken konuşmak ne haddinize. Hiç hoşuma gitmedi inanın.
Ablanıza gelince; çok iyi bir eş olduğundan eminim. Fakat inanın günümüzde o kadar iyi doktorlar, ilaçlar var ki. Enişteniz tamamen iyi olmasa bile kısmen düzelebilir emin olun. Siz o doktorlara ulaşın yeter ki.
Ve siz: Hayatın pembe tarafına bakmaya çalışın. Karanlığı katmayın içinize.
Sağlık ve mutlulukla.
Siz bizlere lazımsınız unutmayın. Dünya durdukça durun Komutanım.
tacettin yıldırım
"Birinci gün yatak ikinci gün toprak" diye bir söz var ya hani dost işte öylesini diliyor insan ama Rab bilir elbette.
Çocuklarımız kuş misali, büyüdüklerinde nereye konacaklar belli değil.
Vatan evlatları bir hiç'ten doğan hiçlik uğruna harcanıyor ne yazık ki.
Sevgi selamlar ile.
tacettin yıldırım
Evet kiymetli komutanimiz, ciddi zor gunler yasiyoruz her birimizin psikolojisini bozan. Her birimizin de farkli farkli sorunlari da eklenince. Etkili yazinizi okurken inañin bende yutkundum.Bir babanin ogluyla hasbihali ne guzeldi ic cektiren. Ablanizla vedaniz da aglatti beni. Selam ve sevgimle...
Saygilarimi biraktim...
tacettin yıldırım
Değerli Abim.
Ben her zaman Allah'a '' Ey Allahım. Yaşamın da ölümün de hayırlısını ver '' Diye dua ederim.
İnsan yaşlandıkça ölümü daha fazla düşünse de nasılsa kaçışı olmayan bu son gelip bizi bulacak. O halde çok fazla da düşünmemek gerekir bence. Düşünmemek gerekir derken ona karşı lakayt olmaktan bahsetmiyorum
Neyse...Rabbim hiç kimseyi elden ayaktan düşürüp evlatları veya eşi de olsa kimselere muhtaç duruma düşürmesin..
Benim başka dualarım da var ölüm üzerine ki gecenin bu vaktinde etmeyeyim şimdi...Ama hep uykularım kaçar Ya Yunus'um benden ve Annesinden sonra da yaşarsa diye...Yani abim bazen ölmek bile sorunlarının bitmesi anlamına gelmeyebiliyor.
Selam ve sevgilerimle.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
Usta yazar devre kardeşim Taco, gerçekleri yansıtan bu güzel yazın benim de kendimi şöyle bir kontrol etmeme sebep oldu. Hakikaten çocuklarımızla olan birlikteliklerimiz çok önemli. Oğlumla beraber yaşadığıma seviniyorum. babacığımdan başka hitabı olmayan, devamlı hatır ve isteklerimi sorarak yaşamımda yeri devamlı olan oğluma iyi ki varsın diyor, çok teşekkür ediyorum. kızım Ayça'nın da İstanbul'da değil de yanımda olmasını nasıl arzuladığımı sen bilirsin. Bu düşüncelerini yazıya döküp bizlerle paylaştığın için sağol,Teşekkür ederim..