- 1164 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MAŞUKUNUM
önce yaşadığım her zerresini hala tüm vücudumda ürpererek hissettiğim kutsal topraklara götürdü.Oysa ; orada yaşadığım çok özel anları kendime ayıracağıma söz vermiştim.Her saniyesi-her dakikası her saati benim için çok değerli bir mücevherdi.Ve kasamda olmalıydı.Ama olmadı.Bir anlık karanlığın içinde o parlayan ay’ı_ yıldızları ve güneşi alemin merkezi olan eşsiz kutsal yerde gerçekten hiç görmemiştim. Hatırlamıyorum.Şimdiyse bunu düşünmem beni hayretler içinde bırakıyordu.Hatırladığım tek şey;Güneşte-ayda-yıldızda gökyüzünde değil hep karşımdaydı.Gece ve gündüz mevhumu yoktu.Zira siyahı hissetmiyordum.Hep aydınlık -hep aydınlık...Ne büyük çekim gücü ve ne doyulmaz hazdı gerçek aşkın açgözlülüğünde ...Ona ilk yaklaştığımda korktum.Mahşeri kalabalıkta ezilmemek için çekildim.Ama dedim ya;içimdeki aç gözlülükle ikinci hamlede gene başaramadım.Taa ki yabancı uyruklu birisinin ,birşeyler söyleyerek eldivenimi çarçabuk çekerek çıkardığında ellerim onunla buluştu.O anki tüm hücrelerimde ki ürpertiyi anlatamam.Ağlıyormuydum, ağzımdan çıkan bir hıçkırıkmıydı,bir çığlıkmıydı yoksa tüm hisleri ifade eden belirtilerin dışında bir şeymiydi veya tarifi imkansız bu duygunun terennümümüydü yaşadıklarım.?Hiçbir şey yoktu aklımda o anda zaman durmuş, sadece tirtir titreyen vücudum ve ellerimin içinde tutunabildiğim andı tüm düşüncelerim...Ne zaman ondan ayrıldığımın bile farkında olmadan,gene derin kalabalığın içindeydim gözyaşlarımla sırılsıklam olmuş örtümün altında,üryan bir hazzın rehavetiyle.Etle kemikti herkes kızgın güneşin ateşinde tek vücut.İşte o zaman anladım ki, gece- gündüz, güneş-ay ve yıldızlar hep O’ydu...
Firâkınla yandım
Divanına geldim,
MÂŞUKUNUM,
Aşk...EDA(Aşiyan052)