- 560 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bursa Bir Avrupa Şehri
Bursa tarihimizde çok önemli bir yere sahip şehrimiz. Bizlere Osmanlı yadigarı. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemli bir şehir. Biliyorsunuz tarihi İpek Yolu Bursa’dan da geçmekteydi.
Bursa’nın ilk girişinde geniş alanlara kurulmuş fabrikaları görünce kendinizi Avrupa’nın büyük kentlerinden birinde sanıyorsunuz. Modern ve büyük bir şehir. Nüfusu daha şimdiden bir buçuk milyonun üzerinde.
Uzaktan şehir, dağlara doğru tırmanıyor. Şehrin topraklarının yüzde otuz beşi dağlarla kaplı. Her taraf yemyeşil. Şehri adeta ağaçlar istila etmiş.
Daha şehre varmadan sizi İznik gölü karşılıyor. Size yol gösteriyor. Su, şehre hayat veriyor.
Şehre girince bir Türk şehri olduğu hemen göze çarpıyor. Tarih her taraftan fışkırıyor Bursa’da. Hanlar, hamamlar, konaklar hep tarihin yadigarları olarak göze çarpıyor. Burada Osmanlı Türkü mimarisinin en güzel örneklerini görüyorsunuz.
Ulu Camii bunların en meşhuru. Görkemli baş yapıtlardan biri.
Bursa’ya girerseniz her tarafın çarşı olduğunu görürsünüz. Sağlı sollu çarşılar. Kapalı çarşılar. Hepsi de tarihten miras kalmış. Kalabalık başınızı döndürür.
Metrodan çıkıyoruz. Şehreküstü son durak. Bursa’nın merkezlerinden sayılıyor. Bir kaç adım yürüyecek olursanız çarşılara ulaşırsınız. Fevzi Çakmak Caddesinden yukarıya gidin, Bursa Ulu Camii karşınıza çıkar. Kalabalığın içinden yüzercesine buraya gelirsiniz.
Camii, 1399 yılında Yıldırım Bayezit tarafından yaptırılmış.Dört duvarla dikdörtgen biçiminde yapılmış.
İçine girdiğinizde sizi havuz biçiminde onaltı köşeli bir şadırvan karşılar. Kare biçiminde yan yana ikişerli sekiz sütun bulunuyor. Camiinin en tepesinde dev bir kubbe. Buradan içeriye ışık giriyor. İçerisi çeşitli kısımlara ayrılmış. Her kesimden insan ibadet ediyor burada. Adeta insanlar arasında ayrım yapılmadığının en güzel örneği sunuluyor. Kimsenin kimseye üstünlüğü yok. Duvarlar çeşitli süslerle kaplı. Büyük arapça yazılarla doldurulmuş.
Camiiden çıkıyoruz. Çarşılardan geçerek Kozahan’a ulaşıyoruz. Burası Ulucami ile Orhangazi camii arasında kalıyor. 1491 yılında Sultan Bayazıt tarafından, İstanbul’daki camii ve medreselere gelir getirmek amacıyla yaptırılmış.
İki katlı. Üst kat 50, alt kat 45 odalı. Ortada mescit var. Sekiz cepheli köşelerde ve ortak bir ayak üzerine kurulmuş. Alt tarafı havuz biçiminde bir şadırvan.
Kozahan’da sükunet, huzur ve tarih var. Avlusu ağaçlar içinde. Şu anda kafeteryalar ve alış veriş merkezleri ile dolu. İnsanlar, burada dinlenme ve serinleme fırsatı buluyor.
Çayımızı içip, simitimizi yedikten sonra kalkıyoruz. Heykel’e doğru yürümeye başlıyoruz. Burası Bursa’nın tam merkezi. Buraya Heykel denmesinin sebebi Atatürk’ün bir at üzerinde heykelinin bulunması.
Tam karşıda, tarihi Bursa Ahmet Vefik Paşa tiyatrosu bulunuyor.
Biliyorsunuz, Ahmet Vefik Paşa Tanzimat Döneminin ünlü yazarlarından biri. O da Bursalı. Yazdığı tiyatro eserleri ve tercümeleriyle Türk edebiyatına büyük hizmetler vermiş bir sanatçı. Onun adı burada böyle yaşatılıyor.
Yürüyerek, Yeşil Türbe’ye doğru gidiyoruz.
Burası da 1414-1421 yılında Çelebi Sultan Mehmet tarafından Mimar Hacı İvaz Paşa’ya yaptırılmış.
Sekiz planlı türbenin üzerinde sivri bir kubbesi var. Türbenin içi dışı çinilerle kaplı.
Türbe restorasyon nedeniyle ziyarete geçici olarak kapatılmış. Bahçesi selvi ağaçları ve çınar ağaçları ile dolu.
Bursa’da dikkatimizi çeken en büyük özelliklerden biri de çınar ağaçlarının çokluğu olmasıydı. Gerçekten büyük ve güzel bir şehir Bursa.
Bakımlı, temiz, yeşil bir şehir. Tabiri caiz ise tam bir Avrupalı. Tarih ile medeniyet iç içe.
Görmenizi mutlaka isterim...
Tophane, Bursa’nın merkezinde, şehre kuşbaşı hakimi olan yüksekçe bir yer.
Bursa’nın gerçek güzelliğini ve büyüklüğünü görmek istiyorsanız mutlaka buraya çıkmalısınız. Tüm şehir ayaklarınızın altında kalıyor. Etrafı dağlarla sarılmış. Ağaçlar bu güzelliğe eşlik ediyor.
Evlerin büyük oranı kiremitli. Bu nedenle şehir alevler içinde yanıyor gibi görülüyor. Her taraf kıpkırmızı.
Tepenin bir başka özelliği de Osmangazi ve Orhangazi türbelerinin burada yer alması. Ayrıca Tophane Saat Kulesi de burada bulunuyor.
Evvelden burası Bizans Manastırı imiş. Önce iki türbe birleşik olarak inşa edilmiş. 1801 yılında yangın çıkmış. 1855 yılında ise deprem meydana gelmiş. Ve türbeler tamamen yıkılmış. Daha sonra 1865 yılında Sultan Abdülaziz tarafından bu günkü şekli ile iki ayrı türbe olarak yaptırılmış.
Türbeler, girişte sağlı sollu olarak yan yana duruyor. Hemen az ilerisinde saat kulesi yer alıyor.
Osmangazi Türbesi, oğlu Orhangazi tarafından yaptırılmış. Biliyorsunuz, Osmangazi Osmanlı Beyliğinin kurucusu; yani koskoca imparatorluğun baş mimarı. Osman Beyin vasiyeti üzerine Osmanlı kaynaklarında Gümüşlü Kümbet olarak anılan Bizans dönemine ait Protitis Elias Manastırına defnedilmiş.
Bu türbe de sekizgen biçimde yapılmış. Zaten Bursa’da yapılan binaların sekizgen olması dikkatleri çekiyor. Bir kubbesi var. Duvarları da kubbesi gibi kalem işleri ile bezeli.
Türbe içerisinde Osmangazi’nin yattığı sandukası var. Yanlarda oğullarının ve karısının bulunduğu sandukalar yer alıyor. Osmangazi’nin sandukası sedef kaplamalarla bezeli. Yukarıdan aşağıya doğru devasa bir avize indirilmiş.
Yan tarafta ise Orhangazi Türbesi bulunuyor. Mimarı ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmiyormuş. İçerde tam 21 sanduka var.
Orhangazi’nin sandukası pirinç bir korkuluk içinde olup, kadife üzerine girmiş sim ile işlenmiş. Hz. Muhammed’e ait bir hadis yazılı.
Her iki türbeye de ziyaretçi akını çok fazla oluyormuş. Biz de buna şahit olduk. Çocuklarını alan aileler ziyarete gelip dua ediyorlar.
Saat Kulesi ise şehrin her tarafından rahatlıkla görülebiliyor. Ramazan döneminde, halka, vaktin geldiğini duyurmak için buradan top atışı yapıldığını öğreniyoruz. Ağaçlık ve serin bir yer. Etrafta yine cafeler var. Tepenin eteklerine doğru baktığınızda ise restaurantları ve çay bahçelerini görmeniz mümkün.
Kısacası Bursa hem dinlenmek için; hem de tarihi yerleri görmek için çok güzel bir şehir. Çarşıları ile, evleri ile, han, hamam, medreseleriyle ünlü güzel bir şehir.
Gezmeye doyamıyorsunuz. Anlatmakla bitiremiyorsunuz. Havası serin, suyu bol, yeşillikler arasında gönüllere mutluluk veren bir şehir. Üstelik bize göre de çok ucuz. ekonomik.
Eğer Bursa’ya gelirseniz, İskender kebabı yemeden; havlu ve banyo takımları almadan ayrılmayınız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.