- 971 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR YIL GÖRDÜM DÜŞLERİMDE BOŞ VE BEYAZ BİR DEFTER SAYFASI GİBİ
Düşten önce gerçeğe bakalım isterseniz. Bakışımızı 31 Aralığa çevirelim. Nedir şu 31 Aralığı özel kılan ve onca hazırlığı gerektiren?
31 Aralık da aslında her gün gibi bir gündür. Akşam güneş batar ve ertesi gün 1 Ocakta tekrar doğar. Güneşin etrafında bir tam turunu tamamlayan dünyamız tekrar başladığı noktada bulmuştur kendisini biraz kırık, biraz yıpranmış bir şekilde...
Düş demiştik ya başlarken. İşte 31 Aralıkta saat 12.00’yi vurmadan gözlerimi kapadım ve bir düş gördüm yeni yıl ile ilgili…
Gözyaşının tarihe karıştığı, renk körlerinin yok olduğu, dil, din, ırk ve her türlü ayrımcılığının yapılmadığı bir dünyada şiir gibi bir hayat yaşıyordum. İnsanların kardeşçe birbirini sevdiği, dostça kucaklaştığı, yüreklerinin umutla çarptığı, çocukların gözlerinde umut, dillerinde sevinç şarkıları olan huzurlu mu huzurlu bir dünyadaydım. Elime bir defter yaprağı tutuşturulmuş ve ‘Bu senin yeni yılın. Ne istersen yaz, ne istersen çiz ama lütfen bu sayfayı çok güzel kullan1’ denilmişti…
Evet her yeni yıl ve yeni gün elimize verilen boş ve beyaz bir kağıt gibidir. Kimileri onu yeni okula başlayan bir çocuk gibi gereksiz karalamalarla doldurur ve sonra çöpe fırlatır. Kimileri ise onun üzerine tıpkı bir sanatkar gibi sanat icra eder, şair gibi şiir yazar, usta bir yazar gibi mükemmel bir hayat kompozisyonu inşa eder, deyim yerindeyse hayat serencamesini nakış nakış işler. Ve ömür böylece su misali akar gider…
Aslında yeni yılın diğer yıllardan hiçbir farkı yok. Gün, bir ay, bir yıl ve bir ömür hepsi aynı şey değil mi? Birinin diğerinde farkı var mıdır? Önemli olan zamanı iyi değerlendirmek, boşa harcamamaktır. Bir şeyler üretmek, insanlığa hizmet edecek kalıcı bir eser, bir iz bırakmaktır geride.
Zaman çok kıymetlidir. Yıl, ay, gün, saat, dakika, saniye hatta salisenin bile yeri geldiğinde önemi çok büyüktür. Bir yılın değerini anlamak için, kırkını aşmış birine, bir ayın değerini anlamak için erken doğum yapmış bir anneye, bir haftanın değerini anlamak için haftalıkla çalışan işçi birine, bir saatin değerini anlamak için gurbetten sılaya gelecek olan bir gurbetçiye, bir dakikanın değerini anlamak kalp krizi geçirmekte olan hastanın başındaki kardiyoloğa, bir saniyenin değerini anlamak için trafik kazasından sağ kurtulan birine, bir milisaniyenin değerini anlamak için olimpiyatlarda koşan bir atlete sormak gerek… Vakit nakittir, hiç kimse için beklemez. Nakiti nasıl iktisatlı bir şekilde harcıyorsak, zamanı da aynı titizlikle harcamalıyız.
Her yıl; yeni umutlara yeni hedeflere, kısaca yeniliklere göz kırparak başlar. İnsanlar, her yeni yılda yeni başarılara, yeni buluşlara, her alanda ilerlemelerle zenginleştirmek için çabalar. Çabalarken de zaman denilen çark alabildiğince hızlı döner. Bizim de bu hızlı dönüşe ayak uydurmamız, yeni yılda daha çok çalışarak daha başarılı olmamız gerekir. Zamanı yapamayacağımız şeyleri istemekle geçirdiğimiz söylense de, biz var olan tüm gücümüzle tüm zamanları zorlayarak hedeflenen çizgiye geliriz. Yeter ki kendi gücümüze inanalım. Özgüvenimizden asla vazgeçmeyelim.
Yeni yılda inancımızı pekiştirelim ve mutlu olmaya çalışalım. Düşlediğimiz gibi dolduralım bembeyaz sayfamızı. Olur mu?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.