- 707 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MUSTAFA NECATİ BEY
MUSTAFA NECATİ BEY
Dr. Sadık Özen
1 Ocak günü, Türkiye’nin ilk Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati’nin ölüm yıldönümüdür. Büyük Atatürk ve İsmet İnönü’ün çok yakın arkadaşları olan Mustafa Necati, henüz hayatının baharı denilecek bir yaşta aramızdan ayrılmıştır.
Vefat ettiği 1 Ocak 1929 günü 35 yaşındaydı. Kısa ömründe sırasıyla İmar İskan Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve son olarak da Milli Eğitim Bakanlığı görevlerinde bulunmuştu. Ayrıca Kastamonu ve Ankara İstiklal Mahkemeleri Başkanlığı görevlerini de yaptı. Cumhuriyet’in ilk devrim yasalarının çıkarılmasında katkıları büyük olmuştur. Tevhid’i Tedrisat Kanunu dahil, Milli Eğitimimizin temel yasalarının tamamı onun zamanında çıkarılmıştır.
Hilafetin kaldırılması kanunu da onun tarafından TBMM’ne sevkedilmiştir. Bütün bu nedenlerle Cumhuriyet düşmanlarının hedef tahtası haline getirilmiş, din düşmanı ithamında bulunuşmuş, ölümü ve nedeni çok belirgin olmasına rağmen hakkında asılsız iftiralarda bulunulmuştur. Bu çevrelerde Mustafa Necati düşmanlığının halen sürdürülmekte olduğu gözleniyor. Hakkındaki itham ve iftiraların tam aksine Mustafa Necati gerçek bir vatansever ve inançları kuvvetli bir Müslüman’dı.
Bu yazıda hayatı, hizmetleri ve ölümü hakkında özet bilgiler sunulacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Darendeli’dir. Tanınmış bir ailenin çocuğudur. Beyler sülalesindendir. Soyundan dolayı Darende’de Necati Bey adıyla anılır. Hacı Hüseyin Paşa’nın torunu olan Mustafa Necati 1894 yılında İzmir’de dünyaya gelmiştir. Ailenin ikinci çocuğudur. Babası Halit Bey ona, Mülkiyenin ilk mezunlarından, dedesi Mustafa Necati’nin adını vermiştir.
Mustafa Necati 1914 yılında İstanbul Hukuk Mektebini bitirdi. İzmir Öğretmen Okulu’nda öğretmenlik görevine başladı. 1915-18 yılları arasında arkadaşı Vasıf Çınar’la birlikte Şark İdadisinde yöneticilik ve bunun arkasından da bir yıl süreyle avukatlık yaptı.
Birinci Dünya Savaşı sonrası vatanı parçalamak isteyen düşmana karşı fiilen mücadele etmiştir. Yunanlar’ın İzmir’i işgal ettiği 15 Mayıs 1919 onun hayatındaki en acı gündür. Bu günü, o günkü Anadolu Gazetesi’nde Haydar Rüştü şöyle anlatmıştı: “Düşman İzmir’in kalbine doğru ilerliyordu. Necati, bir yastığa kapanmış hüngür hüngür ağlamaktaydı”
Mustafa Necati, kendi çıkarmış olduğu “İzmir’e Doğru” gazetesindeki yazılarıyla, düşmana karşı savaş açarak, milli duyguları ve bağımsızlık ateşini canlı tutmuştur. Kendisi gibi Darendeli olan “Bulgurcu Mehmet Efe”yle birlikte, silahı elinde, fiilen gerilla savaşına katılmış, “Mezarlıkbaşı”nda halka hitaben yaptığı ateşli konuşmalarla, Anzavur ve Yunan çetelerine karşı ilk direnişi başlatmıştır. Yaptığı kahramanlıklarla kısa sürede halkın gönlünde taht kurmuştur.
Onun yararlıkları, memleketi olan Darende ve çevresinde de büyük bir ilgi ile izlenmekte ve heyecan yaratmaktaydı.
Mustafa Necati, Kurtuluş Savaşımızda; yakın arkadaşları Dr. Vasıf Çınar ve Dr. Reşit Galip’le birlikte Mustafa Kemal’in yanında yer almıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra meydana gelen Samsun ve Kastamonu olayları sanıklarının yargılanmasında, kendisine önce İstiklal Mahkemesi Savcılığı görevi verilmiş, daha sonra da bu mahkemenin başkanlığına getirilmiş ve görevinde büyük bir başarı kazanmış, Kastamonu halkı ile kaynaşmış ve kendisini sevdirmiştir.
İ.Hakkı Uzunçarşılıoğlu, Mustafa Necati hakkında şunları yazmıştır; “Dürüst ve temiz hareketleriyle Kastamonu’da çok sevilmiş, fahri hemşehri olarak halk onu bağrına basmıştır; inkılabın yoğurup olgunlaştırdığı, yetiştirdiği kıymetli bir vatanperverdir.“ Kastamonulular tarafından bu derecede sevilen Mustafa Necati’nin, şapka devriminin Kastamonu’da yapılması için bir alt yapı oluşturduğu ve bu konuda Büyük Atatürk’e öneri götürdüğü kanısındayım.
Cumhuriyet döneminde, Saruhan Mebusu olarak meclise giren Mustafa Necati, İsmet İnönü tarafından kurulan ilk kabinede İmar ve İskan Bakanı olarak görev almıştır. Bir süre bu görevde kaldıktan sonra Adalet Bakanlığına atanmış ve bunun arkasından da, 20 Aralık 1925 de Milli Eğitim Bakanı olmuştur. Türk Milli Eğitimi için büyük önemi olan ve temel niteliği taşıyan “Tevhid-i-Tedrisat Kanunu” onun zamanında çıkarılmıştır.
Gazi Eğitim Enstitüsü ve yatılı bölge okulları onun tarafından açılmıştır. Atatürk’ün Başöğretmenliğini yaptığı Türk Alfabesi’nin yayılmasında emeği büyüktür. Eğitime olduğu kadar öğretmene de çok değer veren Mustafa Necati, eğitim topluluğunun gönlünde taht kurmuştur. Yeni atanan her öğretmen görevine başlar başlamaz, Mustafa Necati’den; sorunlarını ve isteklerini soran ve her zaman onların yanında olduğunu bildiren ve bir sıkıntıları olursa doğrudan kendisine yazmalarını isteyen bir mektup alırdı.
Mustafa Necati öğretmenlerin maddi ve manevi her türlü sorunları yanında, sağlık durumlarıyla da çok yakından ilgilenmiştir. Milli Eğitim Bakanlığının tek sağlık kuruluşu Validebağ Öğretmen Hastanesi’nin, ilk ünitesi olan Erkek Prevantoriumunun, 80 yataklı birinci kısmı, 1929 yılında onun döneminde bitirilmiştir. Sonradan yapılan eklerle modern bir sağlık kompleksi yaratılmıştır. Adile Sultan Kasrında yer alan hastane binaları dışında, 354 dönümlük arazi üzerinde kurulan Validebağ Kampüsü içinde; Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, Öğretmenevi, Huzurevi, İzci Evi ve İzci Müzesi gibi kuruluşlar yer almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığınca büyük bir kadirşinaslık örneği gösterilerek bu kampusun bahçesine Mustafa Necati’nin büstü konmuştur. Kültür Bakanlığınca da; Ankara Kızılay’da, Mithatpaşa Caddesi ile Sakarya Caddesinin kesiştiği kavşaktaki “Mustafa Necati Evi” restore edilerek Türk Halkının hizmetine sunulmuştur. Kültür Bakanlığı’nın bu girişimi takdire şayandır.
Mustafa Necati’nin, yoğun çalışmaları nedeniyle, son günlerde sağlığı iyice bozulmuştu. Tedavisi için kendisine hiç vakit ayıramıyordu. Bununla ilgili olarak eski valilerden yakını Ragıp Uğural şunları anlatıyor:
“Bir yıldan beri karnında bir ağrı hissetmekteydi. Yakın dostları Prof.Dr.Neşet Ömer ve Prof.Dr. M.Kemal’ e muayene oldu. Apandisitten şüphelenerek ameliyat teklif ettiler. Yoğun çalışmaları nedeniyle buna bir türlü fırsat bulamadı. 1929 yılının son günleri gelip çatmıştı. Halk mekteplerinin açılış faaliyeti içindeydi. Karnındaki ağrı şiddetini artırmıştı. Muayene için fırsat bulamıyordu. Ölümünden birkaç gün önceydi. Masası başında bir kriz geçirdi. Hemşehrisi Nami Ocakçıoğlu ile Haydar Hıdır Bey’e, biraz hasta olduğunu ve evine gideceğini bildirdi ve vekaletteki çalışmaların kendisine günü gününe kendisine aktarılmasını istedi.”
Devamını, Emekli Vali Muavini Av. Nami Ocakçıoğlu’dan dinleyelim: “1929 yılının Aralık ayının 27.ci Cuma günü, yani ölümünden üç gün önceydi. Necati Bey, Vekalette çalışırken hastalanmış. Doğruca benim odama geldi. Rengi tamamen sararmış, ateşi yükselmiş, karnındaki ağrılar artmıştı. Müthiş bir bulantısı vardı. Halsizdi. Telaşlıydı. Bana, acele acele şunları söyledi: Nami ! Ben kendimi iyi hissetmiyorum. Hastalandım ve gidiyorum. Biliyorum, sende ceddimiz hakkında bir hayli malumat var. İsmail Hakkı Bey’le görüş ve ona aktar. Onun kulağımdaki son sözleri bu oldu. Vekaletin çıkış kapısından, arabasına kadar uğurladım. Arabasına binerken, dönüp çalışma odasına doğru baktı. Bu bakış, sanki öğretmeninden öğrencisine kadar ruh verdiği çalışma hayatına bir veda gibiydi.”
Mustafa Necati, maalesef, çok genç yaşında, Ankara Numune Hastanesi’nde, geçirdiği apandisit ameliyatı sonrası, 1 Ocak 1929 tarihinde, henüz 34 yaşında hayata gözlerini yumdu. Ölümü ülke çapında büyük bir üzüntü yarattı. Bayraklar yarıya indirildi. Yurdun her tarafında bütün öğretmen ve öğrenciler mateme büründüler. Necati’ nin ölüm haberi köşke ulaştığı zaman Büyük Ata, yanaklarından iki damla gözyaşı süzülürken, elemini “Vah Necati ! Ecel seni de mi elimizden aldı ?” sözleriyle dile getirdi. Mareşal Fevzi Çakmak da, yüreğindeki acıyı,“Aramızdan çok erken ayrıldın Necati !” sözleriyle ifade etti.
Başvekil İsmet İnönü, Mustafa Necati toprağa verilirken, kabri başında, orada bulunanları ağlatan şu hazin ve veciz konuşmayı yaptı:“Necati’nin ölümünde derin acılarımızı söyleyeceğimi hiç düşünmezdim. Uzun mesuliyet ve mefkure arkadaşlığının memleketin temiz ve yiğit bir evladına karşı bağladığı sevgi ve saygı duyguları, bu yaman ve çetin vaziyeti bana önünden sapılmaz bir vazife yaptı. O, maarifte başı yüksekte, gözü yıldızlarda, temiz ve çetin bir müceddit gibi çalıştı. Devlet yetişmiş bir adamını, Büyük Meclis değerli ve muvaffak bir azasını, Maarifimiz, Talim Terbiyemiz tecrübeli bir mütehassısını, Fırkamız yerine konmaz bir mefkuresini, Halkçılığımız bu dünyanın hiçbir yıldızıyla pas tutmayan cevherini, Onun temasına her girmiş olan yürekten sevmesini bilmiş vefalı bir dostunu kaybetti. Acılarımızın hudutları ne kadar geniş. İnkılapçıların ölürken, kalanlardan ve yeni yeteneklerden bir tek dileği vardır; cansız bileklerde sallanan vazife bayrağının kavranıp daha yükseklerde dalgalandırılmasıdır. Necati’ nin hiçbir benek taşımayan varlığını birazdan toprağa vereceğiz. Aziz Necati ! Gözün açık gitmesin. Bütün dileklerin yerine getirilecektir.”
Büyük İnönü sözünde durdu ve Mustafa Necati’den yarım kalan bazı işler yerine getirilinceye kadar yerine vekil tayin etmedi ve Maarif Vekaletine ait çalışmaları bizzat kendisi yürüttü.
Birçok ozan, yazar ve devlet adamı onun için gözyaşı dökmüş, hakkında övgü dolu konuşmalar yapmış, şiir ve makaleler yazmışlardır. Vefatını haber veren gazetelerde yazılanlar, onun ülkemize ne büyük hizmetler verdiğini ve ne kadar sevildiğini açıkça göstermektedir.
Atatürk ve İsmet İnönü’den sonra, okullara en çok ismi verilen kimse Mustafa Necati olmuştur. Bu, onun Türk Eğitimine yaptığı katkının olduğu kadar, Türk kadirşinaslığının da bir ifadesidir. Ölümü, soğuk bir kış ve aynı zamanda tatil gününe rastlamasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı ve Darende Kültür Derneği’nin birlikte tertiplediğAi törenlerle her yıl anılmakta ve mezarı ziyaret edilmektedir.1970 yılında, Ankara Necatibey İlkokulunda, eski Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı’nın da katıldığı anma gününde, zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri aynen şunları söylemiştir: “Haleflerim ve seleflerim alınmasınlar, Mustafa Necati’nin ölümünden sonra Milli Eğitim Bakanlığı makamı boş kalmıştır.”
Rahmetli Tevfik İleri, Halide Nusret Zorlutuna ve Prof.Afet İnan, yaşadıkları sürece Mustafa Necati için yapılan her anma törenine katılmışlar ve gözleri yaşlı olarak, onunla ilgili konuşmalar yapmışlar ve anılarını anlatmışlardır.
Ülkemize büyük hizmetler ifa etmiş, vatansever insan Mustafa Necati Bey’e Yüce Allah’tan rahmet diliyor, huzurlarında saygı ile eğiliyorum.
Nur içinde yatsın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.