- 842 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İstintak..
Ve seven adam sevdiğine oflayıp puflayıp afra tafra yapar..
Çelimsizliği ile sevdiğim dediği bayanı bulanık okyanusunda tek başına bırakır..
Bunun adı nedir?
Bir bayan bir erkeğe güvenini kaybederse ağır olur. Bilir misiniz sebebini? Şöyle yapalım. Bir düşünce yolculuğuna çıkalım. Yok yok ücret gerektirmiyor! Beleşe yolculuk. İstek doğrultusunda bir yolculuk. Şöyle ki vücudunuzdan kemiklerinizin tümünün alındığını düşünün. Ayakta kalamayacağınız gibi dengenizi de hiç bir şekilde tutamazsınız değil mi? Dengeye hasret kalırsınız vaveylaları siz koparırsınız ama direnciniz bir defa çıkıp gitmiştir. Bir kere gidiş ve geri gelişi olmayan bir vedadır bu. Giden sadece denge midir? İnsandan kopup giden de olmadı mı? Peki gidenler neler?
Fırtınalar ese dursun. Düşünceler raydan çıksın. Çıkmadı mı sanki? Saat 22:09. Yürek kor ateş. Umursamazlığın girdabında bırakılan bir gönül gördüm. Perme perişan. Cansız bedensiz. Yere serilmiş olan sadece feryatları var. Elinden en önemlisi alınmış. GÜVEN! Tüm mesele bu işte! Tarumarlığın zirvesi. Güven hissiyatının tüm boyutlarının elden alınmış olması. Güvenmemek daha doğrusu güvenememek ağır bir marazlık. Bunu kişi kendi kendine yüzde yüz yapmaz. Yapamaz. Genelde muhatap olduğu insanlar yada sevdiğim dediği kişiler yapar bunu. Bir taraf düşünür, hisseder ve yalnızlığın şarabını içer. Gece gündüz fark etmez yalnızlığı hisseder. Onun hissettiği gibi hiç kimse hissedemez. İçi içine sığmaz. Can pazarında olsa bile umurunda olmaz. Ve farklı bir boyut oluşur. Adı buhranlıktır. Bu buhranlık yalnız farklı bir hal alır. Bu aldığı hale bürünmekte ustadır. Tüm zırhları kişiye ruhen ve hatta bedenen takındırır ve kalenin surları sıkı sıkı huzursuzluklarla korunur. Tek bir huzur kaynağı içeri giremez. Her yer karanlık ve loş. Kişi yalnızlığı tüm iliklerine kadar hisseder. Nefesi siyah kokar! Onun gibi hisseden asla olmaz. Ne acı bir gerçektir bu? Bilen varsa cengaver olmalıdır... Yalnızlığın tüm surları o kadar kaplayıcı ki bedensel kaleye baş ağrısı uğrar. Malum baş ağrısının çeşitleri var. En yaygın olanı ruhu daraltıp mosmor yapan amansız baş ağrısıdır. Kafaya takılan bir türlü askıdan indirilmeyen düşünceler güya havalanır da havalanır ta tepelerde. Nerede? Başımızda! Yükseklerin bu kadar zararlı olduğunu kim bilebilir ki? Uçan sadece temiz hava mı? Hayır maalesef. Ama durum bu! Zarar ziyan verebilir konumdadır. Neden başımız bu yüzyılda ağrır? Güvensizlik neredeyse baş yarar gibi. Nasıl bir güç bu? Güvensizlik, mübarek sanki çetrefilli bir mahalle ile denk durumda. Bu baş ağrının mütevellit olmasının sebebleri neden sonsuz? Boş işler müdürlüğü paydos yapmış olmalı. İyiki de yapmış. Boş işlerle nereye kadar gider insan beyni? Hemde rotasız GÜVENSİZ ve AMANSIZ. Ne gelirse başa insandan gelir.. Unutulmuş.. Yazık. İnsanın kendisine verdiği zulüm değil de nedir bu? Acı. Un ufak eden bir acı. Beklentiden doğan ve batan bir mesele. Sorarım size! Biz bizi yok etmek için mi varız?
Konçuy (Alaz Serdengeçti) - 31.12.2016
YORUMLAR
"Sorarım size!
Biz bizi yok etmek için mi varız?"
Bazı insanlar,
mutlu ve iyimser insanların duygularıyla besliyor egolarını ve karşısındaki insanın enerjisini soğurarak var ediyor çirkin azametini...
Galiba dünyanın hiyerarşik düzeni böyle arkadaşım.. Yani " Bir alime,bir zalim" denk geliyor her nedense..
Anlamlı yazınızı kutlarım.. Sevgilerimle
Konçuy (A. Serdengeçti)
Değerli yorumunuza müteşekkirim sayın şaire.. Baki sevgilerimle