- 505 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Karşı Saldırı
İşimiz gereği elimizden avucumuzdan çok para gelip geçiyor, çok insan tanıyoruz; tabi onlar da bizi. Fatura kes, fatura al, bankaya para yatır para çek, borç isteyene borç ver, borç al. Doksanlı yıllarda piyasada bol para, bol da döviz vardı, şimdi nerdeee!!! Parayı dövizi mumla arasan da bulamıyorsun. Bu saatten sonra üç liranın beş liranın hesabını yapıyoruz. Nerden neleri kısarız, nasıl tasarruf yaparız, tek derdimiz o...
Bizim piyasada züğürt adam çok, yolsuz kaldılar mı hemen gelirler’’İsmail abi bi elli lira versene, Allahını seversen İsmail abi’’. Yalakalığın bini bi para. Varken veriyorduk ama şimdi yok, olsa da vermiyorum, verdimmi de gelir diye beklemiyorum, direk fitre zekatıma yazıyorum. Çünki verdiklerim geri gelmiyor. Borç konusunda mimli arkadaşlar var, yıllar yılı tanımışız, ciğerini biliyorum artık adamın. Elini versen kolunu dahi alamazsın, kolu ver gövde gider; o derece. Bıkmışım adamların zırt pırt borç istemesinden. Birgün dedim ki kendi kendime’’Ulan enayimiyim ben, ben de görünce onlardan borç isteyeyim belki utanır da vazgeçerler.’’...
Böyle düşünceler kafamda dolanırken, pat, mimli bir borç isteyici Adem düştü; benim yanıma on kere geldiyse, mutlaka dokuzunda borç istemiştir. Sazı aldım elime’’Len Adem’’dedim’’Bu sıralar biraz yolsuzum, bir yüz kağıt toka etsene ollum, ay sonunda veririm yemin billah.’’Adem benden hiç beklemediği bu cümle karşısında, eşşekten düşmüş karpuza döndü. ’’Napıyon abi ben de senden isteyecektim şimdi’’dedi...Karşı saldırım devam etti yine’’Ollum çok sıkşmasam istemem köftehor.’’ Cevap gecikmedi’’Abi olsa veririm ama şincik ben de senden almaya geldim di, anlaşıldı bugün sen de yolsuzsun’’. Taktik işe yaramıştı, gönderdim gitti Adem’i...
Bazen de bankacılar geliyor kredi kartı pazarlamaya, daha öncesinden tanıyorum adamları. Hücuma geçmişler, biz de değişik taktikler ile hücumları savuşturmuş almamışız kredi kartlarını, lakin adamlar vazgeçecek gibi değil ısrarcılar. İçimden diyorum’’Sert kayaya çarptınız oğlum sert kayaya.’’
Len İsmail dedim kendi kendime’’Sen ona da bir taktik bulursun ollum, bir karşı saldırı yaparsın. Bankacı arkadaşlar geldi mi, ben başladım yakınmaya, bin dereden su getirmeye.’’Ya arkadaşlar iki kredi kartım vardı, ikisine de haciz gelmiş, asgarisini bile ödeyemedik anasını satayım, sizin banka da şöyle düşük faizli uygun bir kredi yok mu, şu kart borçlarımızı kapatsak’’. Bankacı arkadaş duyunca konuştuklarımı kem küm felan fişmekan derken, bizim karşı saldırı; yani göle çaldığımız maya tuttu gibi. Bu aralarda pek uğramaz oldular kredi kartı pazarlamacıları da...
Bazen böyle uzunca bir cadde de yürüyorum ellerim ceplerimde. Karşıdan kasketli, altmışlı yaşlarda bir amca geliyor, belli ki senden birşeyler isteyecek. Giriş cümlesi hep aynı’’Zelaaamı Aleykuum’’. Bunu dedin mi bana, benim buna vereceğim tek cevap var,’’Vooo Aleykum selaaam, aleykum selaaam’’. Ondan sonra geçip gidiyorum yanından...
YORUMLAR
İşyerine sürekli gelip bir işe yaramayanların da bir çâresi varmış; uygulamıyorum...
Bir yere adam göndereceksen bu aboneleri gönderiyorsun... bir iki derken, gelip bir rahatlık bulamayınca ayağı kesiliyormuş!. Dedim ya bana göre değil...
Para mı demiştin; kuralım var: Borç vermeyeceğim insandan iş yardımı ya da para istemem; verse de almam... kart mı?... güldürme beni...
Sağlıkla kal...
Kadir Yeter. 30.12.2016 TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/160709-karsi-saldiri/
Ahmet Zeytinci'ye
kadiryeter tarafından 12/30/2016 3:59:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Zeytinci
Değerli Ahmet hocam, icat olunduğundan beri kredi kartı alıp kullanmadığım için kendimle hep övünmüşümdür. Şükürler olsun, hanım bir taraftan ben bir taraftan bin gayretle evimizi de arabamızı da edindik... Bir erkek kardeşim var. İşçilikten emekli, halen bir sitenin bahçe, çöp işlerini yapıyor. Bu kardeşim tam on tane kredi kartı batırmış, kendisi bununla övünüyor. Geçen gün beni bana şikayet ediyor, "kardeşim bir sıkıntın var mı?" diye sormuyorsun diye... "Yahu sen de ben de birer emekliyiz, üstelik sen sağlıklısın maşallah, çalışmaya devam edebiliyorsun. Sıkıntı bende, sağlığımı yitirdim, evden çıkamıyorum. Haline şükret," dedim. Dedi, "sende para var, bende yok...Bir bin lira olsun gönder. Vallahi tallahi önümüzdeki ay iade ederim..." Gönderdim, ama geri geleceğini değil, ikinci bir defa borç istemeye yüzü tutmayacağını düşünerek... Sizin bu öyküden sonra bir korku sardı beni, "eyvah" dedim, "yüzleri tutuyormuş..." Selamlar, saygılar
Kemnur tarafından 12/29/2016 11:18:57 PM zamanında düzenlenmiştir.