- 348 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Oradan Buradan
Dillerin oluşumu, hikayesi, soyadların geçmişi hep dikkatimi çekti. Ağzımızdan çıkan harfler beynimizde şekillendiği kadar bir araya geliyor ve anlamlı anlamsız kelimeler oluşuyor. Sanırım hikayesi için en başa alacak olursak taş devrine mağaralarda yaşanan döneme gitmek durumunda kalcaz. Muhtemel insanlar beraber mağarada yaşarken ağızdan çıkan her bir harf farklı şekillerde şekillendi. Bir ara bulucu lazım bir de, komşuluk ilişkileri de olup olmaması önemli tabi. Bu da herşey içimizde saklı kanısını getiriyor. Biz boş bir levhayız ve levhayı bilinçsiz bilincimizle geliştiriyoruz. Yuvarlanan taş yosun tutmaz atasözünün bize ait olduğunu sanıyordum ve hakkında kaç defa hikaye uydurdum içimden, bilemezsiniz ama bu söz bize ait değilmiş. Anlaşılan başka bir kültürün gözlemleri sonucu taşın yuvarlanınca yosun tutmayacağı kanısını getirmiş. Herşey içimizde saklı, harfler bizim benliğimiz ve ona şeklini veren koca bir milletin deneyimi, paletten çıkan dokusu... Bir dahi olsaydım mesela dil öğrenmekten başka kendi çevremle ya da gizli tutacağım bilgiler için kullanacağım kelimeleri kurmak isteyebilirdim. Aslında ilkokulda arkadaşımla kendi aramızda kurduğumuz alfabemiz vardı -işin aslı arkadaş bu alfabeyi sadece bana vererek gizli bir iletişim dili açtı diyebilirim, yıllar sonra öğrendim ki bu harfler aslında başka bir milletin engelli vatandaşlarının kullandığı alfabeymiş-alfabeymiş tabi sadece ikimiz kullandığımız için çok tutmadı.
Soyadlara ne demeli? Yeni bir soyad öğrendiğimde hikayesini merak ederim. Soyadım da sıksık beni geçmişe götürür. Hikayesini uydururum çünkü hakkımızda yadırganmayacak ipucları bırakmakta bence ve isimlerimiz karakterimizi şekillendiriyor, kaderimizi çiziyor aslında... Bu konu sembolizme giriyor bence...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.