Halep Artık Orada Değil
Nicedir gönlümüz lebalep acı dolu. Hüznümüz ziyade. Ülkemize 65-66 km uzaklıkta, ortak tarih ve hatıra atlasımızda bir nakış misali işli şehir, tüm dünyanın ve bizim gözümüzün önünde acımasızca yok edildi. Hem de öyle bir yok edildi ki kültür mirasıyla ve mukim olan silahsız masumlarıyla.
İçimiz yandı, elimizden duadan başka bir şey gelmedi. Hani kadim devirlerden beri meşhur bir mesel var. “Adam ben öyle mahir bir ademim ki Halep ‘te tam 70 arşın atladım demiş. Hadi atla da görelim deyince hık mık. Ama ben Halep’ de atladım demiş. Adama Halep oradaysa, arşın burada demişler.” Ama artık Halep orada değil.
Vahşi emperyalizm hempalarıyla ele ele verip bir tarih ve kültür mirasını yaşayan siviller ile birlikte katlettiler. Hiç acımadılar, tereddüt etmediler. Vaktiyle güvercinlerin uçuştuğu semalarından çocukların ve kadınların üstüne bomba yağdırdılar. Mektep medrese, han hamam, cami okul ev ne varsa yerle bir ettiler. Haza zalim davrandılar şehre ve sakinlerine.
Oysa Halep yüzyıllardır bağrında taşıdığı yapılarla bulunduğu coğrafyanın nakşı mesabesinde güzel bir şehirdi. Emperyalizm kendi kentine ve insanına layık görmediği davranışı sergiledi Halep’de. Artık o güzelim şehir, şarkıların ve şiirlerin değil ağıtların ve hüznün konusuydu ancak. Ben naçizane bu satırları yazarken Halep’te hâlâ çocuklar ve kadınlar ölüyor. İnsanlık ölüyor. Kültürel ve tarihi zenginlikler yerle bir oluyor. Ben ancak merhum Neyzen Tevfik’in bir dizesini biraz değiştirerek buraya alıyorum: “Kapiltalizmin kahpe başında paralansın parası / İçimize dert oluyor masum bebeklerin yarası” diyebiliyorum.
Velhasıl Halep artık orada değil. Arşın nerede olursa olsun. Alın başınıza çalın ey Avrupa ey Amerika ,Rusya ve petro dolar zenginleri. Arşınınız da sizin olsun, dolarınız da . İnsanlık nerede insanlık bana ondan haber verin. O hale geldi ki Halep. Manası kalmadı ayrılığın, ölümün ömrün. Şehrin şehir kültürünün. Oysa şehirler çocuk parklarıyla kıyamete kadar durmalıydı. Çocuklar annelerinin elinden tutup karşıdan karşıya geçmeliydi caddelerinden. Okul bahçelerinden çocuk cıvıltıları karışmalıydı şehrin gürültüsüne. Her sabah taze bir başlangıç ve umut olmalıydı şehrin sakinlerine. Çarşılarında tezgâhtarlar bağırmalıydı satış yapmak için. Çocuk ve kadın feryatları yerine sevinç nidaları yayılmalıydı kente. Güneş sevinç şuaları ile sarmalıydı yapıları.
Yazımı Ziya Paşa’nın mısraı bercestesiyle noktalıyorum. “Zulm ile abat olanın ahiri berbat olur.” Halep’ e kıyanları, Halep’i yakanları Ziya paşanın bu mısraı bercestesindeki manayla haşır neşir et Allah’ ım. Halep’in bu hâle getirilmesinde emeği geçen tüm zalimler (Batılı, doğulu; Müslüman Hristiyan, yahudi) Zulm ile abat olmak size birkaç gün daha nefes aldırır;eninde sonunda gerçek adaletin uygulandığı her şeyin sahibinin, Sahibi Hakiki’nin huzuruna çıkarılacak ve hesap vereceksiniz. O zaman, yok ettiğiniz mazlumlar sizi zevkle seyredecek…
Ankara, 28.12.2016 İbrahim KİLİK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.