//aşk mı dedin//
aşkı doldurup her akşam kalemine,
tutam tutam beste yaptım gözlerine,
mısra mısra hüzün yükleyip şiirine
Gecelerden baktım şirin dillerine
Göğün turuncu mehtabını zapt etmiş yarım bir ay gecenin zifirini denizin mavisine saçarken, avuç içlerinde hasretinin bahtını yoklayan iki parmağım, baştan aşağı külfetli bir yalnızlığın sırrını, usul usul aynalardan ürperircesine ve göz gülüşlerinin kirini ateşin külünde eğirip,umudun tavanında küflü duvarlara emanet ediyordu...
mavi denizlerin uzak dalgalarından eserek, şehrin eteklerinden beslenen gecenin dibine eğilmiş bir yalnızlığın kapısını çalan düsturuydu gönlünü üç beş cümleyle taçlandıran…
Ve sahte bir yakamozun yalın izdüşümünde boğuldu gölgeler,suları yerden yere çalıp sürükleyen ayın ışığına benzeşen her yakınma bir umut biriktirdi tahta çatıların ara sokaklarından ana caddelere serilen kaldırımlara.
Günün külfetinden baş aşağı dökülen lambalar sorgusuz aydınlığını tüm ustalığıyla ilerleyen saatlerde iki katlı evlerin camlarına yapıştırıyordu.
Ve ben sen diyordum en arkadaki evin en arka odasında sobalı bir hanenin kül tablasında pişen tütünü fütursuzca ciğerlerime çekerken ve sen diyordum, fırlayıp baktığımda kırık aynaya evet ben diyordum,şizofren bir yalnızlığın şizofren aşklarına bin selam diyordum..
//h.şahinbay//
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.