- 614 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GAMSIZLAR
İnsanları küçülten bir sözcüğümüz vardır: ’Gamsız’ denirdi, vurdumduymaz insanlara.
Batırmadan küçümser görünen bu deyim, acaba nerden çıkmıştı ki?...Acaba ülkenin neresinden gelmişti. Anadolu’dan mı Rumeli’den mi? Rahmetli babaannem söylerdi hep bunu.
Acaba bu sözcüğü nereden öğrenmişti de kullanırdı? Merak ettim sözlüklerde de kaynak bulanmadım.
Nerden gelmiş olursa olsun, ben bu yakıştırmayı seviyorum. Aslında bu sözcüğü kullanmak, yaşamı ciddiye alma çağrısıdır. Dünya yansa hasırı yanmaz diye anlatılan vurdum duymazlara, uyarıda bulunmaktadır.
Ben, bu yaşımda bazen bakıyorum da, sanıyorum ki bazıları dünyayı altımızdan çekip bizi dımdızlak ortalıkta bırakmaya çalışıyorlar. Bu nasıl mı oluyor? Çok açık: yaşamış olduğumuz mekanları ve anlayışları değiştiriyorlar.
Bir bakıyoruz ki, dar sokaklarda ahşap evlerde yaşamış olan insanlar, bir şehir yaşamı içinde ’birdenbire’ denebilecek kısa bir zamanda, apartman yaşamına mahkum ediliyor.
Herkesin birbirini tanıdığı sokaklarda yaşayan, selamlaşan, dertlerini paylaşan insanlar, genişletilmiş sokak ve caddelerde artık birbirlerini hiç tanımaz oluyorlar. Tek bir apartman binası dairelerinde oturan ailelerin insanları, artık birbirlerindeki ölümleri bile duymuyorlar.
Cumhuriyetin ilk yıllarında mangalla-sobayla ısınılan evlerde, hatta elektriksiz ve akar suyu olmayan evlerde yaşamış insanlar, televizyon televizyon tanımamış, ömründe otomobile binmemiş, kıt-kanaat geçinen insanlarımız o yılların onurlu onurlu toplumunu oluştururdu.
Devletimiz de, batırılan imparatorluktan, Anadolu’da kalmış on milyon aç ve çıplak insanın canları pahasına kurtardıkları Cumhuriyetimizdi. Onuruna gölge düşürmeyen bir ülkeydik. Nasıl oluyordu da biz, aç ve çıplak toplumumuzla Birinci Dünya Savaşı’nın zafer kazanmış ülkelerine direniyorduk...Çünkü biz onuruna gölge düşürmeyen bir toplumduk.
Çoğunluk şimdi artık gamsız oldu demek istemiyorum Bazı aydın kişilerin genelde nemegerekçiliği ve gamsızlığı, güzelim ülkemizi tehlikelere sürüklüyor,
Şimdi şaibeli bir çok politikacılar ortalıkta dolaşıyor. ne hesap veriyorlar, ne de temize çıkıyorlar. Bu tip duvar yüzlü politikacılar, üstelik pişkin pişkin sırıtmaktalar. Bu insanlar pişkin ama galiba bizim toplumumuzda pişkinleşti.
Nasıl oluyor da, çalıp çırpan politikacılar hala dürüst sayılabiliyor. Nasıl oluyor da bir çok şaibeye bulaşmış bu politikacılar hala makbul kişiler olabiliyor.
Nasıl oluyor da küreselleşme, vatanseverliği unutturmaya çalışmak için, kaynağa dönüştürülüyor?
Oysa Milli Mücadele’de aç ve çıplak insanlarımızın yüreğinde alevler harlatmak için , tek bir kıvılcım yetmişti. O ateşi yaşatmak için yürekli olmak gerekliydi. Şimdi ülke sorunlarından , yer yer alevler yükseliyor. Gamsızlar başka tarafa bakıyor.
Aydın insanlarımız, niçin bu denli gamsız?...Aydın insanlarımız, neden o ’pervasız şaibeli’lerin ülkeyi götürmekte oldukları tehlikeyi önemsemiyorlar? Nasıl oluyor da topluma, uygar dünyanın gerisinde de olsa eskisine göre artmış ’refah’ın, afyon olarak yutturulmasına göz yumuyorlar?
Zor ve tehlikeli bir dönemeçteyiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.