- 321 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnece pistinde yaptığımız kayaklar!
Biliyorum,çocukluğumuzun kayak pistini duyan da yoktur içinizde,gören de...
Tabi reklamı da hiç yapılmış değil.
Nereden ve nasıl bilinecek ki?
Ülkemizde İnece adlı iki yerleşim birimi vardır:Biri Giresun-Bulancak ilçesine bağlı İnece Köyü,diğeri de Kırklareli-Merkez ilçesinde bulunan İnece Kasabası.
Benim "kayak pistim" ikincisinde mevcut idi çocukluğumuzda.
1960’lı yıllardı.
Trakya’ya çok kar yağardı ve poyrazın etkisiyle savrulunca da "hendekler" veya "yarların" içi metrelerce kar dolardı.O zamanlar "kürtün" kavramı dağarcığımızda yoktu tabi.Çok sonraları Anadolu’da karın bu savrulan haline kürtün denildiğini öğrenecektim.
Sonradan öğrendiğim çok şey /kavram gibi.
Kasabamız sırtını tepelere dayamıştı.Kuzey-Güney yönünde epey uzundu bu yerler.Pek ağaç da olmadığı için,düz yerlerin dışında,iki tepe arasında genelde uçurum gibi yerler yani yarlar bulunurdu.
Tepelerin doğu yönü ise meraya otlamaya giden koyun ve keçilerin yolu olduğu için birbirine paralel patikalar ortaya çıkmıştı.Kuzey yönleri ise biraz daha "kuytu" denilecek özelliğe sahipti.
İşte yağan karlar buralarda toplanır,soğuğun etkisiyle sertleşince de kaymanın tadına doyum olmazdı.
Kayak aletlerimiz basit ama epey dayanıklı kızaklarımızdı.Aşağıya doğru daha hızlı kayabilmek için de akşamdan kızaklarımızın altlarını ceviz ile yağlar,akışkan olmasını isterdik...Gün doğumuyla beraber tepelerin yolunu tutar,koşar adımlarla sırta çıkmaya çalışırdık.Biraz sonra kayma "yarışı" başlardı çünkü.
Hızla,savrula savrula aşağıya inmek güzeldi ama sırta kızağı elimize alıp,çıkmanın bir maliyeti vardı.Yorgunluk ve soğuğa rağmen terlemek.
Ama çocukluk işte!
Sorun değildi bunlar.
Bir an önce uçar gibi aşağıya inmek ve bazen de kürtünün etkisiyle kar dolan çukurlara batmak ne güzeldi.
Bu eylem ve işi saatlerce yapar,bazen yorgunluktan mecalimiz kalmayınca,evin yolunu yorgun argın tutardık...Eve varınca da küt diye düşüp,uyuduğumuz çok olurdu.
Lakin ne olursa olsun...
Kaymanın ve uçar gibi savrulmanın tadı başkaydı.
Bütün bunları aklıma,ülkemizin değişik yörelerinde karda kayan çocuk haberleri aklıma getirdi.
Geçmişe doğru bir yolculuğa çıktım.
Oldukça uzakta kalsa da yıllar,o güzellikler halen aklımdadır,tadı da damağımda.
Ve çocukluğumuz.
Ana yurdumuz hepimizin.
Yazar J.Amado’nun dediği gibiymiş hayat:
-İnsanın ana yurdu,çocukluğudur.
YORUMLAR
Gerçekten güzel bir paylaşım.
Tüm çocukların, şüphesiz kendilerine özel kayma alanları, kızakları ve anıları vardır.
Hatıralarımız arasında itina ile sakladığımız güzellikleri açığa çıkarttınız.
Teşekkür ederiz efendim.