SÖZÜ ÖZÜ EŞ VE DENK(Selma Pekşen)
………Daha doğmadan konulmuştu adım ve doğumla başladı hayatta gideceğim yol.
Verilmişti karar, kız doğduğum için. Belli bir yol vardı gidilecek ve sağı solu desteklendi yalpalayıp düşmeyim diye. Ne ile mi? Baba ve erkek kardeşlerle. Namus ya adımız, doğarken alnımıza yazılmış.
Yorgun doğuyoruz hayata, öyle ya sırtımızda ağır bir yükle gelmişiz dünyaya. Yuvayı yapmak, çocuklara bakmak, kocaya hoş olmak ve bilumum dünyevi işlerde sorumluluk sahibi olmak.
---Aman ha sağa sola bakma ve fazla kırıtma * tembihleriyle başlar ilk adımımız. Emanet ediliriz bir de ağabey ya da erkek kardeşe, kardeşine dikkat et biri takılmasın peşine… Ve müthiş bir koruma içgüdüsü sarar kardeşi, tehditlerle.*Kırmayım bacaklarını git üstüne adam gibi bir şey giy, demekle başlar ilk tepki.
Doğduk işte irademiz dışı gelen bir sancı ile. Nur topu gibi değildik hem de. Küçümseyerek bir kızın oldu diyen dudakların kıvrımdan çıkan vız sesi gibi kaldı, kız. Oysa anne kalbinde arkadaş yoldaş dert ortağı gelmişti, bilemezler.
Erkek adamın erkek evladı değildik ya! Nedir bu cinsiyet karmaşası? Eşit ve denk biliriz biz kendimizi ama sadece bilmekte kaldık. Öyle ya, erkek olsaydık tüm kapılar ardına kadar açılırdı. Erkek adam çapkın olmalı, kaçamak yapmalı ve bir de her ne hikmetse yiğitlik sıfatı eklenir isminin başına. Daha küçükten başlanır saçma öğretilerle doldurulmaya. *Erkekler ağlamaz, korkmaz, güçlü kuvvetli olur ve cesurdur gibi safsatalar. Üstelik erkek evladı sevme şekli de başkadır. Aslan, kaplan gibi yırtıcı hayvanlara benzetilerek. Biri çıkıp karşısına hayvan diyecek olsa off ne hengâme kopar bilirsiniz.
Neden ağlamaz erkek? Duygu yoksunu mu ki? Yanlış aşılanan bu fikirler çocuğun gelişimini etkilemeye başlar. Ağlamamak için renkten renge girerken, lanse edilen güç kavramı uygulamaya önce kardeşlerde başlar. Daha sonrası sokak kavgaları ve ileri derecede hırçınlığa saldırganlığa kadar gidebilecek boyuta ulaşır sonunda. Çocuğun suçu değil aslında, onu gövde gösterisine iten yanlış bilgilendirmiş olan ebeveynlerdir suçlu olan.
Ağla diyebilselerdi çocuklarına sığındığın bir omuzda ve sen kuvvet abidesi değilsin herkes kadar insansın diye öğretilseydi keşke. Erkek evlada bu duyguları aşılayan toplumun genel yapısıdır. Bilmedikleri önemli bir konu ise kadınları eğitilmemiş bir toplumun ya da ülkenin maalesef her anlamda geri kaldığıdır.
Oysa kadın eş ve denktir her anlamda. Kadını üst kademede yönetim idaresine sokmak bile sadece teşhir amaçlı yapılan bir inanıştayız üzülüyorum ki. Memleketimin birçok yerinde hala okuma yazma bilmeyen kadınlarımızın olduğunu düşünmek bile içler acısı ne yazık ki! Medeniyet kadını eğitmekle başlar. Kadın her anlamda üretkendir. Görmek ve gördüğünü gösterebilmek gerek. Kadınları cahil kalmış bir milletin medeniyetten nasibini aldığını söyleyemeyiz.
Başta değindiğim konuya dönmek isterim. Kadın ve namus anlayışı. Kadın neden namus abidesidir? Israrla tembihlenir her yaşta farklı bir öğreti ile. Din ve inanışlarla da gözü korkutularak örneğin. Zina sadece kadına mı haram edilmiştir? Kadın *aman ha alnımızı yere düşürecek bir şey yapma diye tembihlenirken çocuk yaşlardan beri ve *cehennemde çatır çatır yanarsın bak sonra gibi korkutmalara itilirken erkeğe toplumca helal edilmiştir zina. *Erkektir yapar, el kiri ve helal koçuma gibi gereksiz sıfatların yanı sıra dinin de desteklediğini göstermek ister gibi *bir erkeğe dört kadın fikri de yerleştirilmiştir. Bütün bunların yanı sıra kadına da erkeğinin yaptıklarını doğal gibi göstermek için kimin ya da ne amaçla söylendiği belli olmayan deyim ve ata(hangi atamızsa bunu söyleyen) sözleri üretilmiştir. Mesela en çok kızdığım bazı sözler;
---Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.
---Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır.
---Erkek değimli eskimez.
Daha birçok sıralanabilecek saçma sözler. Ama en garibime giden ise *sanmam ciddi bir şey değildir gelip geçicidir.*Düşün bir kere erkeğini başka bir kadınla yatakta yakala ve biri size bu sözü söylesin. Daha ne kadar ciddi olunabilir ki bu konuda. Ciddiyet nikâh adı verilen tek bir imza mı yani? >Ciddi değildir canım nasıl olsa ben karısıyım eninde sonunda bana döner.> Ya kadın olsaydı o konumda yakalanan. Derler mi helal olsun kocan erkek olsaydı başkasına gitmezdin diye? Yok asla… Hemen damga vurulur alnına’’o…pu’ diye ya da bir kurşun değer damganın geldiği yere.
Çok üzülüyorum ve ben de bu anlayışın bir parçası olduğum için yeriniyorum. Öncelikle en büyük mücadelemizin kadını eğitmek ve erkeği doğru eğitmekten geçtiğini biliyorum. Umarım bizim yetiştirdiğimiz yeni nesil eş ve denk paralelinde olur. Umarım kadınlar artık hiç ağlamaz ve erkekler de ağlamanın yanlış olmadığını öğrenir.
Söz de cinsiyet öz de insan olarak yaşayan bir dünya dileklerimle…
SELMA PEKŞEN
YORUMLAR
GAYET NET VE HİÇ YORMADAN ANLAŞILIR BİR ANLATIMLA ÖZETLEDİNİZ BİZ ERKEKLERİN DURUMUNU.KADINLAR OLARAK SORUNUN SİZ FARKINDASINIZ DA ERKEKLER OLARAK YANLIŞ EĞİTİM VE BELLİ MENFAATLER UĞRUNA ÇARPITILMIŞ DİNİ İNANÇLARLA BÜYÜDÜĞÜMÜZÜN FARKINDA DEĞİLİZ.ACINACAK DURUMDA OLAN BİZLERİZ.SORUNU BİLEN ÇÖZMEYE ÇALIŞIR.YA BİLMEYEN.İŞİN GARİP BİR TARAFIDA ONLARCA YILLIK CUMHURİYET TARİHİNDE BİR DÖNEME KADAR GAYET MEDENİ BİR ŞEKİLDE KADINLARIN GEREK EĞİTİM VE GEREKSE SOSYAL YAŞAMDAKİ YERİ KONUSUNDA AVRUPA ÜLKELERİNDE OLMAYAN İLERİ ADIMLAR ATLIRKEN BİRDEN BİRE BU EVRİMİN TERSİNE DÖNDÜRÜLMÜŞ OLMASI.KİMLER BUNDAN NE GİBİ ÇIKAR UMAR HEPİMİZ BİLİYORUZ.ASLINDA HALK ARASINDA KULLANILAN ÇOK GÜZEL BİR DEYİM VAR “ BACAĞINA KURŞUN SIKMAK “ DİYE..KADINI VE ERKEĞİYLE BİR BEDEN OLAN TOPLUM BU ŞEKİLDE BİR ALAYIŞLA KENDİNİ SAKAT BIRAKMIYORMU.
ya benim babamı anlatmışsın ablacım:))
ama öyle bir yanlış oldu ki babam kardeşimi öyle yetiştirmek isterken herşey ters oldu.sanki o evin kızı ben erkeği buna çok üzülüyor görüyorum.yaşı küçükde değil ki artık.erkeğin sevgilisi olmalı kızında tabiki dünyamız çok daha fazla çirkinleşmeye başlamışken.yani şahit oluyorum arkadaşlarımdan.bence sevgiye kilit vurmamalı bu zamanda çünkü genç nesil gitgide garip eğilimlere merak sarıyor.
kimlik kargaşası demek istediğim.saklamalar tabular yıkılmalı yaşanmalı herşey düzgünce.çocuğa güven aşılamalı ilk başta ki hayatı kendi doğrularını ve yanlışlarını bularak öğrensin.aile olmadan ayaklarının üzerinde durabilsin.hep yol gösterme çabası ben yaptım işte bu yanlış aman sen düşme böyle olmuyor işte.kimlikli çocuklar yetiştirmeyi öğranirse aileler sorunun çözüleceği inancındayım.kız ya da erkek farketmez.ayrımcılıklardan doğar tüm kötülüklerin anası.
tam yerine oturdu bu konu benim hayatımda.söylediğin herşeye katılıyorum.
saygılar.
sevimgüzel tarafından 9/14/2008 9:40:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
sevimgüzel tarafından 9/14/2008 9:42:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili dost daha önce yazdığım ve burada da yayınladığım bir yazım var idi. Sanırım çoğunluğun gözünden kaçtı ya da kimse kendi üstüne alınmadı ve ya alınmak istemedi. Şimdi sizin yazınızı gördüğümde aynı konuya değinmiş olmamızın mutlululugunu yaşadım. Ne yazık ki yazdıklarımız ve yazacaklarımız bizim gerçeklerimiz ve bu gerçekleri değiştirmek de yine bizim elimizde sanırım.
Şimdi sizin ile o yazımı paylaşıyorum. İstediğiniz taktirde sayfamda yazılarım kısmında bulabilir ve okuyabilirsiniz.
NAMUS ( Çuvaldız ve İğne )
Erkek kendi namussuzca düşüncelerini ve kendi beyninde yarattığı cinsel dürtüleri örtmek ve çevresindeki kendi gibi düşünen kişilere namusluymuş gibi görünmeyi arzulamasıdır kadının teni ve saçı ile uğraşmak istemesi.
Her zaman merak etmişimdir ve bu merakıma da kendimce cevaplar bulmuşumdur.
“Acaba erkekler bu kadar nefislerine hakim olmayacak kadar adi yaratıklar mı” diye. (Bu soruyu kadını cinsel varlık olarak görüp, onun üstünde ve teninde namus arayan erkekler için söylüyorum) Bu düşünceleri ile kendilerine hakaret etmiyorlar mı?. Kendilerinin nasıl bir beyine sahip olduğunu anlatmıyorlar mı çevrelerine ve bu anlattıkları düşüncelerinden dolayı utanmıyorlar mı?
Kadını evde dövdüğü yetmiyormuş gibi yine insanların gözleri önünde tekme tokat dövüp, sürükleyerek götürdüğünde yüzü kızarmıyor mu? Ve bunu yaparken kendi acizliğini göstermiş olmuyor mu?
Kadının yalnız saçına bakarak bile, onu elbiselerinin altından çıplak tenini görmüş gibi olmakla, kendi onurunu zedelemiyor mu acaba? Kadına tecavüz ederken hayvanca dürtülerinin esiri olduğunu düşündüğünde, sokağa çıkıp bir insanmış gibi göründüğünde, kendine olan güveni azalmıyor mu?
Birde madalyanın diğer yüzüne bakalım ne dersiniz. Biz kadınlar çok mu suçsuzuz. Erkeği yetiştirende kadın, kadını yetiştiren de, Biz kadınlar erkeklerimizi doğduğu andan itibaren " aslanım, kaplanım" gibi yırtıcı hayvanların isimlerini takarak severiz ve yaptıkları darplarda bir haklılıklarının olduğunu düşünüp cezalarını bile vermekten vazgeçeriz. Kızlarımızı ise (menekşem, gülüm, perim, ayım, yıldızım, papatyam" gibi sevgi ve ışığın simgesi isimleri takarız.
Çocuklarımızı okula göndeririz. Ağabeye " Bak kız kardeşine sahip çık, biri bir şey yapar koru onu" Ağabeylik ya da erkeklik duygularına kapılan genç kızın küçük bir hareketinde " oraya bakma, şuraya gitme şu hareketi yapma, bak seni döverim, bir daha dışarı çıkamazsın" gibi tehditlerle kızımızı iyice sindirip kendi haklarını savunmasının önüne engeli hemen koyar.
Peki, neden böyle yapıyoruz. Neden kızlarımızı da bir yerlere gönderirken "seni sana emanet ediyorum, kendine dikkat et" demiyoruz?
Biz anneler erkek ve kız çocuğumuzu eşit hakları vererek onları ödüllendirmiyoruz. Aile içinde anne genelde çocuklarının üstünde söz hakkına sahiptir ve bu hakkını, gelecekte kendimize düşman bir erkek evlat yetiştirmek için kullanmakta değil miyiz?
Biz kadınlar neden kızlarımızı korkak yetiştiriyoruz. Erkekleri hep bir canavar gibi gösterip onlardan uzak durmasını ve " erkekten arkadaş olmaz" kelimesini söyleyiveriyoruz.
Sevgili kadınlar bugün bu durumda isek bunun en büyük sorumlusu biraz da bizler değil miyiz? Çuvaldızı kendimize, iğneyi başkalarına batıralım. Bakın o zaman nasılda tüm gerçekleri göreceğiz. Bunu yapabilmenin de en temel ilkesi eğitim. Bizler önce kızlarımızı eğitmeliyiz. " babalarına ve evdeki erkeklerin itirazına rağmen" Onların haklarını kimsenin gasp etmesine müsaade etmemeliyiz, gerekirse kendimizi onların ününe süper ederek. Haydi, bugünden itibaren başlayalım temel değişimlere. Bu gün bir isek yarın iki olacak ve bu isyan çığ gibi büyüyecek, erkek çocuklarımız ve kızlarımız arasındaki adaletli dağılımı sağlayacağız..
Biz kadınlar kendimizi kutsal olmaktan çıkartmadığımız sürece aynı işkencelere maruz kalacağız. Bizler kutsal değiliz. Bizler de herkes gibi insanız ve insanca yaşamak istiyoruz. Bu yaşamı da yine biz kadınlar başaracağız. Başarmalıyız. Başka yolumuz yok çünkü.
Erkeklerin de bizlere "kutsal varlıklardır " diye bakmalarına izin vermemeliyiz.
Lütfen sevgili bayan arkadaşlarım kendimizi kutsal olmaktan çıkartalım. Bu düşünce ve bu davranış bizlerin her gün biraz daha elimizden insanca yaşamak için verilen haklarımızın alınmasını sağlıyor. Kutsal olan şeyler çok değerlidir ve bir camekânın ardında, hiç el sürülmesine bile izin verilmeden bakılmasını sağlar. Oysa bizler özgür ve dünyada var olan canlılar ile eşit bir yaşamı istiyoruz. Kutsal olmak değil insan olmak ve insanca yaşama katılmak istiyoruz.
Sevgiler yüreğinize
onurumsun- Türkan DİNÇER
onurumsun tarafından 9/3/2008 5:09:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yavuz Doğan'ın yazısı ile birlikte içeriği itibarı ile bugün hoşuma giden ikinci yazıydı. Tekrar salim kafayla okuyup öyle kapatayım diye geldim sayfaya ama sanırım pek hoş bulmadım...
Kimsenin avukatı değilim... Sn. ARZUUU'yu da reel hayatta tanımam... ki, dost ahbap savunması gibi algılanmasını istemediğim içindir bu açıklama... ama...
Sn. Suat Uğur...
Direkt olarak adınızı belirterek yazıyorum ki; sitede bir çok insanın yaptığı gibi
"ben yazayım da kim üstüne alınırsa alınsın" tarzını kendime yakıştıramam...
Konu ne olursa olsun karşınızdaki muhatabınız bir bayan ve öyle ince bir ihtihza ile cevap vermişsiniz ki... açıkçası "bence" hoş değil...
tek satır... ama içinden çok satır doğuracak tek satır !...
Güzel toparlamış demek iki manada algılanabilir...
Önce konuyu dağıtmış, sonra da toparlayarak güzel hale gelmiş de olabilir... ya da
sağdan soldan bir yerlerden alıntı yaparak toparlanmış hissi uyanabilir... hadi bunu geçelim ve diyelim ki ayrıntı...
Asıl önemli olan "dertli bir yazı olmuş ama deman kimde belli."
derman... olsa gerek sanırım...
Hakikaten... neden belirtmediniz dermanın menşeeini ?
Ucu açıkta kalan cümleler her yere çekilebilir !
Not : Yazıyı eklememden sonra gördüm yeni eklemenizi... ve ucu açıkta kalan bölümü aydınlatmışsınız... bunu belirtmek istedim...
Rom@ntik tarafından 9/3/2008 2:41:55 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sn.Uğur,dert benim değil maalesef toplumun derdi.Kadınlarımızın başı örtülü mü olsun açık mı olsun tartışması yapan yurdum insanı kadının hak ve hukukunu nereye kadar gözetiyor dersiniz.Genelleme yaparak yazdım ben bu yazıyı ve ben de kısmen de olsa bu durumu yaşayanlardan biriyim .Ama toplum içinde aile içinde değil.
Eğitilmesi gereken insanlığın bütünü dünya ülkelerinin bir kısmında da durum çok farklı değil çünkü.Muassır medeniyet seviyesine ulaşmak için eğitim ve öğretim şart.
Yani diyorum ki dert sizin de derdiniz ve merheminiz varsa başınıza sürmeye başlayabilirsiniz.
Sayfamı ziyaret eden tüm arkadaşlarıma saygı duyarım.Teşekkürler...
On puanlık bir konu ve yazı olmuş.
Ben kendi adıma doğduğum anda değil ama sosyal hayatın içinde bazı zorluklarla karşılaştım.
Boyun eğmedim, yenilmedim ve kendi doğrularımı koydum hep ortaya.islami açıdan haklarımı biliyorum,hukuksal olarak da.Ve hayatımdaki herkesin haklarına saygılıyım,kendi haklarımı da koruyorum.
Ama bu ülkede maalesef kadınlara çok iş düşüyor.o erkekleri yetiştiren de bizleriz.
Toplum içinde hem kendi duruşumuzu belirlerken hem de erkeklerin duruşunu belirliyoruz.
Kadınların sahip olması gereken en büyük güç bence cesaret
Yazından dolayı kutluyorum canım kardeşim.
sevgilerimi bıraktım.
İçeriği ve değindiğiniz konuların gerçekliği oldukça etkili...
Bunları maalesef toplum olarak yaşıyoruz... ve kadınlarımız daha da çok yaşıyorlar !...
Öğrenmek için başvuracağımız adres : Yüce Kuran ı Kerim olmadıkça bu yanlışlıklar devam edecektir !...
Allah c.c. ayrım yapmadan eşit yarattığını defalarca beyan etmiş hemen her sure'de...
ve adının dahi başlangıcında bu özelliği irdelemiş...
"RAHMAN ve RAHİM" sıfatı ile..
Kadın hakları, beğenmedikleri Rahmetli ATATÜRK tarafından hediye edilmiş kadınımıza ama devamını getirmeyi toplum olarak kabullenememişiz !
Bizde, kadın... eğer Ana ise saygı görür... ki; maalesef artık o da yitirilmeye başlanan en büyük değerlerimizden biri !
Tebrik ederim
SAYGILARLA
Rom@ntik tarafından 9/2/2008 9:15:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Güzel bir yazı çıkmış geneline bakarsak..
"Eş ve denk" karşıt "eşit ve denk" içerik farkı anlambilimsel tekrar düşünülmeli ama..
Belki bu nedenledir, ben; eşit olan erkek, kadın ise denk olmak gibi de veya şeklinde anladım sanki ? O izlenimi veren yerleri yumuşatmalı, eşit ve denki tam anlaşılırlıkta güçlendirmelisiniz değerli yazar.
Tam puan..
Saygıyla..
Göktürkmen tarafından 9/2/2008 6:58:58 PM zamanında düzenlenmiştir.