- 869 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GEVŞEKLİK GÖSTERMEYİN, ÜZÜNTÜYE KAPILMAYIN ALLAHA İNANMIŞSANIZ ÜSTÜN GELECEK SİZLERSİNİZ. (Ayet)
Bizim ne çok düşmanımız varmış Dün PKK, PYD, DAEŞ bu gün ABD; AB bunların yanında içeride yetişen bizim ekmeğimizi yiyen, bu ülkede yaşayan FETÖ, CIA’nın mankurtları, Tayyip ERDOĞAN topunuz gelin derken demek ki bunları kastetmiş. Şer güçleri var gücüyle saldırıyor, eylem üstüne eylem yapıyor. Bir kanlı cinayetin mahiyetini anlamadan yeni bir saldırıya maruz kalıyoruz. Bu saldırıların her biri bizi birbirimizden koparmak kargaşa yaratmak, psikolojik olarak çökertmek amaçlı. Henüz bir sarsıntıyı atlatmadan başka bir saldırı ile sarsılıyor ruhumuz, beynimiz, vicdanımız. Bunların hepsi bizi aklıselim olmaya, olayları iyi okumaya, doğru algılamaya götürüyor. Kuklacı perde arkasında iplerini ele geçirdiği terör mankurtlarının ipini çekiyor. Bu bazen PKK, bazen haşhaşi, bazen Fetö bazen de haşdi şabi oluyor. Bunların hepsi haçlı zihniyetinin yüz yıllık hesaplaşması gibi geliyor.
Yangına çevrilmek istenen Ortadoğu kan gölü haline getirilmek isteniyor. Rusya’nın büyükelçisini vurmak ancak kuklacıların işine yarar. Bu olayın oluş zamanı ve oluş sebepleri üzerinde çok çalışılması gereken bir konu. Baktığımızda ilk etapta görülen: Üçlü zirvenin engellenmesi, İran Rusya ile ilişkilerimizin iyileştirilmesinin engellenmesi, en önemlisi de fetönün ben varım hala sizin hakkınızdan gelirim demesi. Çok daha önemli olanda fetönün ben batıyı kullanabiliyorum gücüm daha büyük, kendi başınıza bensiz iş yapamazsınız demek.
Böylece Türkiye’yi ve Rusya’yı yalnızlaştırmak. Olayların gelişine bakılırsa hiç de öyle olmuyor. Suikastın en fazla Rusların elini güçlendirmekten başka bir maksada hizmet etmediği çok açıktır. Sadece Suriye politikaları açısından değil, ikili ilişkileri de etkileyerek, Moskova’nın elini güçlendirdiği Günyüzü gibi açık. Yine yanıldılar. Moskova’da Suriye ve Halep için can alıcı noktalara parmak basıldı. ABD bu masada yer alamadı belki de bunun hırçınlığı. Belki de ABD, PYD’ yi silaha boğdu, Âmâ Türkiye el-bab’a girdi bunun hazımsızlığı. En önemlisi de Türkiye’nin aklını başına getirmesini ve batı politikalarına uyum sağlamasını istiyorlar. İktidarı ve Erdoğan’ı zor duruma sokacak, halkı isyana sürükleyecek bir kargaşa ortamı oluşturulmaya çalışılıyor” olmasıdır.
Biz bu suikastı doğru okuyoruz da acaba İran ve Rusya’da okuyabiliyor mu? Rus yetkililerinin beyanlarına bakılırsa okumuşa benziyor. İran ise çok sinsi pers yayılmacılığını amaçladığı için suspus İran’ın ulus devlet karakterine dönüşen dış politikasındaki fırsatçılığı, Amerika’nın bizi hizaya çekme politikaları, AB’nin tarihsel karın ağrılarını dışa vuran söylemelerinden büyük komplo sonuçları çıkartabiliriz.
Bu zor zamanda doğru analize ve doğru kararlara ihtiyacımız olduğu açık. İçerideki muhalefetin başını iki eli arasına alıp iyi düşünmesi ve ülkenin milletin menfaatine olan konularda doğru kararlar vermesi lazım. Olayların kronolojisine bakılırsa kilit taşı döşer gibi döşenerek ortaya konuyor. Parantez açıldı içi dolduruluyor. Bu parantezin içini biz doldurmalıyız ve biz kapatmalıyız.
Ortalık çok çetin, çok vahim. Bu mücadele var olma yok olma mücadelesi. Sevr’in önümüze konma meselesi. Bütün mesele Sevr’de sıkıştırıldığımız gibi Suriye’de de sıkıştırılma meselesi. Var gücümüzle mücadele, inadına mücadele. Alternatifi, Alternatifi küçülmek, parçalanmak, rehin alınmak, rezil olmaktır.
Alternatifi 21. Yüzyılda bir Türkiye olmamasıdır! Buna razı mıyız? Buna bu ülkede kim razı gelebilir, kim teslim olabilir? Özellikle bazı güçlere, ülkelere, örgütlere çalışanlar dışında, Bilmeyen kaldı mı? Dünyanın bütün ülkelerinin büyük bir hesaplaşma içine girdiğini bilmeyen var mı? Birçok ülkenin bu yüzyılda belki de yok olacağını, Meselenin sadece Türkiye olmadığını, Doğu’nun ve Batı’nın bütün ülkelerinin bu hesaplaşmayı bir şekilde hasarsız atlatma derdinde olduğunu Bilmeyen var mı? Coğrafyamızın acımasızca paylaşıldığını, krizlerin bizim topraklarımıza ihraç edildiğini, böyle bir coğrafyada Türkiye gibi dirayetli bir ülkenin ayakta kalmasının hesapları bozduğunu Bilmeyen var m? bu yüzden yok edilmek istendiğimizi kavramayan kaldı mı? Eğer bir akıl yukarıda sayılanları göremiyorsa basireti bağlanmış demektir. Basireti bağlanmamışsa ihanet ediyor demektir.
Yüz yıldır hem içeriden hem dışarıdan vuruluyoruz bugün de öyle. O zaman ayakta kalmaya çalışıyorduk bugünse büyüyerek var olmaya çalışıyoruz. Çünkü büyüme, güçlenme dışındaki bütün ihtimallerin yok olmak olduğunu biliyoruz.
Türkiye bu haldeyken, böylesine tarihi bir mücadele verirken, içeriden terörle, dışarıdan çokuluslu ortaklıklarla diz çöktürülmeye çalışılırken çatlak seslerin, içerideki direnç odaklarının her çıkışı, her tepkisi ihanettir. Bunların bazıları başka ülkelerin, güçlerin içerideki uzantılarıdır. Bazıları kişisel çıkarları öne alan cahiller, ahmaklardır. Allah’ın şu vaadini unutmamak dileğiyle.(‘’Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın, Allah’a inanmışsanız üstün gelecek sizlersiniz.’’)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.