- 1262 Okunma
- 7 Yorum
- 3 Beğeni
ONDAN SONRA
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
22 ARALIK 1914, SARIKAMIŞ HAREKATI...
ONDAN SONRA, OSMANLI 1. DÜNYA HARBİNE NASIL SOKULDU?
1.Dünya Savaşından bu güne kalmış bir hüzün günü, bu gün... Bakmayın 102 yıl geçmiş olmasına, acılar mürur zamana uğramıyor. Sarıkamış Faciası bu gün de, o günkü kadar canımızı acıtıyor…
1.Dünya Savaşı 1914’de başlamıştı. 11 Kasım 1918’e kadar nice canlar yakmıştı. Savaşa katılan 26 Devlet, 4 yıl üç ay boyunca beş kıtada ortalığı hallaç pamuğu gibi savurup, yaktı, yıktı. İnsanoğlunun böyle bir cinnete düşebileceği Tanrıların bile aklından geçmemiş olsa gerek.
Avrupalı devletlerin kendi aralarında bir hesaplaşma olarak başlattıkları bu savaş, sömürgeler üzerinden Afrika ve Asya’yı da yakıp yıkmaya başlamıştı. Ve bu curcuna içine Osmanlı Devleti de bir şekilde sokulunca adı olmuştu DÜNYA Savaşı. Savaşı başlatanlar başkasıydı ama kabak Osmanlının başına patlayacaktı.
Dört yıl boyunca yaşı kaç olursa olsun fark etmez, kilosu 45’i geçen tüm Anadolulu cepheye sürüldü. Bu cümleme lütfen dikkat: Yaşı kaç olursa olsun, yeterki 45 kilodan ağır olsun…
Bu insanımız onca yıl 5 cepohede birden niçin savaştırıldı?
Savaş ilk çıktığında Osmanlı yönetimi bu berbat savaşın dışında kalmak kararlığındayken ve üstelik İtilaf (Anlaşma) devletleri de Osmanlı devletinin savaşa girmesini istemiyorken ne olmuştu da birden savaşın içinde bulmuştu kendini?
Evet ilginç değil mi? İtilaf devletleri Osmanlıyı bu savaşın dışında tutmak istemeleri… Ama doğru, zira Osmanlının savaşa Ruslarla kolkola girmesi söz konusu olmayacaktı, bari savaş dışında kalsın diyordu onlar… Almanlar ise yansızlığımızı bozarak kendilerine katılmamızı da istemekteydiler. Savaşın bir an önce bitirilmesi için; İtilaf Devletlerinin güçleri bölünmeli cepheleri genişletilmeli idi. Bunun da tek çaresi Osmanlının kendi yanlarında savaşa girmesi idi. Bir olupbitti ile Osmanlıyı savaşa sokmak istemekteydi. Bunun için de Enver Paşayı kullandı.
Ama ah o Enver Paşa, ah! O cücük kafasıyla savaşa Almanya’nın yanında girmek, İmparatorluğun kurtulması için son şans diye düşünerek pek çok konuda önemli çıkarlar sağlanabileceğini savunup ittiriverdi koskoca ülkeyi savaşın içine… Aklı sıra Balkan Savaşlarında yitirdiklerimizi geri alınabilecekti. Almanlar, Rusları çökertince de, Kafkaslardaki Türkler bağımsızlaşacaktı, Biz de oradan Orta Asya’da yaşayan Türklere ulaşarak, Büyük Turan İmparatorluğunu kurma olanağını bulabilecektik. Ve savaşı kazanan tarafta bulunursak, pek çok ekonomik çıkarlar da elde edebilirdik.
Enver Paşa, Almanlarla sürekli gizli ilişkiler içinde idi. Hatta savaşın çıktığı günlerde, Almanlarla gizli işbirliği anlaşması bile imzalamıştı.
İngiltere (Donanma Bakanı Churchill); tersanelerinde teslime hazır durumda olan ve parası peşin olarak ödenmiş Sultan Osman ve Reşadiye adlı savaş gemilerine el koymuştu. İngiliz Donanmasından kaçarak, Osmanlı Devletine sığınan Ve YAVUZ ve MİDİLLİ adları verilen iki Alman gemisi; Mürettebatı birlikte Osmanlı DONANMASINA katılmıştı… Ve bu gemilerin Komutanı Amiral Soushon Osmanlı donanmasının başına getirilmişti…22 Ekimde, Enver’in Amiral Souchon’a verdiği gizli emirde; “Türk Donanması, Karadeniz’de, deniz hâkimiyetini sağlayacaktır. Rus donanmasını arayınız ve onu nerede bulursanız, ilan-ı harpsiz, hücum ediniz.” Savaşa girmeye karşı olan Nazırlara da Padişah’a Yüksek rütbeli Komutanlara ve Sadrazam Sait Halim Paşa’ ya bilgi verilmemişti. Şeker Bayramının arifesi olan 29 Ekim günü Alman Amiral Souchon komutasında, hem Alman hem de Türk askerlerinin görev yaptığı Osmanlı Donanmasının Rusya’nın Karadeniz’deki limanlarına saldırması ve birçok Rus savaş gemisini batırması herkesi şaşkına çevirdi. 2 KASIM 1914’te; Rusya, 5 KASIM 1914’te de İngiltere ve Fransa Osmanlı’ya savaş ilan etti. Osmanlı da; 11 KASIM da cihat ilan edildi ve 12 KASIM 1914’te aynı devletlere savaş ilan etti.
İşte böyle… Koskoca Osmanlı Devleti basiretsiz insanların elinde bir felakete sürüklenmişti…
*
ONDAN SONRA, GELELİM SARIKAMIŞ’A
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşına girer girmez Doğu Cephesi açıldı. Bu cephenin açılmasını ittifak grubu da, itilaf grubu da istiyordu: Ruslar Berlin Anlaşması ile kendisisine verilen Doğu Anadolu’daki Kars, Ardahan ve Batum’u ilerideki savaşlar için bir hazırlık üssü haline getirmişti.
Ruslar, Osmanlıya savaş ilan edince; Doğu Anadolu’daki diğer illeri ellerine geçirmeyi ve olanak bulurlarsa, Müttefikleri İngiltere’den önce Basra Körfezine inmeyi planlamaktaydılar.
Enver Paşa ise, ani bir baskınla bu Rus güçlerini dağıtıp, öncelikle Kars, Ardahan ve Batum’u kurtarmayı hedeflemekteydi.
Ardından Osmanlı birlikleri Güney Kafkasya’ya girip, oradaki Müslümanları Ruslara ve Ermenilere karşı ayaklandıracaklardı. Bunları da gerçekleştirdikten sonra Turan yolu açılmış olacaktı.
Orta Doğu’da elden gitme tehlikesi yüksek “petrol” bölgeleri yerine “Kafkas Petrolleri” Osmanlı yöneticilerini ileri harekâta yöneltiyordu. Ancak düşünceleri gerçekleştirecek bir alt yapı yoktu.
1914 yılı sonbaharında, Ruslar Sarıkamış’a güçlü bir Garnizon yerleştirilmişler ve demir yolu döşeyerek, her türlü ulaşımı kolaylaştırmışlardı.
Osmanlı’da ise Ankara’dan öteye demir yolu hattı bulunmadığı gibi karayolları da yetersizdi.
Ruslar, Sarıkamış çevresinde yığınak yapmaya başladılar ve ileri harekete geçtiler.
Doğu Bölgesi’nin ikmali; Trabzon limanından sağlanmaya çalışılıyordu. Ancak deniz gücü de zayıftı.
Ruslar, savaştan önce gerekli hazırlıkları yapmışlardı.
Osmanlılar da ise savaş başladıktan sonra bile askerin ihtiyacı karşılanmamıştı.
Askeri güç bakımından da Ruslar üstündü.
Osmanlı, Doğu Karadeniz halkını teşkilatlandırarak çete savaşı hazırlığında idi.
1 KASIM 1914’te Rus saldırısı ile savaş başladı.
Ruslar; Kars, Sarıkamış üzerinden sınırı aşarak, Narman, Eleşkirt ve Doğubayazıt’ı ele geçirmek için, saldırıya geçmişler, Pasin ve Aras Boyundan Eleşkirt’e ilerlemişlerdi.
Ancak; Erzurum Köprü Köy’de Rus harekâtı durduruldu.
Harbiye Nazırı Enver Paşa 1914 yılı ARALIK ayı başında; Gemiyle Trabzon’a oradan da karayolu ile Erzurum’a geldi. Amacı; Rusları geri atarak, Kafkas Türk’leri ile birleşmekti.
Böylece Erzurum’da ki 3. Ordunun Ruslara taarruz etmesini karalaştırdı.
(Bu Tarihte Osmanlı Genelkurmay Başkanı; Alman Generali Bronsart von Schellendorf idi.)
3.Ordu K. Hasan İzzet Paşa; Koşulların olumsuz olduğunu belirterek, karşı tavır aldı. Fevzi Paşa ve Liman von Sandres paşa da karşı idiler.
Enver Paşa Ordu Komutanı’nı görevden aldı. Komutanlığı da kendisi üstlendi. 10. Kolordu Komutanlığına da Hanedan Damadı Albay Hafız Hakkı Bey’i getirdi.
22 ARALIK 1914’te Taarruzu başlattı.
3. Ordu’nun bir bölümü Allahuekber dağlarını yürüyerek aşacak ve Sarıkamış kuşatılacaktı. Ama kimi Komutanların “Sarıkamış’a ilk giren olma” hayaliyle kendi başlarına hareket etmeleri, Hafız Hakkı Beyin kaçan Rus birliklerini takip ederek, kuşatma hattını gereksiz yere genişletmesi ve on binlerce askeri kışlık elbiseleri olmadan karlarla kaplı Allahuekber Dağlarına tırmandırılması büyük felaketi getirdi.
Birliklerimizin bir bölümü Allahuekber Dağlarını aşarak, Sarıkamış’a girmeyi başarmasına karşın Ruslar tarafından yok edildiler.
Ama asıl facia dağlarda yaşandı.
Ruslara karşı henüz tek bir kurşun bile atmamış olan on binlerce askerimiz soğuktan donarak, sonsuz bir uykuya daldı. Binlercesi de TİFÜS’TEN kırıldı.
25 ve 26 Aralık günlerinde de durumumuz daha da kötüleşti.
27 ARALIKTA Ruslar, taarruzu durdular.
Enver Paşa ölümden zor kurtuldu.
3 Ocak 1925’te her şeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hakkı Bey’i Paşa yaparak 3. Ordunun başına geçirdikten sonra, Erzurum’a döndü.
Daha birkaç gün önce on binlerce askeri Allahuekber dağlarına süren Hakkı Paşa, 4 Ocakta geri çekilme emrini verecek ve Sarıkamış Harekâtı böylece büyük bir hezimetle ve hüzünle noktalanacaktı.
Bir kaç gün sonra Ordu Komutanı Hakkı Paşa da Tifüsten ölecektir.
Harekât sırasında 63 bin dolayında Türk askeri; soğuktan, açlıktan, salgın hastalıktan ve çatışmalarda yaşamını yitirmişti.
Rus kaybı da 28 bin idi.
İşin ilginç yanı; Sarıkamış Harekâtı sırasında Avrupa da savaşların durmuş olması idi, yani aceleye gerek yoktu.
Sarıkamış Harekâtında; 90 Bin Askerden, 12 bin asker geriye dönebildi.
15.000 esir verilmişti. Dönenler de hastalıklı idi.
Ruslar da 16.000 ölü ve 12.000 yaralı vermişti.
Kafkas cephesinde ki bu çöküntüden sonra, Doğu Anadolu ve Karadeniz kıyıları Rus saldırılarına açık hale geldi.
Çanakkale Muharebesi başlayınca yardım da gönderilemedi.
Ruslar 1915 yılı sonlarına kadar hareketsiz kaldılar.
Doğu Anadolu’da ki Ermenilerin Ruslara yardım etmesi ve devlet yardımının gelmeyişinin etkisi ile Ruslar; Artvin’den Trabzon’a (Giresun’da Harşit suyuna kadar), oradan da Gümüşhane ve Bayburt’a kadar olan bölgeyi işgal ettiler.
Bölge halkı göç etmek zorunda kaldı. (Trabzon’dan 320 bin kişi göç etmişti)
*
ONDAN SONRA,
Sarıkamış Harekâtı’nın 102. Yıldönümünde tüm Şehitlerimizi şükran ve saygı ile anıyoruz…
YORUMLAR
eleştirim yazının birinci bölümüne dair:
Evet , itilaf devletleri Osmanlı'nın savaş dışı kalmasını istiyorlardı. Ne kadar güzel değil mi?
Avrupa kendi kendini yerken Osmanlı savaş dışı kalsa ne güzel olurdu...
..
Ama o olay öyle değil..
Osmanlı iki tarafla da müzakere halinde. Ama itilaf devletlerinden tek bir beklentisi var: savaş sonrası toprak bütünlüğünün garanti altına alınması. Ama İngilizlerin cevabı bu konunun ancak savaş sonrası görüşülebileceği şeklinde.
Yüzyılı aşkın süredir Ruslar boğazlara ve doğu anadoluya stratejik öneminden hakim olmak isterken,,, orta doğu petrolleri keşfedilmiş, İngiliz ve Fransızların bu petrol bölgelerini sömürgelerine katacakları bariz belli olmuşken ( Abdülhamid zamanı çizilen petrol haritası bunu gösteriyor),,,
ingilizlerin, bu konuyu savaştan sonra görüşelim cevabı , Osmanlı için gelecekteki düşmanlarını açık açık söylüyor gibi.
Yani Enver Paşa , Turanı kurmak için, hevesiyle hırsıyla devleti savaşa soktu demek istiyor yazıda. Ama şimdi savaşa ittifakın yanında girmek, gelecekte itilafa karşı tek başına savaşmaktan daha iyi olacaktı.
ONDAN SONRA
Terimleri doğru kullanmışsınız; bunu diğer okuyucularla da paylaşmak isterim.
"Rus kaybı da 28 bin idi."
Askeriyen'n "kayıp" terimi siviller tarafından genelde yanlış anlaşılır. Kayıp sadece ölüleri değil, yaralı, esir ve asker kaçaklarını içerir.
"Ruslar da 16.000 ölü ve 12.000 yaralı vermişti."
Rusların kaybı 28,000 dir ama ölü sayısı 16,000 dir.
Benzer şekilde Osmanlıların kayıpları 78,000 dir (63,000 i ölü olmak üzere).
18 Mart'a fazla kalmadı. O gün geldiğinde yine "250,000 şehit" sözleri havada uçuşacak. Hayır, 250,000 kayıp sayısıdır. Çanakkale'de Osmanlının verdiği ölü sayısı 60,000 dir. Sayıyı 250,000 e çıkaran yaralı, esir ve kaçaklardır.
Saygılarımla.
Merhaba tam gününde olmuş.İçimizdeki acıdır Sarıkamış..
Önce Hafız Hakkı Paşa'nın Erzuruma inince "Şeref hariç her şey bitti" sözünü anlamaya çalışmalıyız,sonra da Ruslara esir düşen Yarbay Köprülülü Şerif Beyin hatırlarını da okumalıyız bu tarihi anlamak için.
(Sarıkamış Meydan Savaşı ve İhata Harekatı,İş Bankası Yayınlarından)
Ve şu Sarıkamış türküsünün 4 satırı hepimizin ezberinde olmalı:
Sarıkamış üzerinde kar,
Karın altında Mehmet'im yatar.
Gülüm donmuş,kara dönmüş,
Gören sanmış yarini sarar!
Acısız günlerde yaşamak dileğimle.
Bir olay daha nasıl anlatılabilir ki?
sabri ayçiçek tarafından 12/22/2016 12:28:45 PM zamanında düzenlenmiştir.