- 2068 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİMİZDEKİ DENİZ
İçimizdeki deniz…
Görmüyorsunuz değil mi?
İçimizdeki denizin zamansız çıkan rüzgârlara karşı verdiği mücadeleyi, ruhumuzun her dalgalanışında kıyılarımızda nöbete duran sert kayalara, her çarpıp geri gelişinde aldığı yaraları, kanayan yanlarımızı görmüyorsunuz değil mi?
Duymuyorsunuz değil mi?
Sancılı haykırışların, su üstünde bıraktığı halkaları ve peş peşe gelip yüzümüze, ıslak ve soğuk bir tokat gibi çarpan nedenleri. İçimizden sayısızca kum tanesi çalan, derinlerimizi daha da yaralayan, bizi bizim içimizde boğmaya çalışan alaboraları görmüyorsunuz değil mi?
Hissetmiyorsunuz değil mi?
Önünde ne varsa yıkıp geçmek midir mücadele? Suçsuz günahsız insanları bin derde itip, yüreğin bile titremeden ardında bırakmak mıdır inanmak? Seni sevenleri hiçe sayıp, uğruna bin ömür tükettiğimiz değerlerimizi ayaklar altına alıp yürümek midir sevmek?
Hiç dokunmaya kıyamadığınız saçlarınız oldu mu? Ya da baktıkça yüreğinizi titreten gözleriniz. Sevgi cümleleriniz oldu mu hiç, şiir dizelerine inci gibi dizdiğiniz. Hiç sevgi büyüttünüz mü gönül bahçeniz de? Dikenine aldırmadan, kanayan yanlarına rağmen bir gülü içinize sığdırmaya çalıştınız mı? Hiç bir damla yaş olmak istediniz mi sevdiğinizin kirpiğinde? Düşeceğinizi bile bile…
Bilmiyorsunuz değil mi?
İmkânsıza imkân tanımak için, bedenini ayakta tutan ruh ağacının köküne yalan ekmek, riya büyütmek ve o ağacı kurutmak uğruna yağmur olup ihanet yağdırmaksa gökyüzünden, bırakın bizi, biz kuraklığımızla ölürüz…
Ve ölürken bile yaşama sebeplerimize sahip çıktığımız gibi ölüm sebeplerimize de sahip çıkarız�
Ve yakarız, bizi yakmak için kibrit çakılan ateşi ve yıkarız yüreğimi ezmek için kurulan pusuyu ve yeniden çakarız düşüncelerimi tarumar etmek için akıl duvarımızdan sökülen her çiviyi…
-Suskunluğumuz asaletimizdendir, esaretimizden değil-
Can içinde can büyütüp bıraktıysak dünyaya ve yaktıysak umut ateşini siper olup rüzgârın önünü kesmesini de biliriz…
Oysa bilmeliydiniz, gülün çölde açmayacağını, kokusunu çamura saçmayacağını ve sevdası uğruna bin ateşte kavrulmaktan kaçmayacağını.
Bu bahar göremediyseniz çiçeklerimizi açmadığımız için değil, sakındığımız içindir.
Gizli bahçeler içinde binlerce dalımız, yedi renk çiçeklerimiz ve avlumuzda sevgi çığlıkları arasında, coşkuyla oynayan binlerce çocuklarımız var…
Sizi de bekleriz…
Leyla Usta