- 444 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BENİ DE ALIN
Günlerdir bekliyorum.
Çoktan hazırladım çantamı.
Alışkandır oda benim gibi taa 51 tevkifatı günlerinden kalma bir evecenlikle.
Bir deprem çantası gibi içi en lüzumlu şeylerle dolu, kapıya en yakın yerde.
Picama, diş fırçası, tıraş takımı...
Tansiyon hapımla kalp ilacım cebimde; ensülin iğneleriyse buz kabının içinde.
Aldım alacağımı, verdim kime ne vereceksem de...
Oysa Türkiye’ye borcum çok
Büyüttü, adam etti, bu yaşa getirdi beni; ödeyemem var ömrümü versem bile.
Bir hesabı bekler gibi bekliyorum şimdi.
Buradayım, işte alın beni de.
Oturma odasının ışığı bütün gece açık.
Kulağım kapıdan gelecek en ufak seste.
En hafif rüzgarda kıpırdayan bir yaprak hışırtısı duysam, ya da karanlığın içinde bir gölge kımıldasa...
İşte! Geldiler, diyorum, şimdi bahçe kapısını geçerler...
Az sonra da taşlığa çıkan merdivenlerde...
Ah, hepsi birden doluşup, bari çiçekleri ezmeseler de...
Akşam sefaları arsızdır evet! Papatyalar kendiliklerinden de yetişebilirler.
Güllerse zararı yok, zaten budanacaklardı. Ama küpe çiçekleri nazlıdırlar. Sardunyalar kırılır en küçük bir dokunuşla. Menekşeler alıngandır.
Çiçek büyüttüyseniz elbette bilirsiniz bunları.
Alın beni de.
Yapılacak işler listesinin ilk sırasına koydum bunu.
Doktorlar izin vermese de dayanabilirim daha günlerce; nasıl dayandıysam Parmaksız Hamdi’yle, Kemikkıran’ın işkencesine...
Sizin soracaklarınız olmasa da söyleyeceklerim var benim.
Kuşkusuz biliyorsunuz ne düşünüyorum şu olup bitenler hakkında. Neyi seviyorsam, neyi sevmiyorsam. Neyin yanındayım, neye karşıyım. Nasıl duruyorum söz gelimi aynanın karşısında. Geçmeden tezgahın başına, her sabah nasıl su veriyorum fesleğenlere. Ve nasıl seviniyorum çocuk gibi ağacın elifini, taşın şah damarını bulunca.
Çünkü dinliyorsunuz beni de. Ama ben de suç işliyorum durmadan konuşarak heykellerimle. Zamlardan, sel baskınlarından , cinayetlerden söz ediyorum onlara.
İlgili yasanın felaket tellallığı maddesini düzenleyen fıkrasına sokulup kovuşturulabilir bir suç olabilir bu da.
Bugün, bir kadının üç çocuğun ellerinden tutarak porsuk çayına atladığını anlatan birinden yarın, devrimden söz edeceği de beklenebilir.
Tezgahın üstü günün haberleriyle dolu,
Gökyüzü turnalarla...
Yaz bitti göçüyorlar...
Birden aklıma geliyor, günlerdir hatırlamaya çalıştığım o dil yakan kelime.
Öyleyse
Alın beni de!
Beni de alın!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.