- 1014 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TEK BAYRAK, TEK MİLLET, TEK VATAN, TEK DEVLET
Türkiye 2002 den beri yaptığı hamleler ve uyguladığı stratejiler sayesinde hem içeride hem dışarıda güç kazandı. Kazanmaya da devam da ediyor. Ne var ki bunu gören Avrupa İsrail ABD vekâlet verdiği bazı örgütlerle durdurma planları yapmaya, çeşitli bahanelerle ülkemiz hakkında ki söylemlerini değiştirmeye, AB parlamentosundan kararlar çıkarmaya çalışıyor.
Bu gün biz güçlenirken onlar yerinde saymaya ve gerilemeye, güç kaybetmeye başladı. Hatta AB dağılmaya başladı ve çöküş dönemine girdi. Bunu gören AB kendi kritiğini yapmak yerine Türkiye’ye sataşmaya ve mültecilerin ülkelerine girmesine bağlıyor. Bence Avrupa kendi sorunlarına dönmeli ve kendi sorunlarıyla yüzleşmeli. Zamanı iyi kullanmazlarsa sonuçlarının hezimet ve dağılma olduğunu görmeli. Milyonlarca Müslümanların kanından beslendiler. Bu mazlum milletlerin kanının hesabını Allah mutlaka soracaktır. O hesap Allaha ait. Kimsenin hakkı kimsede kalmaz.
Geçmiş dönemlerde Türkiye üzerinde oynadıkları oyunları, yaptıkları planları bilmiyorduk, yâda boyun bükmek zorunda kalıyorduk. Âmâ biz gaflet uykusundan uyandık. Oyunlarını biliyoruz planlarının şifrelerini çözdük. Onun için telaş etmeyeceğiz, korkmayacağız. Türkiye’nin şartları değişti. Siyasi iradesi değişti. Onun için endişeli değiliz. Paravan örgütlerini ne kadar üzerimize salsalarda, ne kadar Sünni Şii oyunları oynasalar da, artık onları okuyabiliyoruz. Ona göre de gardımızı alıyoruz.
Eskiden siyasi iradeyi sindirdiklerinden, orduyu yanlarına aldıklarından her istediklerini yapabilen bir Avrupa vardı. Şunu unuttu galiba: Bugün milletçe uyandık. Bu millette sizin siyasi oyunlarınızı, kirli emellerinizi biliyor. Bu bilinç; tek bayrak, tek millet tek vatan ve güçlü Türkiye var karşınızda. Kritik eşik aşıldı. Millet devletine güveniyor. Millet siyasi iradeye güveniyor. Karşınızda muhkem bir güç var artık.2023’ e ne kaldı şurada. Siz bu milleti o zaman görün. Kartlar ve şartlar değişince bütün planlarınız suya düşecek destek verdiğiniz, silah verdiğiniz örgüt bozuntuları da çökecek. Bilin ki koynunuzda beslediğiniz yılan sizi ısıracak. Bu analiz duygusallıktan uzak gerçek bir analizdir. Bunu da böyle bilin. Bilin ki belki yeni bir yüz yıllık plan yaparsınız. Belki 15 Temmuz hayalleri, belki Dolar krizi, belki Toplumsal psikolojiyi sarsmak için; mutsuzluk, umutsuzluk senaryoları yazarsınız. Kitlesel öfke oluşturur, onu besler, toplumsal patlamaya ve sokak terörüne dönüştürmek için yollar ararsınız. Belki PKK’ya, PYD’ye silah verir, Türk, Kürt, alevi mezhepsel çatışma tezgâhları açarsınız. Bu ülkeyi etnik çatışmalara boğarak haritadan silmek, ellerine tutuşturulan yeni harita taslaklarını hayata geçirmek için yine çokuluslu, kirli ve kanlı senaryolar ihale etmeye kalkarsınız. Ama avucunuzu yalarsınız.
Biz kenetlendik artık. Belki Suriye savaşını ülkemiz içlerine taşımak için var gücünüzle çalışır, hem etnik, hem mezhep çatışması çıkararak bölmeye kalkarsınız. Halep’te uyguladıklarınızı Türkiye’nin şehirlerine taşımaya, Anadolu’yu yangın yerine çevirmeye çalışırsınız. İçerideki bütün vatan hainlerini, Türkiye düşmanlarını, PKK’yı, PYD’yi, DAEŞ’i hatta çok uluslu devletleri yanınıza alın gelin başaramayacaksınız. Biz kritik eşiği aştık. Korkmuyoruz sizden. İçeridekileri, dışarıdakileri, vekâlet verdiğiniz terör örgütlerinizi toplayın gelin. Yem olmayacağız size. Bir toprağa vatan diyebilmek için bedel ödemek, kan verip, can vermek lazım. Biz bedeli onun için ödüyoruz. Çanakkale de,15 Temmuzda, Beşiktaş’ta Kayseri’de bu bedeli ödedik Askerimize, polisimize, sivil insanlarımıza emrinize aldığınız çapulcuları saldırtarak, Ülkemizi içeride boğmak, sınırlarının ötesine taşmasını engellemek, sınır ötesi operasyonları boşa çıkarmak, terörün belini kırmak, dağ-taş devam eden mücadeleyi kesintiye uğratmak, Halep duyarlılığı gibi toplumsal coşkumuzu ve hassasiyetlerimizi baltalamak istiyorsanız. Bir kez daha yanıldınız derim.
Daha düne kadar İran’a ambargo uyguluyordunuz, bu gün ne oldu, dost oluverdiniz. Dünden bu güne ne değişti. Demek ki mesele Suriye, Irak değil, mesele Türkiye. Yemezler. Üç yıldır yaşadıklarımız milletimizin, devletimizin direncini artırdı, Kendi elinizle ülkemizin direncini pekiştirdiniz, bizi çok daha büyük saldırılara hazırlıklı hale getirdiniz. En önemlisi de dostumuz kim, düşmanımız kim olduğunu öğrettiniz. Yıkmak için vurduğunuz her yumruk, bizi daha da diriltti, uyandırdı, saflarımızı sıklaştırdı. Yüz yıldır böyle bir direniş azmi, böyle bir bilinç ve hesaplaşma iradesi yoktu. Şimdi oldu.
Bugün biz güçlenirken, siz çöküyorsunuz. İngiltere ayrıldı, İtalya, İspanya ayrılmanın eşiğinde. Oturun da kendinizle bir yüzleşin. Gerçeklerle bir yüzleşin. Bu yüzden endişeli değiliz. Oyunu biliyoruz, güçleri biliyoruz, Türkiye’nin kartlarını ve imkânlarını biliyoruz. Dünyanın nasıl bir güç yapılanması içinde olduğunu, güç haritalarının nasıl değiştiğini biliyoruz, okuyoruz, ona göre pozisyon alıyoruz. Ne kadar karamsarlık yaysanız da, ne kadar kan dökseniz de biz bir kere kendimizi keşfettik, kendi gözlerimizle bakmayı öğrendik, Sadece devlet değil, sadece siyasi karar alıcıları değil, artık millet olarak öğrendik. Bu bir gerçek. Hamide Türkiye’nin, bölgenin ve dünyanın gidişatının gerçeği. Kendimizi bilmemiz, dünyayı doğru görmemiz bize yetecektir. Olayları yaşarken canlarımızı toprağa verirken işte o gerçeği gördük, milletimizin her şeyin farkında olduğunu, nerede duracağını, neler yapabileceğini gördük. Evet, canlarımızı alıyorsunuz, acımız büyük biz bir ölür bin diriliriz. Her dirilen size büyük öfke duyuyor.
Hülasa; pes etmek, yılmak, acizlenmek yok. İnadına güçlü olmak, inadına azimli olmak, inadına kenetlenmek var. İnadına sabırlı olmak, inadına metanetli olmak var. Diz çökmeyeceğiz yılmayacağayız, inadına direneceğiz.
=========================AR==========================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.