- 641 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
EV HALİ
Ortada incir çekirdeğini dolduracak bir mesele de yoktu. Rutin ve her zamanki sohbetlerinden biriydi.Adına sohbet denilirse. Hiç konuşmamaları daha iyiydi. Birbirleriyle ne vakit konuşsalar konular üzerinde mutabakat sağlayamıyorlar, birisinin ak dediğine, diğeri kara diyordu. Hiç konuşmadan da olmazdı. İşaret diliyle anlaşmak mümkün olsaydı, onu da sessiz sedasız denerlerdi ama sonunda bir çıngar mutlaka çıkardı.
Yine öyle bir anda,kadın gözlerinden ateş çıkararak ve işaret parmağını sallayarak, hiddetle ’ Yeter artık! Polise giderim! ’ dedi. Adam anlam veremedi kadının bu saygısızca tehditvari sözlerine. Hem bir değil, bir kaç kez tekrarlanan bir senaryoydu. Polise neden, niçin ve hangi gerekçelerle gidilirdi? Polise gidilecekse çiçek demetiyle gidilmeliydi. Polise kurşunlarla gidiliyordu ve zaten adamların derdi kendilerine yetiyordu. Polise gitmek? Ortada haklı ve gidilmesini gerektirecek bir durum da yoktu. ’ Lanet olsun ulan, nereye gidersen git’ ’ de diyemedi adam. Bilirdi, dışarısı soğuktu, insanlar kurt olmuştu. Cevap verse münakaşa uzayacak, ses tonu artacak,apartmanda duymayan kalmayacaktı.Durduk yerde konu komşuya rezil olmak, gazetelere manşet olmak da vardı.Bu deli kadın polise gider miydi? Giderdi. İnsanın gözü bir defa kararmaya görsün.Bir işin sonunu göremeyen ve nereye varacağını bilemeyen insan, muhatabına göz dağı vermek ve her şeyden önemlisi suç bastırmak için giderdi polise.
Adam içine attı dilindeki bin bir küfrü. Dünya böyleydi işte. Nankörlükler, riyakarlıklar almış başını gidiyordu. Adam atkısını, paltosunu eline aldı,kışlık botlarını çabuk çabuk giydi.’ Bu çirkin yüzünü gösterdikten sonra bende kendi namına sevgi, ilgi bekleme nankör kadın!’ deyip çıktı gitti evden.Uzaklara, çok uzaklara gitmek istiyordu.’Gidişim olsun da dönüşüm olmasın buralara ’ derken bile, biliyordu ki, çocuklar evde ekmek beklerdi. Para olmayınca ekmek alınmaz, yemek de pişmezdi. ’Ya sabır...Çocuklar hele biraz daha büyüsünler, alsınlar ellerine ekmeklerini, gideceksem de o vakit giderim uzaklara.’ dedi içinden.
Herkesin kendi evi her şeye rağmen güzel olurdu. Hem sadece kendilerine mahsus değildi ki münakaşalar. Her evde bir takım sorunlar olurdu.Kendisi de kaç kereler duymuştu komşularının münakaşalarını. ’Her köyün bir delisi olur demişler, her evde de gayet tabi olabilir. Deli, bizim delimiz, atsan atılmaz, satsan satılmaz. İdare edeceğiz mecburen.’ deyip sabah çıktığı evinden, akşam ezanı okunurken geri döndü.Ortalık süt liman olmuş, gündüz yaşananlar unutulmuştu.Ocaktaki yemek pişmiş, çay da kaynamıştı.
Polise çiçeklerle gidilmeliydi, polise kurşunlarla gidiliyordu, onlar da insandı...
Vecdi Murat SOYDAN
Kara Kaplı Defterim
18/12/2016, Isparta