- 476 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKİYE'DEKİ NAZİLER VE ALTAY TÜRK CEMİYETİ
TÜRKİYE’DEKİ NAZİLER VE ALTAY TÜRK CEMİYETİ
Her zaman Türkiye üzerinde ABD ve CIA etkisi tartışıldı. Oysa 200 yıldır Türkiye ile Almanya arasında olan ilişkiyi çok az insan gündeme getirdi. Bunlardan biri olan NECİP HABLEMİTOĞLU, hain bir saldırıyla faili meçhul bir cinayete kurban giderek bertaraf edildi. ALMANYA ve istihbarat örgütü BND çok gündeme gelmedi. Oysa en az CIA kadar Türkiye üzerinde faaliyet gösteriyor.
1930’larda ATATÜRK’ün talimatıyla YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin kurulması için DEVLET BURSUYLA öğrenciler yurt dışına yüksek öğrenim için gönderildi. 600 civarında öğrenci-büyük çoğunluğu ALMANYA olmak üzere yurt dışında eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkelerine dönerek GENÇ CUMHURİYETİN temel taşlarını oluşturdu.
Bu gençler II. Dünya Savaşı’nın en hararetli yıllarında bile ALMANYA’da eğitimlerini bırakmadı.
Bir taraftan öğrenimlerine devam ederken diğer yandan, örgütlenmeyi de ihmal etmedi.
ALTAY TÜRK CEMİYETİ işte bu yıllarda kuruldu.
Cemiyet, Alman ve Türk öğrencilerin birlikte kurdukları bir sosyal dernek gibi görünse de, adından anlaşılacağı gibi, siyasi yönü ağır basan, ideolojik maksadı olan bir örgüttü. I. Dünya Savaşı’nda başlayan Türk-Alman ittifakının Enver Paşa faktörü, II. Dünya Savaşı’nda da kardeşi Nuri Killigil ile sürer. Killigil abisi gibi Büyük Turan Devleti’ne inancı nedeniyle, savaş sırasında Almanya’ya gidip Naziler’le görüşmüş, neticesinde Nazi Ordusu’nun içindeki Türkistan Alayları ortaya çıkmıştır.
Altay Türk Cemiyeti silahlı bir örgüt olmamasına rağmen, siyasi ve ideolojik olarak Türk-Alman birlikteliğini savunacak ve bu fikre hizmet edecek gençler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Bu gençler ülkesine döndüğünde Türkiye’nin elit tebaasını oluşturacak insanlara dönüştüğünde Alman misyonunun bekaası sağlam temeller üzerinde yükselmiş olacaktır.
ALMAN FAKTÖRÜ
Türkiye üzerinde ABD ve CIA’nın etkisi hiçbir zaman tartışılamaz. Lakin ona yakın etki de Almanya ve BND’dir. ABD sağ ve sol unsurlar tarafından her zaman lanetlenir. Siz hiç Almanya aleyhine gösteri yapıldığını gördünüz mü?
Bu durum Türkiye üzerinde Almanya’nın etkisi olmadığını göstermez. Kendini nasıl çok iyi gizlediğini gösterir.
Bir örnek: Türkiye’nin her yanı altın madeni. Ege ve Karadeniz’de çok sayıda maden tespit edildi. Özellikle Bergama halkı İstanbul’a kadar gelip altın çıkarılmasını protesto etti. "Siyanürlü" olduğu için çevre kirliliği olacağı savunuldu. Almanya Afrika’da büyük altın madenleri işletiyor. Türkiye en büyük müşterilerinden biri.
Alman taktiği ABD’den çok farklıdır. Gidip köylüyü örgütlediler. Bizim de ruhumuz duymadı. Bergamalı masum köylü boğaz köprüsünde eylem yaptı. Sonra nasıl oldu da bu eylemler bitiverdi. (TC’nin karşı Almanya faaliyetleri nedeniyle.)
Ve şu anda Ege ve Karadeniz’de 4-5 altın madeni var. Tüm işletmeciler yerli. yabancı hiçbir işletme altın araması yapmıyor artık. Bu da Tayyip Erdoğan’ın alkışlanacak zaferi... Lakin altın madenlerinin bir kısmı Akın İpek’e ait olunca Erdoğan-FETÖ savaşına kurban gittiler. Madenlerin bugünkü durumu hakkında malumatım yok.
Türkiye’de bulunan Alman vakıflarının çok önemli faaliyetleri var. Necip Hablemitoğlu bunu yazdı ve öldürüldü.
Almanya’da okuyan Türk öğrencilerin büyük kısmı akademik kimlik altında özellikle İTÜ ve Yıldız Teknik’te öğrenci yetiştirdiler. Bir kısmı sanayide üst düzey yöneticilik yaptı. Bir kısmı ise milletvekili veya atanmış bakanlık yaptı.
Türkiye’deki Alman ekolünü bu öğrenciler tesis etti. Sözüne ettiğim burslu öğrencilerin bir kısmı da ABD’de öğrenimini tamamladı. Türkiye’deki gizli ABD-Alman çatışmasının ana faktörleri bu gençlerdir. Her biri yetiştirildikleri ülke çıkarları için çalışmalarını bu yönde sürdürmüşlerdir.
TÜRK-ALMAN İTTİFAKI
Türkiye hiçbir dönem Almanlar’la savaşmamıştır. Halkın Alman fobisi yoktur. Hatta halkımızın bir bölümü ’Almancı’ olduğu için sempati vardır.
Türkiye’deki birtakım gnostik tarikatların içinde bulunan Alman-Türk sentezi gençler 100 yıla yakın bir süredir yetiştirilmektedirler. Hitler’i İşçi Partisi liderliğine hazırlayan THULE örgütünün kurucuları arasında Osmanlı vatandaşı Alman asıllı Baron Rudolf von Sebottendorf bulunuyor. Ömrünün büyük bölümünü Türkiye’de geçiren Sebottendorf, Bektaşi’dir. Gül ve Haç Örgütü’nün Teşvikiye’deki merkezinde çalışmalara katılmış bir üstaddır aynı zamanda.
Alman National Sosyalist İşçi Partisi’ni Thule örgütü kurmuştur. Örgüt özellikle I. Dünya Savaşı’nda başarı göstermiş, Adolf Hitler’i seçerek, partinin başına getirmiştir. Baron Sebottendorf, sonraları Hitler ile görüş ayrılığına düşmüş, Türkiye’ye dönen baronun 1945 yılında İstanbul’da öldürüldüğü söylense de, 1960’lı yılllarda Bursa ve Adana’da kayıtlarına rastlanmıştır.
Edirne’ye kadar gelen Nazi ordusunun neden Türkiye’yi işgal etmeyerek Rusya’ya yöneldiği ayrıntılı olarak analiz edilirse, siyasi ve askeri boyutun dışında çok farklı sebepler bulabiliriz.
ORİENT ENSTİTÜ’NÜN FAALİYETLERİ
Alman Şarkiyat Cemiyeti’ne bağlı Cihangir’de bulunan Orient Enstitü, Almanya’nın Türkiye üzerindeki faaliyetlerinin önemli üslerinden biridir. Almanya’dan gelen araştırmacılar ve araştırmacı kimliği taşıyan istihbaratçılar, Enstitü çatısı altında çalışırlar. İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde bir Alman araştırmacıya rastlamanız çok mümkündür. Hazırlanan raporlar sayesinde bizi bizden daha iyi bilirler. İşlerini asla kamuoyu araştırma şirketlerine yaptırmazlar.
90’lı yıllarda gitmeye başladığım Enstitü’nün o zamanki müdürü Günter Soyfert, II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde Almanlar’ın savaşı kaybetmesine az bir süre kala, Rus işgalinden kurtularak Türkiye’ye kaçan eski bir Nazi askeriyle beni tanıştırmıştı: Reinhard.
TÜRKİYE’DEKİ NAZİLER
Reinhard 80’ini geçmesine rağmen, gayet sağlıklı ve zihni son derece açık sevimli bir ihtiyardı. Evi enstitüye yakındı. Tanıştığımız gün beni evine davet etmiş sonrasında uzun süre ev ziyaretlerinde bulunmuştum. Ömrünün son günlerinde, 1945’ten bu yana Türkiye’de yaşadıklarını anlatmıştı.
Genel bilgi: II. Dünya Savaşı sürerken, Nazi zulmünden kaçarak Türkiye’ye gelen Yahudiler bilinir. Özellikle bunların içinde Yahudi profesörler İstanbul’daki üniversitelerde akademik hayata büyük katkıları olduğu söylenir.
Özel bilgi: Savaşın sonuna doğru, kaybedeceği kesinleşen Almanya’dan Türkiye’ye kaçan Nazi askerleri olmuştur. Bunların genellikle G. Amerika ülkelerine kaçtığı bilinir. Hatta bir kısmı yakalanmış ve İsrail’e götürülüp yargılanmıştır. Türkiye’ye kaçan Nazi askerlerini bilen pek azdır. Bunların içinde çok ama çok önemli isimler vardır. Bir kısmı bir kaç yıl Türkiye’de kalmış, sonrasında başka ülkelere geçmiş. Bir kısmı ise ömrünün sonuna kadar Türkiye’de yaşamıştır.
Türkiye’ye gelen Naziler’i devletin bazı birimleri biliyordu. Gerekli olan kimlik ve pasaportları da yine devlet görevlileri karşılamıştır.
ALMANYA DEMEK HİTLER DEMEK NAZİZM DEMEK
Almanya’ya ilk gidişimde tanıştığım bir üst düzey firma yetkilisi ısrarlarımdan kurtulamayarak şu itirafta bulunmuştu: "Almanlar her platformda Hitler’e lanet okunmakla birlikte, onun Almanya’ya katkılarını unutamaz. Kurduğu dev savaş sanayisi bugün Almanya’yı dünya devi yapmıştır. Uluslararası arenada Hitler’i lanetliyoruz. Tanrı bizi affetsin."
Almanya yurt dışı faaliyetlerini zamanında Naziler’le yürütmüştür. Günümüzde de Naziler’in eğittiği kadrolar nesilden nesile Almanya’ya hizmet etmektedir. Türkiye’de bulunan eski Nazi asker ve memurları ile yarı Türk-yarı Alman melezler gayriresmi düzlemde devam eden Türk-Alman ilişkilerinin oyuncularıdır.
ALTAY-TÜRK CEMİYETİ’NİN FOTOĞRAFLARI:
kemalkaplan.blogspot.com.tr/2015/07/almanyada-nazi-destekli-altay-turk.html
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.