- 910 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
HAWAİ'DE 1
Türkiye’deki işlerden sıkılmıştım, her gün toplantılarla,şirketimin sorunlarıyla uğraşmak beni yormuştu...Tatile çıkmanın vakti de çoktan gelmişti...Türkiye’den çıkarak Hawai’ye gelip,6 yıldızlı Montevista oteline yerleştim...Havuz başında şezlonga uzandım, sex on the beach’imi yudumlamaya başladım...Her yaz Bodrum,Çeşme sıkmıştı,arada bir Dubai,Hawai falanda yapmak lazım diyerekten, tatilimi burda yapmaya kadar vermiştim...
Montevista, Hawai’nin en lüks otellerinden biriydi...Otelin devasa büyüklükte bir havuzu vardı..Havuz o kadar geniş ve uzun tasarlanmıştı ki, içini doldurmak için Türkiye’nin barajlarında kalan suyu boşaltsan yine de dolmazdı...Muazzam havuzun yanında muazzam bir bar vardı...Yılların tecrübesi, usta barmenler bardakları havaya atıp tutup turistlere servis yapıyordu...Her yerde bıcır bıcır koşuşan,güneşlenen,havuzda yüzen turist kızlar vardı...Havuzun içinde ise soytarının biri ’come on ladies,come onnnnnnn’ diye bağırarak animasyon yapmaya çalışıyordu ama kimse onu tınmıyordu...Kısacası herşey dört dörtlüktü...’İyi ki bu otele gelmişim lan’ diye iç geçirdim...Aslında tatile çıkmadan önce 6 yıldızlı Montevista otel ile 7 yıldızlı The Burj Al Arab oteli arasında kararsız kalmıştım ama Montevista otelinin o eşsiz tasarımını,mükemmel kaliteli yemeklerini ve sosyetik ortamını görünce ne kadar doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anladım...
Yattığım şezlongun çevresinde 5-6 kadar garson benim hizmetimde bekliyordu...Hepsi ağzımdan çıkacak tek bir emire bakıyordu...Onların güneşin altında öylece beklemelerine gönlüm razı gelmedi..Bir tanesini çağırıp 50 sterlin verdim ve ingilizce olarak ’arkadaşlarınla paylaş,hepsini sen alma,ağzına osururum’ dedim...Çok sevindi garson çocuk,belli ki paraya ihtiyacı vardı...Bana sevinçle ’My god will be satisfied from you’ dedi...’From our sentence, my baby’ dedim ve kafamı hafifçe sağa çevirerek ’hadi kaybolun’ işareti yaptım...Hepsi mutlu bi şekilde tin tin koşup, parayı bölüşmeye gittiler...
Bu otelde kaldığım her dakika havaya giriyordum...Boş boş oturmaktan sıkıldım, elime gazetemi aldım..Hayır sandığınız gibi Posta okumuyordum..Ortamın aristokratik kokusuna kendimi kaptırıp 2 sterline ’New York Times’ satın almıştım...Lakin bir süre sonra bu gazeteyi okumayı bıraktım çünkü okuduğum her cümleyi anlayabilmek için Redhouse sözlüğümü kullandığım için çevredeki turistler bana garip garip bakıyordu...Utanç duymuştum,karizmayı çizdiriyordum...Ben her dakika başı, sırayla bir gazeteye bir sözlüğe baktığım için amele görüntüsü veriyor olsam gerek, turistler gülmeye başladılar..Biraz sonra dayanamayıp elimdeki sözlüğü sağ çarprazımdaki turistin kafasına attım...Adam öfkeyle ayağa kalktı ve bana ’madafaka’ gibilerinden birşeyler söyledi...O an ’ben seni madafaka totoş’ diye bağırmak istedim fakat adamın kaslı vücudunu görünce g*tüm yemedi...Adam 1.90 boyundaydı,kaslarıyla ’seni ikiye bölerim’ der gibi bir görüntüsü vardı...Tahminim ingiliz olmalıydı çünkü konuşurken Beyaz gibi r’leri söylemiyordu...Adamın çok sinirli olduğunu görünce ingilizce olarak ’Gel konuşalım,anlaşalım,kavga edip birbirimizin kalbini ya da kafasını kırmayalım,kardeş olalım’ dedim ama şerefsiz adam yine de üstüme yürümeye devam etti..Bende ayağa kalktım ve tşörtümü çıkararak bu kez kaslı vücudumla onu korkutmak istedim fakat kas falan olmadığı için korkmadı...Artık olan olmuştu..Ben de büyük kavgaya hazır olmalıydım...
Artık onunla karşı karşıyaydık...Hiç kıpırdamadan,Yaprak Dökümü’ne jenerik çekiyormuşuz gibi sabit bi şekilde birbirimize bakıyorduk...Oteldeki tüm müşteriler ve personel olmak üzere yaklaşık 300 kişi, işi gücü bırakıp,çevremize toplanarak yuvarlak oluşturdular...Adamla ikimiz yuvarlağın tam ortasındaydık...Adamın ismi Dick’miş...Seyircilerin çok küçük bir kısmı ’İsmael,İsmael,İsmael’ diye benim ismimi tezahurat yaparken,geri kalan ezici çoğunluk ’Dick,Dick,Dick’ diye bağırıyordu...Arka sıralarda küçük bir Türk grubu da ’Bir baba hindi,Dick İsmail’e bindi’ diye bağırıyorlardı...Birde Türk olacaklardı ama beni desteklicekleri yerde benle dalga geçiyorlardı şerefsizler...Bir süre sonra farkettim ki insanlar kendi aralarında bahis bile açmışlar, Dick İsmail’i kaç yumrukta yere serecek diye bahise tutuşmuşlardı...
Dick ise gözünü hiç kırpmadan bana bakıyordu ve dişlerini birbirine sürtüyordu...O an korkmaya başlamıştım...Çok zor bir dövüş olacaktı...
İsmail PİŞER
DEVAMI ÇOK YAKIN ZAMANDA...
www.comatose.blogcu.com
YORUMLAR
ARZUUU, benim burada üye adım ismailpiser, bundan sonra siteye eklenen yazıları okurken, benim ismim altındaki yazıları okumadan es geçersen, sende bende sorun yaşamayacağız kanımca..
Son olarak siz güzel insanlardan, diğer yazılarıma da göz gezdirmenizi istiyorum..Hiç bir yazım amaçsız yazılmış değildir..Argo kullanıyor,bazen abartmış da olabilirim ama birçok yazımda verdiğim bir mesaj vardır..Tabiki anlayabilene..Saolun yorumlarınız için...
ismailpiser tarafından 9/3/2008 2:30:57 AM zamanında düzenlenmiştir.
yavuz doğan, yorumuna saygı duyuyorum..Yazımda edebi bi değer yoksa tekrar ediyorum,bundan sonra yazılarımı okumayabilirsin..Diğer birçok yazım beğenilmişti ve diğer yazılarımın bazıları yine bunun gibiydi..Benim tarzım bu..Hiçkimse için yazılarıımı bu siteye koymaktan vazgeçecek değilim.Okuyup okumamak sizin takdirinizdir..
Romantik, soyadımla kelime oyunu yaparak sevimlilik yapmaya çalışmıssın sanırsam..Ama yaptığın soytarılıktan başka birşey değil..Madem öyle, yaptığımız yorumlarda da edebi değer olursa çok mutlu olacağım..Teşekkürler..
Siz mizah dergilerine yazmaya devam etseniz çok iyi olacak.Aksi halde edebiyata hakaret ettiğinizi düşünerek sizi kınıyorum.Edebiyat sözü kelime kökü olarak -edep-ten gelir.Sizi edepli olmaya davet ederim.Bu ne saygısızlık böyle argo mu sizin mizah anlayışınız.İlle küfürbaz olmak gerekmiyor güldürmek için.Stendap sahnesi değil burası,yanlış mekandasınız...
kimse onu ziklemiyordu.
’’arkadaşlarınla paylaş,hepsini sen alma,ağzına osururum’’
Bu otelde kaldığım her dakika g*tüm kalkıyordu.
çevredeki g*tlek turistler bana garip garip bakıyordu...
O an ’’ben seni madafaka totoş’’ diye bağırmak istedim fakat adamın kaslı vücudunu görünce g*tüm yemedi...
ama i*ne yine de üstüme yürümeye devam etti..
Dick İsmail’i kaç yumrukta zikecek.
Kemik, Penguen, Leman, Koala, Gırgır vb..vs… Uyabilir…Olabilir belki…
Ama bu sitenin ismi Edebiyat Defteri ise ve edebi eserler paylaşılıyorsa, şu yukarıdaki cümleleri içeren yazı buraya yakışmıyor..
Eğer değilse, biz yakışmıyoruz buraya..
Hepsi bu…
Değerli yazar, harika şeyler yazıyorsunuz. Sizi okurken duyduğum neşeyi, hınzır ve tam yerini bulan, barbarlık ve ilkelliğe, sonradan görme hacıyatmazlığa olan göndermelerinize bayıldığımı bilmenizi istiyorum. Argo kullanımınız bile o kadar yerinde ki, insanı rahatsız etmiyor. Kendi adıma, büyük keyifle okuduğum son iki yazınız için çok teşekkürler ediyorum.
Merakla yazının devamını bekliyor olacağım efendim.
Saygılar.
Göktürkmen tarafından 9/4/2008 8:14:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
yanlış anlasılmasın eleştiri kaldıramayan bir insan değilim..''yazı pek akıcı olmamış'' ''konu ilgi çekici değil'' gibi eleştirileri tabiki kaldırabilirim ama sen beni ciddiyetsizlikle suçluyorsun.Burdaki gezi hikayesi hayal ürünü,komik olacağını düşündüm (ki yazılarımı begenen biçok kişi var) ve yazdım.Pengüen,Kemik gibi birçok mizah dergisi var onlara bakarsan ne dediğimi anlarsın..Ayrıca beğenmiyorsan da bundan sonra yazılarımı okumak zorunda değilsin.
bende yazıyı tekrar okuyordum da gercekten burda artist yazı yazmak denilen şey sizinkisi b ir gezi yazısı yazıyorsunuz daha ciddi olmak lazım ama bu kadarda ciddiyetsiz olunmazkı.
bu yazıda-ki edebi değer hangi satırda ben bulamadım da.
GÖZLEMEVİ tarafından 9/2/2008 9:43:26 AM zamanında düzenlenmiştir.