Saçı Uzun Sözcükler
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
_Dört yanı suyla çevriliyken batmayan karaya ada, dört yanı kadınla çevrili iken helalinden başkasına bakmayana adam, deniyor. / Neşet ERTAŞ
Şaka şaka... Usta dememiş böyle bir şey. Döve döve değil, seve seve kulak çekenlerden o. Şöyle demiş;
"İki büyük nimetim var
Biri anam biri yarim"
Su, ada, adam, kadın, hürmet, nimet, var , yâr vs. Tanımlamalara girmeyelim şimdi. "Kadın insandır, biz insanoğlu," diyen de aynı yürek, aynı fikir. Kadınları kadınlığından utandıran kadınlar yok mu? Var. Adamlığını kendilerine ezdirenler kadar çok veya az, var onlardan da.
_Sağına dön, bak şimdi. Sonra soluna bak. Hayata verdiğin bu selamda, yanıbaşında olup, varlıklarıyla gururlandıkların kadar utandıklarına da denksin. Onların tamamı belki bir senken, her birisi tek tek sensin. / Şems-î Tebrizi. Bu da şaka. Mevlana’nın Güneşi şöyle diyor bu hususta;
"Hayatta her şey olabilirsin; fakat mühim olan hayatın içinde insan olabilmektir.”
_Sağına soluna verdiğin o selamda, arkanda kaldığı için göremediklerin ve önünde görmeyi umdukların kadar güzel ya da çirkinsin. Geride kalanlarının tamamı kurtulduğun yükün değildir belki ama yarınlarında göreceklerinin hak ettiğin olacağı kesin. /Mevlana desem inanacak mısın? O, bu kadar uzatmaz; "İnsanın değeri, aradığı şeydir," der, bitirir sözü.
_Ruhun zafiyetleri Freud’un annesiyle babası tanışmadan önce de vardı. Bugün hâlâ iyiden güzelden bahsedebiliyorsak, açlığını iradesiyle örten ruhlar sayesindedir. Zafiyetleriyle başa çıkan iradeye insan deniyor. Ne kadar süslersen süsle, aklın bu yanında kendine rağmen başarmış insan, öte yanında yarım yarım arıza... / Montesquieu mü ? Tabi ki hayır. "Hayatta başarılı olmak için akılsız görünmeli, ama akıllı olmalıyız." derken; muhterem pek edepli görünmüyor, değil mi?
_Dünlerinde bıraktıklarının tamamı sana yüktüyse bile bu onların senden daha az değerli oldukları anlamına gelmez. Sarraf olsan, altından başkasını tartmazdın kefende. Yunus olsan, sen seni kendinle ölçer, başkasına sormazdın. Hem boş ver asırlar evvelini, çağa gel. Kendine gel. Bağa gel, bostana gel. Nereye gelirsen gel, ancak Veysel’e sapmadan, Ertaş’a uğramadan gel. Onların kıyısından geç git ötelere, geldiğin ve olmakta ısrar ettiğin gibi. Tarifleri kirletme. Dostluğa bulaşma mesela, sanata ilişme. Şiir giyinme, örneğin türkü çığırma, aşka soyunma sen. Kelimelerin köküne kıran girmedi ya git başka isim bul kendine, insan deme. Soyunu utandırıp dayınla övünme. Ömür denilen yolda gerinde kalanlarının yarısı bıraktığınsa, yarısı taşıyamadıkların olabilir mi, düşün. Ya ömrünün şimdisini paylaşanlar? Onları tasniften önce, yüreğini tart derim. Kendim derim bunu, kimseye dedirtmem. Ben, bunu bir sana derim ve bilirim elbette sevilmediğim yüreklerde yüzüm, özüm gibi sözümün on pare etmediğini. Olsun. Kendime der gibi derim yine de.
_Korkma, dilimin öfkesinden sütüm korur. / Annem.
Bu cümlenin harfiyle bile oynamadım. Eksiği var fazlası yok. Ninem, beddua niye ediyorsun, kalk bir güzel döv daha iyi uşağı dediğinde, annem böyle söylerdi.
_Galiba biz kadınlar, sevgiliye de anneyiz. Yürek kabartılarımızda dilimizle canlarını yaktıklarımız boşuna endişelenmesin. Zaman zaman dalgalansa da aklımız, biz -değil sevgimizi- acılarımızı dahi öksüz bırakamayız.
"...
Toprağın
Yüzü güneşli bir ana gibi
En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...*" bilir ve kabullerimizi yaşarız. Sevgimizin zerresi yeter sevdiklerimizi ve sevenlerini kendimizden korumaya. Yeter ki severek gitsin gidenlerimiz. Yeter ki sevebilsenler.
_Biz boyumuzu aşmayan zafiyetlerimize eğilmez, yenildiklerimizi inkâr etmeyiz. Önce kendimizi öldürdüğümüz arenalarda başka kurban istemeyiz. Biz kim miyiz? Psikanlistlere kafa tutan serseri çocuklarıyız çağın. Kadınız. Aklı mecnun kılan aşkların, saçı uzun sözcükleriyiz.
Yani biriciğim,
_biz susarsak, seviyorum diyemediğimiz adamlara susarız. Saygıdan ya da korkudan olsaydı keşke ya değil. En çok ikisi benzer oysa sevmelerimize ve sevmemelerimize.
“Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.” diyor, “Yazmasaydım deli olacaktım,” diyen Sait Faik Abasıyanık da.
_Ne çok söz söylenebiliyor, insan ve sevgi üzerine, görüyorsun. Dilin kemiği yok, evet O da insanın fikrince dönebiliyor nihayet. Kavram yapbozlarında büründüğün o kalabalık maskeler, bozkır bozlaklarının "ay dost çığlığı" kadar yürek inletmiyor. "Kavmin yanlış tufanlardan geçip duruyor ve sen gözlerime baka baka aşk diyorsun** ya hâlâ; insan fena soğuyor insanlığından.
________________________________________
* Bir Ayrılış Hikayesi /Nazım Hikmet RAN
YORUMLAR
Merhaba
Dört yanı kadınlarla çevrili adam benzetmesini çok sevdim. Yazıya gülümseyerek başlayınca sona da aynı yayvan gülümsemeyle varıyorsunuz, bu yolculuğu daha keyifli kılıyor. Söz konusu insan ise sözcüklerin yüzölçümü daha büyük olur demiş midir birileri bilmiyorum. Ben kalibresi daha küçük bir cümle kurma taraftarıyım: "bir elimdeki geçmişin çizgilerini diğer elimin geleceğine sürüyorum ". Atasözü, vecize, aforizma ya da herhangi bir şey olarak tanımlanabilecek bu sözlerin ortak noktası geçmişte yapılan birikimlerin gelecekte yatırıma dönüştürülebilir olması sanırım. Kimileri pek kârlı bir yatırım aracı olmasa da umumiyetle tecrübenin sabitliği konusunda hemfikiriz. Hem sözcükler fiyatı olmayan ender şeylerden onlara iyi bakalım. Metnin yazar kimliğiyle aktarıldığı o ironik hatta iğneleyici bölümlerinin ayrı bir güzelliği olduğunu ayrıca belirtmeliyim. Tebriklerimle sevgili yazar selamlarımla.
Aynur Baş
Kusurları,hataları,gaf ve yanılgıları olmalı insanoğlunun ki;
ders alıp tecrübe etmeli...
yanmalı,kavrulmalı, pişmeli...
"evrimi "eğitim ve zaman tunelinden geçer insanoğlunun...
dününü beğenmiyorsa kişi insanlık yolunda bir adım daha ileri atmış demektir...
İşte bu yüzdendir suçların sevilme sebebi...
Tabiki ömür takviminde zaman kaldıysa...uçup gitmediyse ömür dediğimiz...
Tek teselli var ömür gitse de...o da ; saygıdeğer şair Aynur BAŞ'a ait çok çok manidar bir cümle...
""VAKİT HEP ŞİMDİ""
Çok çok manidar bir yazı
Candan kutladım usta
Ömrüne bereket.
KulFigani
Kul Figani tarafından 12/31/2016 1:15:20 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Baş
Birer cümleyle kitap yazmışlar sanki, her biri.
Merhaba Hâdiye hanım.
İnsan içinde ilmin eridiği (ilmen, aynel, hakkal yakıyn) AŞKTIR, cins ayrımı yoktur, aşkın başı da sonu da ilahidir, fakat aşkın şuuru dört anlayışla yaşanır, BEDEN, NEFS, RUH VE GÖNÜL, aşkımıza yer beğenelim, aşkla kalınız.
keoma
Aynur Baş
Teşekkür ederim, Şaban bey.
Okumak ferah tuttu hele ki sürecin izafiyetini de düşündük mü...
Bir kez daha okumak adına ve tebriklerimle sayfanızdayım.
Kutluyorum değerli yazarım.
Selam ve sevgimle...
Aynur Baş
O konuda kaleme dokunsam güzel tek bir kelimem yok, söz dağarcığında.
Canım kadar canları acısın istediklerime ulaşmaz kelimelerim.
Sosyal paylaşım alanlarında birbirimizi kanatıp duruyoruz biz ve bir şekilde paylaşıyoruz acımızı ancak o şekilde de kendimizden başkasına faydamız yok gibi geimeye başladı bana. Bir şey yapmalı..Yapmalı evet ama ne? Ölmek bile değilken çaresi, ne yapılabilir, bilemiyorum Gülüm hanım. Bilemiyorum, ölemiyorum. Her soluk yaşamakla ölmek arasında cendere, yemin ederim.
Kaleminizle birlikte düşünmek güzeldi. Çözüm üretemesem de yine, paylaşalım istedim işte. Dost selamım ve sevgimle. Teşekkür ederim.
Yazını okuyunca içimden ilk şu cümle geçti.
"Dünyayı yönetmesi için bir günlüğüne annelere ve kadınlara verin"..
Anne ve kadın..
Huzur verdi yazın.
Seni okumak hep güzel.
Kutluyorum.
Sevgilerimle değerli dost yürek.
Aynur Baş
işte öyle, güzel dostum;
sevgimle.
Aslında sevgi insanın özü...Pek çok dilde pek çok şekilde dile getirilmiş bir kavram. Aslında ruhumuza üflenen tek gerçek... Sevmeyi unuttuk ve ''İnsan'' olmaktan vazgeçtik biz.
İnsanın sevmekten başka seçeneği yoktur, çünkü eğer sevmezse seçeneklerinin yalnızlıkta, yıkımda ve umutsuzlukta olduğunu görür. / Leo Buscaglia
Sevgilerimle....
Aynur Baş
İnsan oldukça sevgi olur, sorun yok da insan kalmak mı olmak mı derken söz uzuyor .
Bilim ilime göz süzüyor, din bilime kaş çatıyor falan. Felsefeye dalınca iş çığrından sapıyor. Bir dolu mazeretimiz oluyor sonra, başarızlıklarımızda. Sorsalar hepimiz demez miyiz şimdi; " hiç bir başarı tesadüf değilldir. "
Sevgimlesin, hep ... Teşekkürüm dost selamımla.
Doluşmuşuz bir salona.
Siz anlatıyorsunuz bizler çıt çıkarmadan dinliyoruz.
Nefesimizden bile korkuyoruz. Ses yapar diye.
Gözlerimiz ağzımız açık, elimiz şakağımızda...
Öyle bir yazıydı bu. Su gibi...
Teşekkürler. Selamlar.
Aynur Baş
Hoşgörü, paylaşım, empati.... dahası merhaba.
Hepisiydi.
Teşekkür ederim.
kadın önce kulağı ile sever bence. ondandır şu dil yarası dediğimiz şey.
son kararım.
hmm şuraya bir destan yazabilirim aslında ve çok samimiyim cidden ancak yorgun hissediyorum şayet yarın vakit bulup girmek nasip olursa söyleyecek bir yığın şeyim olabilir.söz.
şimdilik çok tebrikler....sevgimle Aynur hanım.
Aynur Baş
kadınların sezgileri kulaktan önce sanki.
Kulağa, göze.... Sinyal bazen doğrudan beyne, kalbe hatta.
Severken de , sevemezken de. İnsanı, çiçeği, böceği..
Dediğiniz gibi, konu uzun. Özeti karşı cinse bırakmazsak, gerisini biz bize
bi şekilde hallederiz nasılsa, Mehtap hanım. :)
Dost selamım, sevgilerimle.
Aynur Baş
Benim böyle sevecen bir yazı okumaya ihtiyacım vardı. Hani bir klişe vardır ya; nasıl bitti anlamadım. Saydığınız meşhurlarla yarışacak aforizmalar da yakaladım yazıda. Bu arada benim annem de süt korur der hep. Bence hurafe. Annelere beddua etmek yakışmıyor yahu. Terlik yakışıyor tamam, ama dil ile şiddet daha mı ağır ne. Yaşasın topuksuz terlikler. Seviyorum sizi okumayı. Pozitifliğinize de hayranım. Ne güzel.
Teşekkür ediyorum canı gönülden. Ve herkes bu yazıyı okusun istiyorum. Sevgilerimle.
Aynur Engindeniz tarafından 12/15/2016 5:26:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Baş
Gülümsettiniz beni de. Yazmak biraz kaçmak oldu sanki bu sıra.
Kendimle didişerek kulak tıkıyorum sankii. En fazla kendime. Geri kalanı bir şekilde hepimizin şah damarında sarılı zaten, bildiğiniz gibi.
Sesinizi duymak iyi geldi bana. Dost selamımla adaşıma. Teşekkür ederim.